342. Sayfa

18. Cüz

  • 23:18

    وَاَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً بِقَدَرٍ فَاَسْكَنَّاهُ فِي الْاَرْضِۗ وَاِنَّا عَلٰى ذَهَابٍ بِه۪ لَقَادِرُونَۚ

    Biz (her yıl) gökten belli bir miktarda su indiririz ve onu yeryüzünde (belli bölgelerde) yerleştiririz; şüphesiz Biz onu (kurutup) giderme gücüne de sahibiz.

  • 23:19

    فَاَنْشَأْنَا لَكُمْ بِه۪ جَنَّاتٍ مِنْ نَخ۪يلٍ وَاَعْنَابٍۢ لَكُمْ ف۪يهَا فَوَاكِهُ۬ كَث۪يرَةٌ وَمِنْهَا تَأْكُلُونَۙ

    Böylelikle, bununla (o yağmur ve kar suyuyla) size hurmalıklardan, üzümlüklerden bahçeler-bağlar meydana getirip geliştirdik, (ayrıca) içlerinde sizin için çok sayıda meyveler vardır ki; sizler onlardan yemektesiniz.

  • 23:20

    وَشَجَرَةً تَخْرُجُ مِنْ طُورِ سَيْنَٓاءَ تَنْبُتُ بِالدُّهْنِ وَصِبْغٍ لِلْاٰكِل۪ينَ

    Ve (daha çok) Tûr-i Sina'da (Akdeniz iklim kuşağında) çıkan bir ağaç (zeytin türünü de yarattık) ki; o yağlı (bir besindir) ve yiyenlere bir katık olarak bitmekte (ürün vermekte)dir.

  • 23:21

    وَاِنَّ لَكُمْ فِي الْاَنْعَامِ لَعِبْرَةًۜ نُسْق۪يكُمْ مِمَّا ف۪ي بُطُونِهَا وَلَكُمْ ف۪يهَا مَنَافِعُ كَث۪يرَةٌ وَمِنْهَا تَأْكُلُونَۙ

    Gerçekten (evcil) hayvanlarda da sizin için bir ders (ibret) vardır; karınlarının içinde olanlardan (süt ve yumurtadan) size içirmekteyiz ve onlarda sizin için (yoğurt, tereyağı, peynir ve kaymak gibi) daha birçok yararlar bulunmaktadır. Sizler onlardan (lezzet ve afiyetle) yiyip durmaktasınız.

  • 23:22

    وَعَلَيْهَا وَعَلَى الْفُلْكِ تُحْمَلُونَ۟

    (Ayrıca binek olarak) Onların üzerinde ve gemilerde taşınmaktasınız.

  • 23:23

    وَلَقَدْ اَرْسَلْنَا نُوحًا اِلٰى قَوْمِه۪ فَقَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللّٰهَ مَا لَكُمْ مِنْ اِلٰهٍ غَيْرُهُۜ اَفَلَا تَتَّقُونَ

    Andolsun, Biz Nuh'u kendi kavmine (elçi olarak) göndermiştik de böylece kavmine: "Ey kavmim, Allah'a kulluk edin ki, O’nun dışında sizin başka ilahınız yoktur, yine de sakınmayacak mısınız?" deyip (uyarmıştı).

  • 23:24

    فَقَالَ الْمَلَؤُ۬ا الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ قَوْمِه۪ مَا هٰذَٓا اِلَّا بَشَرٌ مِثْلُكُمْۙ يُر۪يدُ اَنْ يَتَفَضَّلَ عَلَيْكُمْۜ وَلَوْ شَٓاءَ اللّٰهُ لَاَنْزَلَ مَلٰٓئِكَةًۚ مَا سَمِعْنَا بِهٰذَا ف۪ٓي اٰبَٓائِنَا الْاَوَّل۪ينَۚ

    Bunun üzerine, kavminden inkâra sapmış önde gelen azgınlar takımı dediler ki: “Bu (Nuh), sizin benzeriniz olan bir beşerden (zayıf ve çaresiz insan cinsinden) başkası değildir. Size karşı üstünlük sağlamak (ve büyüklük taslamak) istiyor. Eğer Allah (onun öne sürdüklerini) dilemiş olsaydı, muhakkak (üstümüze) melekler indirirdi. Hem biz geçmiş atalarımızdan da bunu(n dediklerini) işitmiş değiliz.”

  • 23:25

    اِنْ هُوَ اِلَّا رَجُلٌ بِه۪ جِنَّةٌ فَتَرَبَّصُوا بِه۪ حَتّٰى ح۪ينٍ

    (Hz. Nuh için) "O, kendisinde delilik bulunan bir adamdan başkası değildir, onu belli bir süre gözetleyip kontrol edin" (demişlerdi).

  • 23:26

    قَالَ رَبِّ انْصُرْن۪ي بِمَا كَذَّبُونِ

    (Hz. Nuh ise;) “Rabbim, beni yalanlamalarına karşılık, bana yardım et” diye (dua etmişti).

  • 23:27

    فَاَوْحَيْنَٓا اِلَيْهِ اَنِ اصْنَعِ الْفُلْكَ بِاَعْيُنِنَا وَوَحْيِنَا فَاِذَا جَٓاءَ اَمْرُنَا وَفَارَ التَّنُّورُۙ فَاسْلُكْ ف۪يهَا مِنْ كُلٍّ زَوْجَيْنِ اثْنَيْنِ وَاَهْلَكَ اِلَّا مَنْ سَبَقَ عَلَيْهِ الْقَوْلُ مِنْهُمْۚ وَلَا تُخَاطِبْن۪ي فِي الَّذ۪ينَ ظَلَمُواۚ اِنَّهُمْ مُغْرَقُونَ

    Böylelikle Biz ona: “Gözetimimiz altında ve vahyimiz uyarınca (sağlam ve sanatlı) bir gemi yapıver” (dedik). Nitekim Bizim emrimiz gelip de tandır kızışınca (yağan ve kaynayan sular her tarafı kaplayınca), “onun içine her (cins evcil hayvanlardan) ikişer çift ile; onlardan (kavminin azgınlarından) aleyhlerine söz geçmiş (ve azap hükmü kesinleşmiş) olanlar dışında kalan aileni de alıp yerleştir; zulmedenler konusunda ise Bana muhatap olma (ricada bulunma), çünkü onlar kesinlikle boğulacaklardır” diye vahyettik.