-
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla
-
76:1
هَلْ اَتٰى عَلَى الْاِنْسَانِ ح۪ينٌ مِنَ الدَّهْرِ لَمْ يَكُنْ شَيْـًٔا مَذْكُورًا
Hakikat şu ki, insan; daha henüz kendisi hiç anılmayan ve tanınmayan bir şeyken (yaratılmamışken; üzerinden binlerce asırlık çok) uzun zamanlardan (“dehr”den) bir süre (hin) gelip geçmedi mi?
-
76:2
اِنَّا خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ مِنْ نُطْفَةٍ اَمْشَاجٍۗ نَبْتَل۪يهِ فَجَعَلْنَاهُ سَم۪يعًا بَص۪يرًا
Şüphesiz Biz insanı, (içeriği çok harika bir karışım olan) karmaşık bir damla sudan (nutfeden) halk ettik. Onu (dünyada) deneyip imtihan etmekteyiz. Bundan dolayı onu işitir ve görür hale getirdik.
-
76:3
اِنَّا هَدَيْنَاهُ السَّب۪يلَ اِمَّا شَاكِرًا وَاِمَّا كَفُورًا
Biz ona (akıl ve kitapla doğru) yolu gösterdik; (artık o) ya şükredici olur ya da nankör (kendi tercihidir).
-
76:4
اِنَّٓا اَعْتَدْنَا لِلْكَافِر۪ينَ سَلَاسِلَا۬ وَاَغْلَالًا وَسَع۪يرًا
Çünkü elbette Biz kâfirlere zincirler, demir halkalar ve çılgınca yanan bir ateş hazırlayıvermişizdir.
-
76:5
اِنَّ الْاَبْرَارَ يَشْرَبُونَ مِنْ كَأْسٍ كَانَ مِزَاجُهَا كَافُورًاۚ
Şüphesiz ki iyiler (ebrar), karışımı (çok güzel kokulu ve mutluluk sunucu) kâfur olan bir kadehten içecek (ve huzura erişeceklerdir).
-
76:6
عَيْنًا يَشْرَبُ بِهَا عِبَادُ اللّٰهِ يُفَجِّرُونَهَا تَفْج۪يرًا
(Onun çıktığı öyle bir pınardır ki) Allah'ın (mü’min) kullarının kendisinden içtikleri bir kaynaktır; onu fışkırttıkça fışkırtıp akıtarak (zevkü sefa süreceklerdir).
-
76:7
يُوفُونَ بِالنَّذْرِ وَيَخَافُونَ يَوْمًا كَانَ شَرُّهُ مُسْتَط۪يرًا
(İşte bu nimet ve faziletlere erişecek mü’minler) Adaklarını (ve her türlü anlaşmalarını) yerine getirenler ve şerri yaygın olan bir günden korkup (kötülükten çekinenlerdir).
-
76:8
وَيُطْعِمُونَ الطَّعَامَ عَلٰى حُبِّه۪ مِسْك۪ينًا وَيَت۪يمًا وَاَس۪يرًا
Kendileri, ona duydukları sevgiye (ihtiyaç ve ilgiye) rağmen yiyeceklerini yoksula, yetime ve esire yedirenler (onların ihtiyaçlarını giderenlerdir).
-
76:9
اِنَّمَا نُطْعِمُكُمْ لِوَجْهِ اللّٰهِ لَا نُر۪يدُ مِنْكُمْ جَزَٓاءً وَلَا شُكُورًا
(Samimi ve seviyeli mü’minler, iyilik ettikleri kimselere:) “Biz sizin (midenizi, beyninizi ve kalbinizi) sadece ve yalnız Allah’ın vechi (Cemâline ve rızasına erişmek) için doyuruyoruz. Sizden (bu iyilik ve ilgimiz sebebiyle) bir karşılık da, (hatta) bir teşekkür bile istemiyoruz. (Gayemiz Rabbimiz ve ahirettir” diyenlerdir.)
-
76:10
اِنَّا نَخَافُ مِنْ رَبِّنَا يَوْمًا عَبُوسًا قَمْطَر۪يرًا
“Çünkü Biz, (herkesin kendi başının çaresine bakacağı ve korkudan dehşete kapılacağı) o asık suratlı zorlu bir gün (ahiret ve hesap) nedeniyle Rabbimizden korkan (kimseleriz).”
-
76:11
فَوَقٰيهُمُ اللّٰهُ شَرَّ ذٰلِكَ الْيَوْمِ وَلَقّٰيهُمْ نَضْرَةً وَسُرُورًاۚ
(Dedikleri ve bu sözlerine uygun hareket ettikleri için) Allah da, onları böyle bir günün şerrinden (ve dehşetinden) koruyup esirgeyecek ve onlara parıltılı bir aydınlık ve bir sevinç verecektir.
-
76:12
وَجَزٰيهُمْ بِمَا صَبَرُوا جَنَّةً وَحَر۪يرًاۙ
Ve sabretmeleri dolayısıyla cennetle ve ipekle (en değerli giysilerle) ödüllendirileceklerdir.
-
76:13
مُتَّكِـ۪ٔينَ ف۪يهَا عَلَى الْاَرَٓائِكِۚ لَا يَرَوْنَ ف۪يهَا شَمْسًا وَلَا زَمْهَر۪يرًاۚ
Orada tahtlar üzerinde yaslanıp-dayanmış vaziyettedirler. Orada ne (yakıcı) bir Güneş ve ne de üşütüp sıkıcı bir soğuk göreceklerdir.
-
76:14
وَدَانِيَةً عَلَيْهِمْ ظِلَالُهَا وَذُلِّلَتْ قُطُوفُهَا تَذْل۪يلًا
(Meyvelerin) Gölgeleri onlara pek yakındır ve devşirilmeleri kolaylaştırıldıkça kolaylaştırılmıştır. (Mü’minlerin cennette “ol!” dedikleri olacaktır!)
-
76:15
وَيُطَافُ عَلَيْهِمْ بِاٰنِيَةٍ مِنْ فِضَّةٍ وَاَكْوَابٍ كَانَتْ قَوَار۪يرَاۙ
Çevrelerinde (cennet ikramları sunulmak üzere) gümüşten billur kaplar, kupalar dolaştırılır.
-
76:16
قَوَار۪يرَ مِنْ فِضَّةٍ قَدَّرُوهَا تَقْد۪يرًا
(Öylesine) Gümüşten billur kaplar ki, onlar belli bir ölçüyle (kendileri tarafından ve göz alıcı güzellikte) tespit ve takdir edilip (şekillenmiş olacaklardır.)
-
76:17
وَيُسْقَوْنَ ف۪يهَا كَأْسًا كَانَ مِزَاجُهَا زَنْجَب۪يلًاۚ
(Mü’min, müttaki ve mücahit kullara) Orada onlara (ayrıca) bir kadeh içirilir ki, karışımı zencefildir. (İçeni mestü hayran bırakır.)
-
76:18
عَيْنًا ف۪يهَا تُسَمّٰى سَلْسَب۪يلًا
(Ve yine cennette) Bir pınar var ki orada "selsebil" (akışı sürekli ve içimi lezzetli) olarak adlandırılır.
-
76:19
وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُخَلَّدُونَۚ اِذَا رَاَيْتَهُمْ حَسِبْتَهُمْ لُؤْلُؤً۬ا مَنْثُورًا
Çevrelerinde (güzellikleri ve tazelikleri) ebedi kılınmış (yorulmak ve yaşlanmaktan uzak yaratılmış) civanlar (yüzleri parıldayan ve uysal delikanlılar) dolaşır-durur ki; Sen onları gördüğün zaman saçılmış birer inci sanırsın.
-
76:20
وَاِذَا رَاَيْتَ ثَمَّ رَاَيْتَ نَع۪يمًا وَمُلْكًا كَب۪يرًا
(Ve zaten cennette) Her nereye baksan, (güzellik ve özellikleri üstün) bir nimet ve büyük bir mülk (saltanat) görürsün (hayret ve hayranlık duyarsın).
-
76:21
عَالِيَهُمْ ثِيَابُ سُنْدُسٍ خُضْرٌ وَاِسْتَبْرَقٌۘ وَحُلُّٓوا اَسَاوِرَ مِنْ فِضَّةٍۚ وَسَقٰيهُمْ رَبُّهُمْ شَرَابًا طَهُورًا
(Mü’min, müstakim ve mücahit kulların) Onların üzerinde hafif ipekten (iç giysiler) ve ağır işlenmiş atlastan (dış) yeşil elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle bezenmişlerdir. Rableri onlara tertemiz (ve huzur verici) bir şarap içirmiştir.
-
76:22
اِنَّ هٰذَا كَانَ لَكُمْ جَزَٓاءً وَكَانَ سَعْيُكُمْ مَشْكُورًا۟
“Şüphesiz bu, sizin için bir mükâfattır. Sizin (dünyada iken hayır ve hizmet yolunda) çaba-harcamanız şükre değer (meşkur ve makbul) görülmüştür” (denilerek mü’minler sevindirilecektir).
-
76:23
اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْاٰنَ تَنْز۪يلًاۚ
(Ey Nebim!) Gerçek şu ki, Kur'an'ı Senin üzerine 'belirli aralıklarla ve parça parça (tenzil yoluyla)' indiren Biziz, Biz.
-
76:24
فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تُطِعْ مِنْهُمْ اٰثِمًا اَوْ كَفُورًاۚ
(Ey Nebim ve ümmeti!) Öyleyse, Rabbinin hükmüne sabır göster. Onlardan günahkâr veya nankör kimselere (kâfirlere ve kötülere) itaat etme. (Aksi halde Allah’ın kahrına uğrarsın.)
-
76:25
وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ بُكْرَةً وَاَص۪يلًاۚ
(Habibim, ümmetinle birlikte) Sabah ve akşam (gece ve gündüz) Rabbinin ismini zikret (ki gaflete dalmayasın).
-
76:26
وَمِنَ الَّيْلِ فَاسْجُدْ لَهُ وَسَبِّحْهُ لَيْلًا طَو۪يلًا
Gecenin bir bölümünde O'na secde et (teheccüt namazıyla Rabbine yönel) ve geceleyin uzun uzadıya O'nu tesbih et (ki huzura ve manevi doyuma ulaşasın).
-
76:27
اِنَّ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ يُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ وَيَذَرُونَ وَرَٓاءَهُمْ يَوْمًا ثَق۪يلًا
Gerçek şu ki bunlar (müşrikler ve münafıklar), çarçabuk geçmekte olanı (dünya çıkarlarını, haram ve haksız yollarla elde ettikleri imkânları) sevip hoşlanmaktadırlar. Önlerinde bulunan ağır bir günü (ahiret hazırlığını ise geri) bırakmaktadırlar.
-
76:28
نَحْنُ خَلَقْنَاهُمْ وَشَدَدْنَٓا اَسْرَهُمْۚ وَاِذَا شِئْنَا بَدَّلْنَٓا اَمْثَالَهُمْ تَبْد۪يلًا
(Oysa) Onları Biz yarattık ve (mafsallarını ve iskelet) bağlarını sımsıkı bağlayıp (hareket kabiliyetlerini enzimler sayesinde kolaylaştırdık). Dilediğimiz zaman da onları benzerleriyle değiştiririz. (Böylece insan vücudundaki organları ameliyatla düzeltmeye ve organ nakline müsait kıldık.)
-
76:29
اِنَّ هٰذِه۪ تَذْكِرَةٌۚ فَمَنْ شَٓاءَ اتَّخَذَ اِلٰى رَبِّه۪ سَب۪يلًا
Şüphesiz Bu (Kur’an) bir öğüt ve hatırlatmadır. Artık dileyen (bununla) Rabbine (ulaştıracak) yolu bulacak (hidayet kulpuna tutunmuş olacak)tır.
-
76:30
وَمَا تَشَٓاؤُ۫نَ اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَل۪يمًا حَك۪يمًاۗ
(Gerçi) Allah dilemedikçe, siz (bir şey) dileyemez (ve yerine getiremez)siniz! (Beyniniz, irade ve tercih etme yeteneğiniz bile Allah’tandır. Siz dileyemezsiniz, ancak Allah'ın dilediğini dileyebilirsiniz anlamındadır. Ve tabi imtihan gereği hayır ve şer tercihi insana bırakılmıştır.) Gerçekten Allah (her şeyi hakkıyla) bilip durandır, Hüküm ve Hikmet sahibi olandır.
-
76:31
يُدْخِلُ مَنْ يَشَٓاءُ ف۪ي رَحْمَتِه۪ۜ وَالظَّالِم۪ينَ اَعَدَّ لَهُمْ عَذَابًا اَل۪يمًا
(Allah, hayra liyakat kesbetmiş kullarından) Dilediğini Kendi rahmetine sokar. Zalimlere ise, onlar için acı bir azap hazırlamıştır.