167. Sayfa

9. Cüz

  • 7:145

    Biz ona (ayet ve emirlerimin yer aldığı Tevrat yazılı) Levhalar'da her şeyden bir öğüt (verip yolunu aydınlattık) ve her şeyin yeterli bir açıklamasını yazdık. (Ve:) "Şimdi bunlara kuvvetle sarıl (emirlerime sağlam yapış; çünkü kuvvet ve hükümet olmadan, Hakk nizamı uygulamak imkânsızdır) ve kavmine de emret ki (hükümlerimi) en güzel şekilde tutup sarılsınlar. Size fasıkların yurdunu (acı ve alçaltıcı akıbetlerini) pek yakında göstereceğim" (dedik).

  • 7:146

    Yeryüzünde, hakkı olmadan (ve haddini aşarak) büyüklük taslayanları (ise), ayetlerimden (Kur’ani gerçekleri anlamaktan ve kâinattaki ibretli ve hikmetli yaratılışların sahibini kavramaktan uzaklaştırıp) engelleyeceğim. (Öyle ki) Onlar artık her türlü ayeti (mucizeyi-yaratılış belgesini) görseler bile (asla) ona inanmazlar. Dosdoğru yolu da görseler (yine de, haklı ve hayırlı olan işte budur diyerek ve benimseyerek, hayat ve huzur) yolu tutmaz ve tâbi olmazlar. (Bunlar) Azgınlık ve sapkınlık yolunu gördüklerinde ise hemen onu (kendilerine hayat tarzı olarak kabullenip) yol edinirler. Bu, onların ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil olmaları yüzündendir.

  • 7:148

    (Tûr’a gitmesinin) Ardından Musa’nın kavmi (topladıkları altın) süs eşyalarından, (ağzından arkasına kadar açılan borudan girip çıkan havanın çıkardığı sesle) böğürmesi olan bir buzağı heykelini (tapılacak ilah) edindiler. Onun kendileriyle konuşmadığını ve onları (herhangi) bir yola da yöneltip-iletmediğini (hidayete erdirmediğini akledip) görmediler mi? Onu (altın ve para putunu tanrı) edindiler de, zulmedenlerden olup gittiler.

  • 7:149

    Ne zaman ki (yaptıklarından dolayı pişmanlık duyup, başları) elleri arasına düşürülüverince ve kendilerinin gerçekten şaşırıp-saptıklarını görüp (fark edince): “Eğer Rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi bağışlamazsa kesin olarak hüsrana uğrayanlardan olacağız” deyip (yalvarmaya giriştiler).