561. Sayfa

29. Cüz

  • Mülk Suresi

  • بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

    Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla

  • 67:1

    تَبَارَكَ الَّذ۪ي بِيَدِهِ الْمُلْكُۘ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌۙ

    Mülk (bütün kâinat ve hükümranlığı) elinde bulunan (Allah) ne Mübarektir ve Şanı ne Yücedir. O, her şeye Kâdir (ve Muktedir olan)dır.

  • 67:2

    اَلَّذ۪ي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيٰوةَ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلًاۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْغَفُورُۙ

    O, (İslam’a ve insanlığa uygun davranış, ahlâk ve anlayışta) amel bakımından hanginizin daha iyi (daha güzel ve daha verimli) olacağını denemek (ve hak ettiği karşılığı vermek) için, (dünyada yaşatıp) ölümü ve (ahirete kaldırıp sonsuz) hayatı yaratmıştır. O, Üstün ve Güçlü olandır, çok Bağışlayandır.

  • 67:3

    اَلَّذ۪ي خَلَقَ سَبْعَ سَمٰوَاتٍ طِبَاقًاۜ مَا تَرٰى ف۪ي خَلْقِ الرَّحْمٰنِ مِنْ تَفَاوُتٍۜ فَارْجِعِ الْبَصَرَۙ هَلْ تَرٰى مِنْ فُطُورٍ

    O, biri diğeriyle ‘tam bir uyum’ (mutabakat) içinde yedi (tabaka) gök yaratmıştır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir ‘çelişki ve uygunsuzluk’ (tefavüt) göremezsin (bulamazsın). İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; (göklerde ve evrende) herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görebiliyor musun? (Kâinatta ve tabiatta bir kusur ve noksanlık var mıdır?)

  • 67:4

    ثُمَّ ارْجِعِ الْبَصَرَ كَرَّتَيْنِ يَنْقَلِبْ اِلَيْكَ الْبَصَرُ خَاسِئًا وَهُوَ حَس۪يرٌ

    Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; (göreceksin ki) o göz (yerde ve göklerde bir uyumsuzluk ve uygunsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde ve bitkin olarak sana dönecektir. (Çünkü Allah’ın yaratışında ve harika sanatında hiçbir hata bulunamayacaktır.)

  • 67:5

    وَلَقَدْ زَيَّنَّا السَّمَٓاءَ الدُّنْيَا بِمَصَاب۪يحَ وَجَعَلْنَاهَا رُجُومًا لِلشَّيَاط۪ينِ وَاَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابَ السَّع۪يرِ

    Andolsun, Biz en yakın olan semayı (dünya göğünü) kandil (misali yıldızlar ve gezegenlerle) süsleyip-donattık ve bunları(n bir kısmını), şeytanlar için taşlama araçları (rücum) kıldık. (Her gün görevli meleklere dağıtılan kader programından kulak hırsızlığı yapıp, gaybı biliyor havası atarak insanları saptırmak isteyen kötü cinnleri kovalayıp uzaklaştırmak üzere “yıldız kayması” denilen meteor taşlarını kullandık.) Ve onlar için çılgınca yanan alevli ateş azabını hazırladık.

  • 67:6

    وَلِلَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ عَذَابُ جَهَنَّمَۜ وَبِئْسَ الْمَص۪يرُ

    (Ahirette ise) Rablerini inkâr edenler için cehennem azabı vardır. Orası ne kötü ve ürkütücü bir varış durağıdır.

  • 67:7

    اِذَٓا اُلْقُوا ف۪يهَا سَمِعُوا لَهَا شَه۪يقًا وَهِيَ تَفُورُۙ

    İçine atıldıkları zaman, kaynayıp-feveran ederken onun korkunç homurtusunu duyacaklardır.

  • 67:8

    تَكَادُ تَمَيَّزُ مِنَ الْغَيْظِۜ كُلَّمَٓا اُلْقِيَ ف۪يهَا فَوْجٌ سَاَلَهُمْ خَزَنَتُهَٓا اَلَمْ يَأْتِكُمْ نَذ۪يرٌ

    (O cehennem) Öfkesinin-şiddetinden neredeyse patlayıp parçalanacaktır. Her bir (kâfir, gafil ve zalim) grup onun içine atıldığında, yetkili görevlileri onlara: "Size (bugünleri haber veren) bir uyarıcı gelmedi mi?" diye soracaklardır.

  • 67:9

    قَالُوا بَلٰى قَدْ جَٓاءَنَا نَذ۪يرٌ فَكَذَّبْنَا وَقُلْنَا مَا نَزَّلَ اللّٰهُ مِنْ شَيْءٍۚ اِنْ اَنْتُمْ اِلَّا ف۪ي ضَلَالٍ كَب۪يرٍ

    Onlar: "Evet" diyecekler, "Bize gerçekten bir uyarıcı geldi (ve Hakka çağırıp bugünleri hatırlattı). Fakat biz (onları) yalanladık ve (üstelik): 'Allah (sizin vesilenizle) hiçbir şey indirmemiş (ve göndermemiş)tir, siz sadece büyük bir sapmışlık içindesiniz' dedik" (şeklinde yanıtlayacaklardır).

  • 67:10

    وَقَالُوا لَوْ كُنَّا نَسْمَعُ اَوْ نَعْقِلُ مَا كُنَّا ف۪ٓي اَصْحَابِ السَّع۪يرِ

    (Keşke) “Eğer biz (gerçekleri) dinleyip duyan ve akıl edip anlayan kimseler olsaydık, (şimdi) bu azgın ateşe girenlerin arasında bulunmazdık” diyerek (hayıflanacaklardır).

  • 67:11

    فَاعْتَرَفُوا بِذَنْبِهِمْۚ فَسُحْقًا لِاَصْحَابِ السَّع۪يرِ

    Böylece kendi günahlarını itiraf edip (pişmanlık duyacaklardır. Ama artık) çılgınca yanan ateşin halkı bu azaba müstahaktır, çünkü o kahrolası ve kovulası (insanlara, Allah'ın rahmetinden) uzaklık yakışır.

  • 67:12

    اِنَّ الَّذ۪ينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ بِالْغَيْبِ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَاَجْرٌ كَب۪يرٌ

    Gerçekten Rablerinden gayb ile (O'nu görmedikleri halde), içleri titreyerek ve saygı göstererek korkanlara gelince; şüphesiz onlar için (günahlarından) mağfiret (bağışlanma) ve büyük bir ecir vardır.