382. Sayfa

20. Cüz

  • 27:64

    اَمَّنْ يَبْدَؤُا الْخَلْقَ ثُمَّ يُع۪يدُهُ وَمَنْ يَرْزُقُكُمْ مِنَ السَّمَٓاءِ وَالْاَرْضِۜ ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِۜ قُلْ هَاتُوا بُرْهَانَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ

    Ya da (bütün mahlûkatı) önce hiç yoktan yaratan (ve sürekli yaratmakta olan), sonra onu iade edecek (öldükten sonra yeniden diriltecek) olan (mı İlahlığa daha layıktır? Düşünün ve anlayıp görün ki, yaratılışı ilkten başlatan, sonra onu sürekli yenileyip duran kimdir?) Ve sizi gökten ve yerden rızıklandıran mı (gerçek Rabbinizdir, yoksa put ve tağut cinsinden aciz şeyler mi?) Hâlâ (inatla) Allah ile beraber başka bir ilah mı? (Bu ne imansızlık ve akılsızlıktır!) De ki: “Eğer doğru söylüyor iseniz, kesin bürhanınızı (kanıtınızı) getirin (de görelim).”

  • 27:65

    قُلْ لَا يَعْلَمُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُۜ وَمَا يَشْعُرُونَ اَيَّانَ يُبْعَثُونَ

    De ki: “Göklerde ve yerde gaybı Allah'tan başka kimse bilmez. (Bu konuda bilgiçlik taslayanlar) Onlar ne zaman (öleceklerinin ve sonra) dirileceklerinin şuurunda bile değildirler.” [Not: Çevrelerine, ‘Allah tarafından seçildiklerini ve görevlendirildiklerini’ ima eden bazı kimselerin, her gün bir sürü yalanları ve yanılgıları ortaya çıkmasına rağmen, hâlâ peşlerinden gidilmektedir.]

  • 27:66

    بَلِ ادَّارَكَ عِلْمُهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ۠ بَلْ هُمْ ف۪ي شَكٍّ مِنْهَا۠ بَلْ هُمْ مِنْهَا عَمُونَ۟

    Hayır, onların ahiret konusundaki bilgileri “art arda toplanıp pekiştirilen (sürekli tekrarlanıp işitildiğinden, iman edildiği zannedilen birtakım tahmin ve tahayyülden ibaret)dir. (Veya onların ilmi, ahireti idrake yetişmemiştir!)” Bilakis, onlar bundan (ahirete gerçekten inanma ve ona göre davranma duygusundan) bir şüphe içindedirler; hayır, (aslında) onlar bundan (ahirette hesap verme şuurundan) yana kördürler.

  • 27:67

    وَقَالَ الَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا ءَاِذَا كُنَّا تُرَابًا وَاٰبَٓاؤُ۬نَٓا اَئِنَّا لَمُخْرَجُونَ

    İnkâr edenler dediler (ve diyeceklerdir) ki: "Biz ve atalarımız, o zaman toprak olduktan sonra mı, gerçekten biz (tekrar) mı dirilip (huzura ve hesaba) çıkartılacakmışız?" (Bunlar saçma şeylerdir!)

  • 27:68

    لَقَدْ وُعِدْنَا هٰذَا نَحْنُ وَاٰبَٓاؤُ۬نَا مِنْ قَبْلُۙ اِنْ هٰذَٓا اِلَّٓا اَسَاط۪يرُ الْاَوَّل۪ينَ

    "Gerçek şu ki, bu (azap ve dirilme tehdidi), bize ve daha önce atalarımıza (yapılmış boş) va’adlerdir. Bu, olsa olsa geçmişlerin uydurma masallarından başkası değildir!" (şeklinde itiraz edeceklerdir).

  • 27:69

    قُلْ س۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَانْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُجْرِم۪ينَ

    (Ey Resulüm; inkârcılara) De ki: "Yeryüzünde gezip dolaşın da, (viran olmuş kalıntılarında) suçlu-günahkârların nasıl bir sona uğradıklarını (ibretle) bakıp seyredin."

  • 27:70

    وَلَا تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَلَا تَكُنْ ف۪ي ضَيْقٍ مِمَّا يَمْكُرُونَ

    (Ey Resulüm!) Onların yaptıklarına karşı üzülme ve sakın kurdukları hile ve tuzaklardan dolayı da (gönlünü strese, ümitsizliğe ve) sıkıntıya düşürme.

  • 27:71

    وَيَقُولُونَ مَتٰى هٰذَا الْوَعْدُ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ

    (Kâfirler) Derler ki: "Eğer doğruyu söylüyor iseniz, bu va'ad olunan (azap) ne zaman (gelecek, bunlar boş tehditlerdir)?"

  • 27:72

    قُلْ عَسٰٓى اَنْ يَكُونَ رَدِفَ لَكُمْ بَعْضُ الَّذ۪ي تَسْتَعْجِلُونَ

    (Onlara) De ki: “Belki de acele ettiğiniz (azabın) bir kısmı arkanıza takılmıştır (ve yakında size ulaşacaktır, bekleyin).”

  • 27:73

    وَاِنَّ رَبَّكَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى النَّاسِ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَهُمْ لَا يَشْكُرُونَ

    (Olur ki tevbe edersiniz ve vazgeçersiniz diye Allah bir müddet erteliyor.) Şüphesiz Rabbin lütuf ve merhamet sahibidir, ama insanların çoğu şükretmezler (ve fırsatların kıymetini bilmezlerdir).

  • 27:74

    وَاِنَّ رَبَّكَ لَيَعْلَمُ مَا تُكِنُّ صُدُورُهُمْ وَمَا يُعْلِنُونَ

    Ve şüphesiz, Senin Rabbin, sinelerinin gizli tuttuklarını da ve açığa vurduklarını da kesin olarak bilmektedir (ve kaydetmektedir).

  • 27:75

    وَمَا مِنْ غَٓائِبَةٍ فِي السَّمَٓاءِ وَالْاَرْضِ اِلَّا ف۪ي كِتَابٍ مُب۪ينٍ

    (Muhteşem) Göklerde ve yerde (gördüklerinizin ve bildiklerinizin dışında size gaib ve) gizli olan hiçbir (sır, âlem, varlık ve yaratık) yoktur ki, apaçık bir Kitapta (Levh-i Mahfuz'da kayıtlı) bulunmasın.

  • 27:76

    اِنَّ هٰذَا الْقُرْاٰنَ يَقُصُّ عَلٰى بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ اَكْثَرَ الَّذ۪ي هُمْ ف۪يهِ يَخْتَلِفُونَ

    Gerçek şu ki bu Kur'an; İsrailoğullarına, (onların) hakkında ayrılığa düştükleri şeylerin birçoğunu aktarıp anlatmakta (ve açıklamakta)dır.