379. Sayfa

19. Cüz

  • 27:36

    Nihayet (Belkıs'ın elçileri hediyelerle) Süleyman'a geldiği zaman onlara: "Sizler bana mal ile yardımda bulunmak (ve kararımdan caydırmak) mı istiyorsunuz? (Oysa) Allah'ın bana verdiği (yüksek ve mucizevi teknoloji ilmi), size verdiğinden daha hayırlıdır; belki siz, (bu) hediyenizle sevinip övünebilirsiniz (ama ben çok daha değerli manevi yardımla desteklenmişim)" demişti.

  • 27:37

    (Ey elçi, artık) "Sen onlara (Yemen ve Habeşistan’daki Sebe’ halkına ve ‘San’a ülkesi’ sultanına geri) dön (ve şunları bildir:) Biz onlara öyle ordularla geliriz ki, onların karşı koymaları mümkün değildir ve biz onları oradan (horlanmış-aşağılanmış ve) küçük düşürülmüş (ve zillete uğratılmışlar) olarak sürüp çıkarmaya (kâdirizdir)."

  • 27:38

    (Elçinin gitmesinden sonra Süleyman:) “Ey önde gelenler, onlar bana teslim olmuş (Müslüman)lar olarak gelmeden önce, sizden hanginiz o (kadının) tahtını bana getirebilir?” dedi.

  • 27:39

    Cinnlerden bir ifrit şöyle demişti: “Sen daha makamından kalkmadan, ben onu sana getirebilirim, ben gerçekten buna karşı kesin olarak güvenilir bir güce sahibim” (teklifini iletmişti).

  • 27:40

    (Ama) Kendi yanında kitaptan (mucizevi yüksek teknoloji) ilmi (ve ışınlama yeteneği) olan (İlahi ikrama=keramet lütfuna mazhar şahsiyetlerden) biri: “Ben, gözünü açıp (henüz) kapamadan (önce) onu sana getirebilirim” demişti. Derken (Süleyman) onu (tahtı) birden kendi yanında durur vaziyette görünce: “Bu Rabbimin fazlındandır, O'na şükredecek miyim, yoksa nankörlük mü edeceğim? diye beni denemekte olduğu için (bu olağanüstü olay gerçekleşti). Kim şükrederse, artık o kendisi için şükretmiştir, kim de nankörlük ederse, gerçekten benim Rabbim Ğaniy (hiçbir şeye ve kimseye ihtiyacı olmayan)dır, Kerim olandır” diyerek (Allah’a teşekkür etmişti).

  • 27:41

    (Hz. Süleyman görevlilerine) Dedi ki: “Onun tahtını (biraz) değiştirin de, bakalım (farkına varıp) doğru olanı bulacak mı, yoksa tanımayıp şaşıranlardan mı olacak (bilelim)?”

  • 27:42

    Böylece (Belkıs) geldiği zaman ona: “Senin tahtın böyle miydi?” denildi. (O da:) “Sanki onun (benzeri, hatta) tıpkısı gibi!” demişti. (Bu olaya şahit olan mü’minler ise: “Çok şükür ki) Bize daha önce verilen bilgi (ve nebi sayesinde) Müslüman olduk” (diye sevinmişlerdi).

  • 27:43

    (Daha önce) Allah’tan başka tapmakta olduğu şeyler onu (Belkıs’ı, Müslüman olmaktan) alıkoymuştu. Gerçekte o, inkâr eden bir kavimdendi.

  • 27:44

    Ona: “Köşke gir” denildi. Onu görünce derin bir su sandı ve (eteğini çekerek) ayaklarını açtı. (Süleyman) Dedi ki: “Gerçekte bu, saydam camdan yapılma (mucizevi teknolojilerimizle düzeltilmiş ve özel üretilmiş) şeffaf kristalden bir köşk-zemindir.” (Belkıs) Dedi ki: “Rabbim, gerçekten ben (şimdiye kadar Müslüman olmamakla) kendime zulmetmişim; (artık) ben Süleyman’la birlikte âlemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oldum” (deyip İslam’a girmişti.)