282. Sayfa

15. Cüz

  • 17:8

    عَسٰى رَبُّكُمْ اَنْ يَرْحَمَكُمْۚ وَاِنْ عُدْتُمْ عُدْنَاۢ وَجَعَلْنَا جَهَنَّمَ لِلْكَافِر۪ينَ حَص۪يرًا

    (Ey Siyonist Yahudiler!) Umulur ki (Hakk ve adalete yönelir, küfür ve zulmü terk edersiniz diye) Rabbiniz size merhamet edip (uyarmaktadır). Fakat eğer siz yine (bozgunculuğa) dönerseniz Biz de (sizi cezalandırmaya) döneriz. Biz cehennemi kâfirler için bir kuşatma yeri (zindan) kılmışızdır.

  • 17:9

    اِنَّ هٰذَا الْقُرْاٰنَ يَهْد۪ي لِلَّت۪ي هِيَ اَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِن۪ينَ الَّذ۪ينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ اَنَّ لَهُمْ اَجْرًا كَب۪يرًاۙ

    Şüphesiz bu Kur'an, en doğru yola iletir ve salih amellerde bulunan mü'minlere, onlar için gerçekten büyük bir ecir olduğunu müjdeleyip (kendilerini umutlandırır).

  • 17:10

    وَاَنَّ الَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِ اَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابًا اَل۪يمًا۟

    Ahirete inanmayanlara da acısı büyük bir azap hazırlamışızdır.

  • 17:11

    وَيَدْعُ الْاِنْسَانُ بِالشَّرِّ دُعَٓاءَهُ بِالْخَيْرِۜ وَكَانَ الْاِنْسَانُ عَجُولًا

    İnsan hayra dua ettiği gibi şerre de dua edip (durmaktadır. Kendisi için iyi mi olur, kötü mü olur bilmeden, her şeyi ısrarla arzulamaktadır). Zira insan pek aceleci olmakta (birtakım hayal ve heveslerine kavuşmak, hem de bazı sıkıntı ve sorunlarından bir an evvel kurtulmak hususunda çok sabırsız davranmakta)dır.

  • 17:12

    وَجَعَلْنَا الَّيْلَ وَالنَّهَارَ اٰيَتَيْنِ فَمَحَوْنَٓا اٰيَةَ الَّيْلِ وَجَعَلْنَٓا اٰيَةَ النَّهَارِ مُبْصِرَةً لِتَبْتَغُوا فَضْلًا مِنْ رَبِّكُمْ وَلِتَعْلَمُوا عَدَدَ السِّن۪ينَ وَالْحِسَابَۜ وَكُلَّ شَيْءٍ فَصَّلْنَاهُ تَفْص۪يلًا

    Biz geceyi ve gündüzü (Güneş sistemini ve Dünya'nın dönüşünü) iki ayet (ibretli alâmet) kıldık; gece ayetini (karanlık sürecini, sabahleyin) silip kaldırdık da, Rabbinizden bir fazıl aramanız (ziraat, ticaret ve sanatla uğraşmanız), yılların sayısını ve hesabını bilip öğrenmeniz (takvim tutmanız ve vakitlerinizi ona göre ayarlamanız) için gündüzün ayetini (hikmetli hizmet ve üretim vaktini) aydınlatıcı kıldık. Biz, (Kur’an’da) her şeyi yeterince açıkladık.

  • 17:13

    وَكُلَّ اِنْسَانٍ اَلْزَمْنَاهُ طَٓائِرَهُ ف۪ي عُنُقِه۪ۜ وَنُخْرِجُ لَهُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ كِتَابًا يَلْقٰيهُ مَنْشُورًا

    Biz her insanın (can) kuşunu (ruhunu ve amel durumunu) kendi boynuna doladık, kıyamet gününde (ise) onun için açılmış olarak önüne konacak ve (amellerine) kavuşacak bir kitap çıkarırız.

  • 17:14

    اِقْرَأْ كِتَابَكَۜ كَفٰى بِنَفْسِكَ الْيَوْمَ عَلَيْكَ حَس۪يبًاۜ

    (Ahirette de kendi hayat kitabımız, yani canlı çekim kayıtlarımız, yine bize seyrettirilip: “Kulum) Oku (amel) kitabını; bugün hesaba çekici (ve sorgu hâkimi) olarak (kendi) nefsin sana yeterlidir” (buyurulacaktır).

  • 17:15

    مَنِ اهْتَدٰى فَاِنَّمَا يَهْتَد۪ي لِنَفْسِه۪ۚ وَمَنْ ضَلَّ فَاِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَاۜ وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرٰىۜ وَمَا كُنَّا مُعَذِّب۪ينَ حَتّٰى نَبْعَثَ رَسُولًا

    Kim (hidayete uyar) doğru yolu (arayıp) bulursa, kendisi için (Hakkı ve hayrı) bulmuş olacaktır. Kim de sapıtırsa kendi zararına sapıtmış olacaktır. Günahkâr olan hiç kimse bir başkasının günah yükünü taşımayacaktır. (Ve zaten) Biz, (aydınlatıcı ve uyarıcı) bir Resul göndermedikçe (hiçbir kavme ve kişiye asla) azap edici olmayız (kendilerini sorumlu tutmayız).

  • 17:16

    وَاِذَٓا اَرَدْنَٓا اَنْ نُهْلِكَ قَرْيَةً اَمَرْنَا مُتْرَف۪يهَا فَفَسَقُوا ف۪يهَا فَحَقَّ عَلَيْهَا الْقَوْلُ فَدَمَّرْنَاهَا تَدْم۪يرًا

    Biz bir ülkeyi (ve düzeni) helak etmek (ve çökertmek) istediğimiz zaman, oranın “mütref”lerine (yani; haksız ve hesapsız nimet ve servetle şaşıran ve devlet imkânlarıyla şımaran, ülkenin ileri gelen kimselerine) emrederiz (onlara fırsat veririz) ki, orada her türlü fısk-u fesadı (haksızlık ve hayâsızlığı) yapsınlar... Böylece orası için (azap ve helak) sözümüz hak olur. Biz de o (diyarı ve düzeni) darmadağın edip (yerin dibine batırırız).

  • 17:17

    وَكَمْ اَهْلَكْنَا مِنَ الْقُرُونِ مِنْ بَعْدِ نُوحٍۜ وَكَفٰى بِرَبِّكَ بِذُنُوبِ عِبَادِه۪ خَب۪يرًا بَص۪يرًا

    Biz, Nuh'tan sonra nice kuşakları (inkâr ve isyanları nedeniyle) yıkıma uğrattık. Kullarının günahlarından haberdar olucu, (ve her yaptıklarını) görücü (ve intikam alıcı) olarak Rabbin kâfidir. (Öyle ise Siyonist İsrail’in ve zalim Yahudi Lobilerinin yaptıklarını yanlarına mı bırakacağız?!)