299. Sayfa

15. Cüz

  • 18:55

    Kendilerine hidayet geldiği (Peygamber ve Kitap gönderildiği) zaman, (genellikle) insanları iman etmekten ve Rablerinden bağışlanma dilemelerinden alıkoyan şey; ancak evvelkilerin sünnetinin (geçmiş ümmetlerin hak ettikleri felaketin) kendilerine de gelmesini (istemeleri; yani “Bize hiçbir musibet erişmeyecek” gafletine düşmeleri) veya azabın onları ansızın yetişip enselemesi(ni beklemeleri)dir.

  • 18:56

    (Oysa) Biz elçileri, müjde vericiler ve uyarıcılar olmak dışında (başka bir amaçla) göndermeyiz. Kâfirler ise, Hakkı bâtıl ile geçersiz kılmak için mücadeleye girişmektedirler. Onlar Benim ayetlerimi ve uyarıldıklarını (azabı) alay konusu edinmektedirler.

  • 18:58

    Senin Rabbin Rahmet sahibi (ve) Bağışlayıcıdır. Eğer, kazandıklarından dolayı onları (bela ve musibetlerle hemen) yakalasaydı, şüphesiz onlara azabı (bir an önce) çabuklaştırırdı. Hayır, onlar için bir (buluşma ve hesap sorma) zamanı elbet vardır, (o gün) O’nun (Allah’ın) dışında asla başka bir sığınak bulamayacaklardır.

  • 18:59

    İşte şu (harabeleri ibret vesikası olarak duran) şehirler (ve kavimler)! Ne zaman zulme saptılarsa Biz onları helak ettik. Ancak yıkımları için de, belli bir vakte kadar onlara mühlet vermiştik. (Onlar bunu kendi hayırlarına ve akıllılıklarına yormuşlardı.)

  • 18:60

    Hani, bir vakitler (Hz.) Musa (hizmetindeki) genç adamına (ki isminin Yuşa bin Nun olduğu rivayet edilir.) demişti ki: “(İlmi Ledün sahibi, kader ve hikmet ilmine vakıf Hz. Hızır’ı buluncaya kadar) Hiç durmayıp, ta iki denizin birleştiği (şeriat ve hakikat ilminin kendisine verildiği, müspet ilimlerle manevi ilimlerin birlikte öğretildiği Zat’a da işaret olunabilir) yere ulaşacağım veya bu yolda uzun bir zaman yürüyüp (onu arayıp bulmaya çalışacağım)!”

  • 18:61

    Derken (yola çıkıp yürüdüler ve) iki denizin birleşip buluşma kavşağına vardıklarında (pişirmek üzere tuttukları balığı kokmasın diye, bir su birikintisine bıraktılar). Ancak bu balığı orada unuttular ve balık (sıyrılıp bir iz bırakarak) denizde yolunu tutup (kaçmıştı).