Câsiye Suresi

Nüzul Yeri Mekke. 37 ayettir.

  • بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

    Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla

  • 45:1

    حٰمٓۜ

    Ha, Mim.

  • 45:2

    تَنْز۪يلُ الْكِتَابِ مِنَ اللّٰهِ الْعَز۪يزِ الْحَك۪يمِ

    (Bu kutlu) Kitabın (Kur’an’ın) indirilmesi, Üstün ve Güçlü olan, Hüküm ve Hikmet sahibi Allah'tandır.

  • 45:3

    اِنَّ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ لَاٰيَاتٍ لِلْمُؤْمِن۪ينَ

    Şüphesiz mü’minler (ve inanmak isteyenler) için, göklerde ve yerde (nice) ayetler (mesaj dolu ibretler) vardır.

  • 45:4

    وَف۪ي خَلْقِكُمْ وَمَا يَبُثُّ مِنْ دَٓابَّةٍ اٰيَاتٌ لِقَوْمٍ يُوقِنُونَۜ

    Sizin yaratılışınızda ve (Allah’ın) türetip-yaydığı (bütün) canlılarda, (aklını ve vicdanını kullanan ve) kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler (ibret verici alâmetler) açıktır.

  • 45:5

    وَاخْتِلَافِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ مِنَ السَّمَٓاءِ مِنْ رِزْقٍ فَاَحْيَا بِهِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَتَصْر۪يفِ الرِّيَاحِ اٰيَاتٌ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَۙ

    Gece ile gündüzün (birbirinin halifesi, takipçisi gibi) art arda gelişinde (Güneş’in, Dünya’nın ve Ay’ın muhteşem bir düzen ve disiplin içinde dönüşlerinde), Allah’ın gökten rızık indirip (her kışın) ölümünden sonra (baharda tekrar) yeryüzünü diriltmesinde ve rüzgârları (belli bir düzen içinde) çevirip yönetmesinde; (evet, bunların hepsi de) aklını kullanan bir kavim için ayetler (hikmetler ve ibretler barındırır).

  • 45:6

    تِلْكَ اٰيَاتُ اللّٰهِ نَتْلُوهَا عَلَيْكَ بِالْحَقِّۚ فَبِاَيِّ حَد۪يثٍ بَعْدَ اللّٰهِ وَاٰيَاتِه۪ يُؤْمِنُونَ

    İşte bunlar, Allah’ın (kudret ve rahmet) ayetleridir ki; Sana bunları Hakk olmak üzere okuyoruz. Öyleyse onlar (gafil ve cahil insanlar), artık Allah’tan ve O’nun ayetlerinden sonra (acaba) hangi söze iman edecekler?

  • 45:7

    وَيْلٌ لِكُلِّ اَفَّاكٍ اَث۪يمٍۙ

    (O halde yazıklar olsun.) Gerçeği sürekli ters yüz edip duran (Kur’ani hükümleri hain yöneticilerin keyfine göre yanlış yorumlayıp yozlaştıran), günaha (ve zorbalığa) düşkün olan herkesin vay haline!

  • 45:8

    يَسْمَعُ اٰيَاتِ اللّٰهِ تُتْلٰى عَلَيْهِ ثُمَّ يُصِرُّ مُسْتَكْبِرًا كَاَنْ لَمْ يَسْمَعْهَاۚ فَبَشِّرْهُ بِعَذَابٍ اَل۪يمٍ

    (Ki böylesi kimseler) Kendisine Allah'ın ayetleri okunurken işitir (anlar, aklına ve vicdanına yatar amma), sonra (işine gelmediği için) müstekbirce (inatla büyüklük taslayarak) sanki işitmemiş gibi (küfürde ve kötülükte) ısrar eder. Artık Sen onu (bırak ve) acı bir azapla müjdele.

  • 45:9

    وَاِذَا عَلِمَ مِنْ اٰيَاتِنَا شَيْـًٔاۨ اتَّخَذَهَا هُزُوًاۜ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُه۪ينٌۜ

    Ki, ayetlerimizden bir şey öğrendiği zaman, (vicdanen doğru ve uygun bulduğu halde, nefsi kabardığından) alay konusu edinip (Kur’an’ın emirlerini gereksiz ve geçersiz göstermeye çalışır). İşte onlar için aşağılatıcı bir azap vardır.

  • 45:10

    مِنْ وَرَٓائِهِمْ جَهَنَّمُۚ وَلَا يُغْن۪ي عَنْهُمْ مَا كَسَبُوا شَيْـًٔا وَلَا مَا اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللّٰهِ اَوْلِيَٓاءَۚ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظ۪يمٌۜ

    Onların veraları (varacak son durakları) cehennem (olacaktır). Kazandıkları (dünyalık) şeyler, onlara hiçbir yarar sağlamayacaktır. Allah'tan başka edindikleri veliler de (onlara sahip çıkamayacaktır). Onlar için büyük bir azap (hazırlanmıştır).

  • 45:11

    هٰذَا هُدًىۚ وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِاٰيَاتِ رَبِّهِمْ لَهُمْ عَذَابٌ مِنْ رِجْزٍ اَل۪يمٍ۟

    İşte bu (Kur'an, elbette) bir hidayet (kaynağıdır)! Rablerinin ayetlerini inkâr edenler ise, onlar kesinlikle (en) iğrenç olanından acı bir azaba (müstahaktırlar ve sonunda Allah’ın kahrına uğrayacaklardır.)

  • 45:12

    اَللّٰهُ الَّذ۪ي سَخَّرَ لَكُمُ الْبَحْرَ لِتَجْرِيَ الْفُلْكُ ف۪يهِ بِاَمْرِه۪ وَلِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِه۪ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَۚ

    Kendi emriyle (yüz binlerce ton yük taşıyan) gemiler akıp (menziline) ulaşsın ve O'nun lütfundan (rızkınızı) arayasınız diye, sizin için denize boyun eğdiren (hizmetinize müsait hale getiren) Allah’tır. Umulur ki şükredersiniz (diye bunlar size hatırlatılmaktadır).

  • 45:13

    وَسَخَّرَ لَكُمْ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ جَم۪يعًا مِنْهُۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ

    Kendinden (bir nimet olarak), göklerde ve yerde olanların tümüne (Allah) sizin için boyun eğdirdi. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten (sayısız) ayetler (ve alâmetler bulunmaktadır).

  • 45:14

    قُلْ لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يَغْفِرُوا لِلَّذ۪ينَ لَا يَرْجُونَ اَيَّامَ اللّٰهِ لِيَجْزِيَ قَوْمًا بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ

    İman edenlere de ki: "(Din düşmanlarını) Onları kendi kazandıklarıyla (küfür ve kötülük olarak yaptıklarıyla) cezalandırması için (Cenab-ı Hakkın bunların yularlarını uzatıp fırsat tanımasına bakıp aldanmasınlar), Allah'ın (hesap ve intikam) günlerini ummayanlara (ve inanmayanlara aldırmasınlar, şimdilik tebliğ görevini yaparak, onları boş verip) bağışlasınlar (kendi hallerine bıraksınlar).” Çünkü Allah her toplumu yaptıklarına göre cezalandıracaktır. [Not: Bu ayet, fiili ve askeri cihad farz olunmadan öncesi için emredilen bir tavırdır.]

  • 45:15

    مَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِنَفْسِه۪ۚ وَمَنْ اَسَٓاءَ فَعَلَيْهَاۘ ثُمَّ اِلٰى رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ

    Kim salih bir amelde bulunursa, kendi lehinedir (yararı onun olacaktır), kim de kötülük yaparsa, artık o da kendi aleyhinedir (zararı onu kuşatacaktır). Sonra siz Rabbinize döndürüleceksiniz (hepinizden hesap sorulacaktır).

  • 45:16

    وَلَقَدْ اٰتَيْنَا بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ الْكِتَابَ وَالْحُكْمَ وَالنُّبُوَّةَ وَرَزَقْنَاهُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَى الْعَالَم۪ينَۚ

    Andolsun Biz İsrailoğullarına kitap, hüküm ve peygamberlik verip (onurlandırdık ve uyardık), onları temiz ve güzel şeylerle rızıklandırdık ve onları (insanlık) âleminden (birçok kavimlere) üstün (ve şanslı) kıldık. (Ama buna rağmen küfre ve nankörlüğe sapmışlardır.)

  • 45:17

    وَاٰتَيْنَاهُمْ بَيِّنَاتٍ مِنَ الْاَمْرِۚ فَمَا اخْتَلَفُٓوا اِلَّا مِنْ بَعْدِ مَا جَٓاءَهُمُ الْعِلْمُۙ بَغْيًا بَيْنَهُمْۜ اِنَّ رَبَّكَ يَقْض۪ي بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ ف۪يمَا كَانُوا ف۪يهِ يَخْتَلِفُونَ

    Bunun gibi, onlara bu emirden (Dini hükümlerden) açık alâmetler ve belgeler verdik. Onlar ise, kendilerine ilim geldikten sonra, birbirini çekememezlikten (Hakka tecavüz ve terslikten) ötürü tefrikaya (ayrılığa) düştüler. Rabbin bunların ihtilaf edip birbirinden ayrı düşmüş oldukları hususlar hakkında, kıyamet (sonrası hesap) günü şüphesiz aralarında hüküm verip yargılayacaktır.

  • 45:18

    ثُمَّ جَعَلْنَاكَ عَلٰى شَر۪يعَةٍ مِنَ الْاَمْرِ فَاتَّبِعْهَا وَلَا تَتَّبِعْ اَهْوَٓاءَ الَّذ۪ينَ لَا يَعْلَمُونَ

    (Ey Resulüm!) Sonra Seni de (Hakk Dini ve huzur prensipleri) işinden bir şeriat üzere (memur) kıldık (görevlendirdik). Sen (her hususta) ona (İslam Şeriatına) tâbi ol ve asla bilmeyenlerin (cahillerin) nefsi hevâsına tâbi olma! (Ki İslam Dini Allah’ın adalet ve saadet hükümleridir.)

  • 45:19

    اِنَّهُمْ لَنْ يُغْنُوا عَنْكَ مِنَ اللّٰهِ شَيْـًٔاۜ وَاِنَّ الظَّالِم۪ينَ بَعْضُهُمْ اَوْلِيَٓاءُ بَعْضٍۚ وَاللّٰهُ وَلِيُّ الْمُتَّق۪ينَ

    Zira onlar, Allah(tan gelecek hiçbir azaptan ve beladan) Seni koruyup kurtaramazlar. Şüphesiz zalimler (İslam’a olan düşmanlıklarından dolayı) birbirinin (şeytani) velisi (sahibi, hamisi ve destekçisi)dir. Allah ise müttaki (mü’min)lerin Velisidir.

  • 45:20

    هٰذَا بَصَٓائِرُ لِلنَّاسِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ

    Bu (Kur’an), insanlar için basiret (nuruyla Allah'a yönelten ayet)lerdir, (her konuda esas alınacak belgeler ve ölçülerdir;) kesin bilgiyle (tam kanaat ve yakinle) inanan bir kavim için de bir hidayet ve bir rahmettir.

  • 45:21

    اَمْ حَسِبَ الَّذ۪ينَ اجْتَرَحُوا السَّيِّـَٔاتِ اَنْ نَجْعَلَهُمْ كَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِۙ سَوَٓاءً مَحْيَاهُمْ وَمَمَاتُهُمْۜ سَٓاءَ مَا يَحْكُمُونَ۟

    Yoksa kötülüklere batıp (manevi) yara alanlar (vicdanları bozulanlar), kendilerini iman edip salih amellerde bulunanlar gibi kılacağımızı (ve bir tutacağımızı); hayatlarının ve ölümlerinin de aynı (olacağını) mı zannetmektedirler? Bunlar ne kötü hükümler (ve asılsız kanaatlerdir!)

  • 45:22

    وَخَلَقَ اللّٰهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ بِالْحَقِّ وَلِتُجْزٰى كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ

    Allah, gökleri ve yeri Hakk olarak (ve nice hikmetler amaçlayarak) yaratıp var etmiştir; öyle ki, her nefis kazandıklarıyla karşılık görsün (diye imtihan için dünyaya gönderilmiştir). Onlara asla zulmedilmeyecek (herkes amelinin karşılığını görecektir).

  • 45:23

    اَفَرَاَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ اِلٰهَهُ هَوٰيهُ وَاَضَلَّهُ اللّٰهُ عَلٰى عِلْمٍ وَخَتَمَ عَلٰى سَمْعِه۪ وَقَلْبِه۪ وَجَعَلَ عَلٰى بَصَرِه۪ غِشَاوَةًۜ فَمَنْ يَهْد۪يهِ مِنْ بَعْدِ اللّٰهِۜ اَفَلَا تَذَكَّرُونَ

    Şimdi Sen, kendi (nefsi) hevâsını ilah edinip (bencil tutkularına, boş gurur ve kuruntularına tapınmaya başlamış) kimseyi görmez misin? Ki Allah da onu bir ilim üzere saptırmış, (yani bazı bilgi ve becerilerine kibirlenerek, onları yanlış tefsir ve tatbik ederek ve kendisini herkesten üstün görerek azıtmış olduğundan Cenab-ı Hakk) kulağına ve kalbine mühür basmış, (böylece nasihat dinlemez ve İlahi hükümleri kabullenmez şekilde hidayeti kararmış) ve gözleri üstüne bir perde asılmış, (bu yüzden gerçekleri göremez şekilde feraseti alınmış kimselerin sapkınlığını ve azgınlığını fark edip sakınmanız gereken kişileri artık bilmelisiniz!) Şimdi Allah’tan sonra, kim ona hidayet verecektir? Siz yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?

  • 45:24

    وَقَالُوا مَا هِيَ اِلَّا حَيَاتُنَا الدُّنْيَا نَمُوتُ وَنَحْيَا وَمَا يُهْلِكُنَٓا اِلَّا الدَّهْرُۚ وَمَا لَهُمْ بِذٰلِكَ مِنْ عِلْمٍۚ اِنْ هُمْ اِلَّا يَظُنُّونَ

    (Kâfirler: Bütün olup biten) “Bu dünya hayatımızdan başkası değildir, (kimimiz) ölür (gideriz) ve (kimimiz doğup) hayat süreriz; bizi ‘kesintisi olmayan zaman’ (dehrin akışın)dan başkası yıkıma (helake) uğratıp bitirmez” demektedirler. Oysa onların bununla ilgili hiçbir bilgileri yoktur; (onlar) sadece (asılsız) zan ve tahminlerin (peşinden sürüklenmektedirler).

  • 45:25

    وَاِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِمْ اٰيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ مَا كَانَ حُجَّتَهُمْ اِلَّٓا اَنْ قَالُوا ائْتُوا بِاٰبَٓائِنَٓا اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ

    Onlara açık belgeler olarak ayetlerimiz okunduğu zaman, onların (sözde) delilleri (ve mazeretleri): "Eğer doğru sözlüler iseniz, atalarımızı (diriltip) getirin" demekten başkası olmamıştır. (Böyle akılsız kimselerdir.)

  • 45:26

    قُلِ اللّٰهُ يُحْي۪يكُمْ ثُمَّ يُم۪يتُكُمْ ثُمَّ يَجْمَعُكُمْ اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِ لَا رَيْبَ ف۪يهِ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ۟

    De ki: "Allah sizi (yaratıp) hayat veriyor, sonra sizi öldürüyor, sonra kendisinde (meydana gelmesinde) hiçbir kuşku olmayan kıyamet günü O sizi bir araya getirip-toplayacaktır. (Bütün bunlardan bir ibret alınmalıdır.) Ancak insanların çoğu (gerçekleri ve görevlerini) bilmez (cahillerdir)."

  • 45:27

    وَلِلّٰهِ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يَوْمَئِذٍ يَخْسَرُ الْمُبْطِلُونَ

    Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. (Gelmesi kesin olan İslami medeniyet ve sonrası kıyamet) Saatinin kopacağı gün, (evet işte) o gün, bâtılın peşine takılanlar (ve İslami kurum ve kuralları iptal etmeye kalkışanlar) hüsrana uğrayanların ta kendileridir.

  • 45:28

    وَتَرٰى كُلَّ اُمَّةٍ جَاثِيَةً۠ كُلُّ اُمَّةٍ تُدْعٰٓى اِلٰى كِتَابِهَاۜ اَلْيَوْمَ تُجْزَوْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ

    O gün Sen, her ümmeti diz üstü çökmüş (veya toplanmış) olarak göreceksin. Her ümmet kendi kitabına (kutsal kaynaklarına ve amel kayıtlarına göre) çağrılıp (hesaba çekilecek ve onlara:) "Bugün (dünyada iken) yaptıklarınızla karşılık göreceksiniz" (denilecektir).

  • 45:29

    هٰذَا كِتَابُنَا يَنْطِقُ عَلَيْكُمْ بِالْحَقِّۜ اِنَّا كُنَّا نَسْتَنْسِخُ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ

    "İşte bu, Bizim (bütün hayatınızı kayda aldığımız) kitabımızdır; sizin aleyhinizde Hakk ile konuşmakta (ve gerçek ayarınızı ortaya koymaktadır). Şüphesiz Biz, sizin yaptıklarınızı (yazdırmış ve) kaydettirmiştik."

  • 45:30

    فَاَمَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَيُدْخِلُهُمْ رَبُّهُمْ ف۪ي رَحْمَتِه۪ۜ ذٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْمُب۪ينُ

    (Ancak) Artık iman edip salih ameller işleyenleri ise; Rableri onları Kendi rahmetine (ve sonsuz cennetine) sokacaktır. İşte apaçık olan 'büyük mutluluk ve kurtuluş' budur. (Akıllı ve kazançlı insanlar bu kutlu akıbet için çalışanlardır.)

  • 45:31

    وَاَمَّا الَّذ۪ينَ كَفَرُوا۠ اَفَلَمْ تَكُنْ اٰيَات۪ي تُتْلٰى عَلَيْكُمْ فَاسْتَكْبَرْتُمْ وَكُنْتُمْ قَوْمًا مُجْرِم۪ينَ

    İnkâr edenlere gelince; onlara, "Karşınızda ayetlerim size okunduğunda büyüklük taslayan (müstekbirler) ve suçlu-günahkâr (mücrimler olarak inkâr ve itiraza kalkışan) bir topluluk olup (çıkmamış mıydınız?)" diye (hatırlatılacaktır.)

  • 45:32

    وَاِذَا ق۪يلَ اِنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ وَالسَّاعَةُ لَا رَيْبَ ف۪يهَا قُلْتُمْ مَا نَدْر۪ي مَا السَّاعَةُۙ اِنْ نَظُنُّ اِلَّا ظَنًّا وَمَا نَحْنُ بِمُسْتَيْقِن۪ينَ

    (Ey iman içlerine oturmamış ve dünya hayatı kendilerini aldatıp kuşatmış kimseler!) Size: “Gerçekten Allah’ın va’adi Hakk’tır ve (kıyamet-ahiret ve hesap) saati kesindir (ve gelecektir)” denildiği zaman siz (şöyle cevap vermiştiniz: “Hesap ve kıyamet) saati de neymiş? (Biz bunu yakinen ve kesinlik derecesinde) Biliyor (ve inanıyor) değiliz. Bunları sadece bir zan ve ihtimal olarak görmekteyiz... Kesin ve yakin bir bilgiyle iman etmemekte (ama zahiren elbette Müslüman geçinmekte)yiz!” demekten (sakınmamıştınız).

  • 26. Cüz

  • 45:33

    وَبَدَا لَهُمْ سَيِّـَٔاتُ مَا عَمِلُوا وَحَاقَ بِهِمْ مَا كَانُوا بِه۪ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ

    (Artık) Onların yaptıkları şeylerin kötülüğü kendileri için açığa çıkmıştır ve alay konusu edindikleri (gerçekler) de onları sarıp-kuşatıvermiştir.

  • 45:34

    وَق۪يلَ الْيَوْمَ نَنْسٰيكُمْ كَمَا نَس۪يتُمْ لِقَٓاءَ يَوْمِكُمْ هٰذَا وَمَأْوٰيكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ نَاصِر۪ينَ

    (Cehenneme atılanlara:) “Bugüne (hesaba çekilmeye ve ahirete) kavuşacağınızı unuttuğunuz (inkâra ve isyana yüz tuttuğunuz) gibi, Biz de bugün sizi (rahmet ve nimetimizden mahrum edip) unutarak (cezalandırırız). Artık yeriniz ateştir, yardımcılarınız da yoktur. (Sizi cehennem azabından hiç kimse kurtaramaz)” denilecektir.

  • 45:35

    ذٰلِكُمْ بِاَنَّكُمُ اتَّخَذْتُمْ اٰيَاتِ اللّٰهِ هُزُوًا وَغَرَّتْكُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَاۚ فَالْيَوْمَ لَا يُخْرَجُونَ مِنْهَا وَلَا هُمْ يُسْتَعْتَبُونَ

    (Bu azaba düşmenizin ve cehennem zindanına hapsedilmenizin) Sebebi ise şudur: Siz Allah’ın ayetlerini alay ve istismar konusu edindiniz ve dünya hayatının (geçici makam ve çıkarlarına) aldanıp gittiniz!” (denilecek.) Artık bugün çıkarılmamak üzere onlar (cehenneme kilitlenecek) ve Allah'tan özür dileme ve hoşnutluğunu kazanmak için fırsat isteme talepleri de kabul edilmeyecektir.

  • 45:36

    فَلِلّٰهِ الْحَمْدُ رَبِّ السَّمٰوَاتِ وَرَبِّ الْاَرْضِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ

    Şu halde hamd (her türlü övgü ve şükür); göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.

  • 45:37

    وَلَهُ الْكِبْرِيَٓاءُ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۖ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ

    (Çünkü) Göklerde ve yerde Kibriya (büyüklük ve ululuk) O'na aittir. O, Üstün ve Güçlüdür, Hüküm ve Hikmet sahibidir.