Zihar

  • 33:4

    Allah, bir adamın kendi (göğüs) boşluğu içinde iki kalp kılmamış (iki gönül yaratmamıştır. İmanla beraber inkârın ve nifakın bir kalpte barışık bulunması imkânsızdır). Ve kendilerini annelerinize benzeterek yemin konusu yaptığınız (zıharda bulunup “Artık bana annem gibisin” diyerek boşadığınız) eşlerinizi sizin anneleriniz yapmamıştır; (başkalarından alıp edindiğiniz) evlatlıklarınızı da sizin (öz) çocuklarınız saymamıştır. Bunlar sadece sizin ağzınızla söylediğiniz (boş laflardır. Her konuda elbette) Hakkı söyleyen ve (doğru olan) yola yöneltip-ileten ise ancak Allah’tır.

  • 58:2

    Sizden kadınlarına "zıhar"da bulunanlar (hanımlarını kendi öz analarına benzetip boşamaya kalkışanlar bilsinler ki, kadınları asla) onların anneleri değildir; çünkü anneleri, sadece kendilerini doğuranlardır. Şüphesiz onlar, (böylesine) sorumsuz ve günah sözler konuşarak (boş iddialarda bulunmaktadırlar. Ama bu tür hataları bırakırlarsa) gerçekten Allah, çok Affeden, çok Bağışlayandır.

  • 58:3

    Kadınlarına "zıhar"da bulunanlardan; (“avradım anam olsun” gibi yeminlere kalkışıp daha) sonra bu söylediklerinden geri dönüp de, (pişmanlık duymuş olanların kefaret olarak) birbirleriyle (eşleriyle) temas etmeden önce bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaları lazımdır. İşte size bununla öğüt verilmektedir. Allah, (bütün) yaptıklarınızı bilip durmaktadır. [Not: İslam bu gibi tedbir ve telafilerle bâtıl ve barbar bir uygulama olarak gelenekleşen kölelik sistemini tedricen ortadan kaldırmaya çalışmış ve başarmıştır. Yani kölelik ve cariyeliğin, İslam’da sürekli ve sistemli bir kurum sanılması ve savunulması, hem Kur’an ahlâkına ve amacına, hem de insan haklarına aykırıdır.]

  • 58:4

    Ancak (buna imkân) bulamayan kimse, (eşiyle) birbirleriyle temas etmeden önce, kesintisiz iki ay oruç (tutmalıdır); buna da güç yetiremeyen ise altmış yoksulu doyurmalıdır. Bu (kolaylık), Allah'a ve O'nun Resulüne iman etmeniz dolayısıyladır. Bunlar, Allah'ın (kuralları ve) sınırlarıdır. (Bunları tanımayan) Kâfirler içinse acı bir azap vardır.

  • 33:4

    مَا جَعَلَ اللّٰهُ لِرَجُلٍ مِنْ قَلْبَيْنِ ف۪ي جَوْفِه۪ۚ وَمَا جَعَلَ اَزْوَاجَكُمُ الّٰٓـ۪ٔي تُظَاهِرُونَ مِنْهُنَّ اُمَّهَاتِكُمْۚ وَمَا جَعَلَ اَدْعِيَٓاءَكُمْ اَبْنَٓاءَكُمْۜ ذٰلِكُمْ قَوْلُكُمْ بِاَفْوَاهِكُمْۜ وَاللّٰهُ يَقُولُ الْحَقَّ وَهُوَ يَهْدِي السَّب۪يلَ

    Allah, bir adamın kendi (göğüs) boşluğu içinde iki kalp kılmamış (iki gönül yaratmamıştır. İmanla beraber inkârın ve nifakın bir kalpte barışık bulunması imkânsızdır). Ve kendilerini annelerinize benzeterek yemin konusu yaptığınız (zıharda bulunup “Artık bana annem gibisin” diyerek boşadığınız) eşlerinizi sizin anneleriniz yapmamıştır; (başkalarından alıp edindiğiniz) evlatlıklarınızı da sizin (öz) çocuklarınız saymamıştır. Bunlar sadece sizin ağzınızla söylediğiniz (boş laflardır. Her konuda elbette) Hakkı söyleyen ve (doğru olan) yola yöneltip-ileten ise ancak Allah’tır.

  • 58:2

    اَلَّذ۪ينَ يُظَاهِرُونَ مِنْكُمْ مِنْ نِسَٓائِهِمْ مَا هُنَّ اُمَّهَاتِهِمْۜ اِنْ اُمَّهَاتُهُمْ اِلَّا الّٰٓـ۪ٔي وَلَدْنَهُمْۜ وَاِنَّهُمْ لَيَقُولُونَ مُنْكَرًا مِنَ الْقَوْلِ وَزُورًاۜ وَاِنَّ اللّٰهَ لَعَفُوٌّ غَفُورٌ

    Sizden kadınlarına "zıhar"da bulunanlar (hanımlarını kendi öz analarına benzetip boşamaya kalkışanlar bilsinler ki, kadınları asla) onların anneleri değildir; çünkü anneleri, sadece kendilerini doğuranlardır. Şüphesiz onlar, (böylesine) sorumsuz ve günah sözler konuşarak (boş iddialarda bulunmaktadırlar. Ama bu tür hataları bırakırlarsa) gerçekten Allah, çok Affeden, çok Bağışlayandır.

  • 58:3

    وَالَّذ۪ينَ يُظَاهِرُونَ مِنْ نِسَٓائِهِمْ ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا قَالُوا فَتَحْر۪يرُ رَقَبَةٍ مِنْ قَبْلِ اَنْ يَتَمَٓاسَّاۜ ذٰلِكُمْ تُوعَظُونَ بِه۪ۜ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يرٌ

    Kadınlarına "zıhar"da bulunanlardan; (“avradım anam olsun” gibi yeminlere kalkışıp daha) sonra bu söylediklerinden geri dönüp de, (pişmanlık duymuş olanların kefaret olarak) birbirleriyle (eşleriyle) temas etmeden önce bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaları lazımdır. İşte size bununla öğüt verilmektedir. Allah, (bütün) yaptıklarınızı bilip durmaktadır. [Not: İslam bu gibi tedbir ve telafilerle bâtıl ve barbar bir uygulama olarak gelenekleşen kölelik sistemini tedricen ortadan kaldırmaya çalışmış ve başarmıştır. Yani kölelik ve cariyeliğin, İslam’da sürekli ve sistemli bir kurum sanılması ve savunulması, hem Kur’an ahlâkına ve amacına, hem de insan haklarına aykırıdır.]

  • 58:4

    فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ مِنْ قَبْلِ اَنْ يَتَمَٓاسَّاۚ فَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَاِطْعَامُ سِتّ۪ينَ مِسْك۪ينًاۜ ذٰلِكَ لِتُؤْمِنُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِه۪ۜ وَتِلْكَ حُدُودُ اللّٰهِۜ وَلِلْكَافِر۪ينَ عَذَابٌ اَل۪يمٌ

    Ancak (buna imkân) bulamayan kimse, (eşiyle) birbirleriyle temas etmeden önce, kesintisiz iki ay oruç (tutmalıdır); buna da güç yetiremeyen ise altmış yoksulu doyurmalıdır. Bu (kolaylık), Allah'a ve O'nun Resulüne iman etmeniz dolayısıyladır. Bunlar, Allah'ın (kuralları ve) sınırlarıdır. (Bunları tanımayan) Kâfirler içinse acı bir azap vardır.

  • 33:4

    مَا جَعَلَ اللّٰهُ لِرَجُلٍ مِنْ قَلْبَيْنِ ف۪ي جَوْفِه۪ۚ وَمَا جَعَلَ اَزْوَاجَكُمُ الّٰٓـ۪ٔي تُظَاهِرُونَ مِنْهُنَّ اُمَّهَاتِكُمْۚ وَمَا جَعَلَ اَدْعِيَٓاءَكُمْ اَبْنَٓاءَكُمْۜ ذٰلِكُمْ قَوْلُكُمْ بِاَفْوَاهِكُمْۜ وَاللّٰهُ يَقُولُ الْحَقَّ وَهُوَ يَهْدِي السَّب۪يلَ

  • 58:2

    اَلَّذ۪ينَ يُظَاهِرُونَ مِنْكُمْ مِنْ نِسَٓائِهِمْ مَا هُنَّ اُمَّهَاتِهِمْۜ اِنْ اُمَّهَاتُهُمْ اِلَّا الّٰٓـ۪ٔي وَلَدْنَهُمْۜ وَاِنَّهُمْ لَيَقُولُونَ مُنْكَرًا مِنَ الْقَوْلِ وَزُورًاۜ وَاِنَّ اللّٰهَ لَعَفُوٌّ غَفُورٌ

  • 58:3

    وَالَّذ۪ينَ يُظَاهِرُونَ مِنْ نِسَٓائِهِمْ ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا قَالُوا فَتَحْر۪يرُ رَقَبَةٍ مِنْ قَبْلِ اَنْ يَتَمَٓاسَّاۜ ذٰلِكُمْ تُوعَظُونَ بِه۪ۜ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يرٌ

  • 58:4

    فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ مِنْ قَبْلِ اَنْ يَتَمَٓاسَّاۚ فَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَاِطْعَامُ سِتّ۪ينَ مِسْك۪ينًاۜ ذٰلِكَ لِتُؤْمِنُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِه۪ۜ وَتِلْكَ حُدُودُ اللّٰهِۜ وَلِلْكَافِر۪ينَ عَذَابٌ اَل۪يمٌ