Bakara(inek kıssası)

  • 2:67

    وَاِذْ قَالَ مُوسٰى لِقَوْمِه۪ٓ اِنَّ اللّٰهَ يَأْمُرُكُمْ اَنْ تَذْبَحُوا بَقَرَةًۜ قَالُٓوا اَتَتَّخِذُنَا هُزُوًاۜ قَالَ اَعُوذُ بِاللّٰهِ اَنْ اَكُونَ مِنَ الْجَاهِل۪ينَ

    Hani Musa (aralarında gizlice öldürülen birisinin katilini bulsun diye, kendisine başvuran) kavmine: "Allah, (hakikat ortaya çıksın ve kimin katil olduğu anlaşılsın diye) muhakkak sizin bir sığır kesmenizi emrediyor" demişti. Onlar ise: (Ne alâkası var?) “Sen bizimle alay mı ediyorsun?” dediklerinde; (Musa Aleyhisselam: Böyle davranıp) "Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım" diye cevap vermişti.

  • 2:68

    قَالُوا ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّنْ لَنَا مَا هِيَۜ قَالَ اِنَّهُ يَقُولُ اِنَّهَا بَقَرَةٌ لَا فَارِضٌ وَلَا بِكْرٌۜ عَوَانٌ بَيْنَ ذٰلِكَۜ فَافْعَلُوا مَا تُؤْمَرُونَ

    (Bu sefer) "Rabbine bizim adımıza yalvar da, bize (o sığırın) niteliklerini açıklasın" demişler; (Musa da, Rabbine yalvardıktan sonra) "Şüphesiz O (Allah) diyor ki: O ne pek geçkin, ne de pek genç, ikisi arası dinç(likte bir sığır olmalı)dır. Artık emrolunduğunuz şeyi yerine getirin!" diye (uyarıvermişti).

  • 2:69

    قَالُوا ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّنْ لَنَا مَا لَوْنُهَاۜ قَالَ اِنَّهُ يَقُولُ اِنَّهَا بَقَرَةٌ صَفْرَٓاءُۙ فَاقِعٌ لَوْنُهَا تَسُرُّ النَّاظِر۪ينَ

    (Bu sefer) Dediler ki: "Rabbine adımıza yalvar da, bize (onun) rengini bildirsin." O (Hz. Musa ise: Rabbim) buyuruyor ki: “O, bakanların içini ferahlatan sarı renkli-parlak tüylü bir inektir" demişti.

  • 2:70

    قَالُوا ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّنْ لَنَا مَا هِيَۙ اِنَّ الْبَقَرَ تَشَابَهَ عَلَيْنَاۜ وَاِنَّٓا اِنْ شَٓاءَ اللّٰهُ لَمُهْتَدُونَ

    (Onlar yine:) "Rabbine bizim adımıza yalvar da, bize onun (başka) niteliklerini de açıklayıp bildirsin. Çünkü bize göre sığırlar birbirine benzemektedir. İnşaallah (Allah dilerse) biz doğruyu buluruz" diye (bir istekte bulunmuşlardı). [Not: En mükemmelini arıyor görüntüsüyle sorumluluktan kaçıp alâkasız sorular sorarak, aslında kendi işlerini zorlaştırmışlardı.]

  • 2:71

    قَالَ اِنَّهُ يَقُولُ اِنَّهَا بَقَرَةٌ لَا ذَلُولٌ تُث۪يرُ الْاَرْضَ وَلَا تَسْقِي الْحَرْثَۚ مُسَلَّمَةٌ لَا شِيَةَ ف۪يهَاۜ قَالُوا الْـٰٔنَ جِئْتَ بِالْحَقِّۜ فَذَبَحُوهَا وَمَا كَادُوا يَفْعَلُونَ۟

    (Bunun üzerine Musa onlara, Rabbim) Diyor ki: “O (sığır), yeri sürmek ve ekini sulamak için boyunduruğa alınmayan, salma (serbest dolaşıp kusuru bulunmayan) ve alacası olmayan bir inektir" diye bildirmiş, (o zaman mecburen:) "Şimdi gerçeği getirdin" demişler, böylece ineği kesmişlerdi. Ama (bu kasıtlı ve sorumluluktan kaytarıcı soruları yüzünden) neredeyse (bunu) yapmayacaklardı.

  • 2:72

    وَاِذْ قَتَلْتُمْ نَفْسًا فَادّٰرَءْتُمْ ف۪يهَاۜ وَاللّٰهُ مُخْرِجٌ مَا كُنْتُمْ تَكْتُمُونَۚ

    Hani siz bir kişiyi öldürmüştünüz ve (katili kim diye) bu konuda birbirinize düşmüştünüz. Oysa Allah, gizlediklerinizi açığa çıkaracaktı.

  • 2:73

    فَقُلْنَا اضْرِبُوهُ بِبَعْضِهَاۜ كَذٰلِكَ يُحْيِ اللّٰهُ الْمَوْتٰى وَيُر۪يكُمْ اٰيَاتِه۪ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ

    Bunun için de: "Haydi şimdi ona (cesede, kestiğiniz ineğin) bir parçasıyla vurun" demiştik. Böylece, Allah ölüleri diriltir ve size ayetlerini gösterir; ki akıllanasınız (ve gerçeği anlayasınız).