Teklif

  • 2:286

    Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden (kapasitesinden) başkasını yüklemez. (Herkesin) Kazandığı (iyilikler) lehine (kendi hayrına ve menfaatine), kazandırdıkları (veya sebep oldukları kötülükler ile, ona haksız şekilde kazandırılan şeyler ise) kendi aleyhine (zararına ve şer hanesine)dir. “Rabbimiz, unuttuklarımızdan veya (bu Kur’an’a, akla ve vicdana dayanarak vardığımız kararlarda ve içtihatlarımızda hataen) yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutarak azarlayıp cezalandırma! (Ey) Rabbimiz; (hadlerini aştıkları ve azıp şımardıkları için) bizden öncekilere yüklediğin gibi, bize de ağır (sorumluluklar) yükleyip (bizi bunaltma! Ey) Rabbimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma! Bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirgeyip acı! Sen bizim Mevlâ’mızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et. (Nusret ve muvaffakiyet verip zafere eriştir. Amin.)

  • 22:33

    Oralarda (Hacc’daki ziyaret duraklarında) sizin için adı konulmuş bir süreye kadar (çeşitli) yararlar vardır. Ardından onların (Hacıların) sonra varacakları yerleri Beyt-i Atik'tir (tarihi ve kutsi ev; Kâbe’dir).

  • 22:63

    Görmedin mi, Allah gökten su indirip (yağmurları yağdırdı da), böylece yeryüzü yemyeşil donatıldı. Şüphesiz Allah, (her şeyin incelik ve gizliliklerini bilen) Lütfedici (Lâtif olandır), her şeyden Haberdardır.

  • 22:72

    Onlara karşı apaçık ayetlerimiz (manası ve maksadı net ve kesin olarak) okunduğu zaman; Sen o (gizli) kâfirlerin (ve Müslüman görünen münafık kimselerin) yüzlerindeki “münker”i (itiraz, isyan ve inkârı ferasetle sezip) tanıyabilirsin. Öyle ki, neredeyse (kirli mahiyetlerini ve sinsi niyetlerini deşifre eden) ayetlerimizi kendilerine okuyanların üzerine saldırıp çullanacak (hale gelip hırçınlaşırlar. Onlara) De ki: “Size, bundan daha kötü olanını (ve sizi kuşatacak azabı) haber vereyim mi? Ateş! Allah, onu (cehennemdeki çetin eziyet ve zilleti) inkâr edenlere (ve münafık nankörlere) va'ad etmiş bulunmaktadır; (o cehennem) ne kötü bir (dönülüp varılacak son mekân ve) duraktır.”

  • 65:7

    Geniş imkânları olan, nafakayı geniş imkânlarına göre verip karşılasın. Rızkı kısıtlı tutulan da, artık Allah'ın kendisine verdiği kadarıyla verip (boşadığı hanımlarını mahrum bırakmasın). Allah, hiçbir nefse=kişiye ona verdiği (nimetler)den başkasıyla (fazlasıyla) yükümlülük koymamıştır. Allah, bir güçlüğün ardından (mutlaka) bir kolaylığı (nasip) kılıp (kulunu darlıktan kurtaracaktır).

  • 2:286

    لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَاۜ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْۜ رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَٓا اِنْ نَس۪ينَٓا اَوْ اَخْطَأْنَاۚ رَبَّنَا وَلَا تَحْمِلْ عَلَيْنَٓا اِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِنَاۚ رَبَّنَا وَلَا تُحَمِّلْنَا مَا لَا طَاقَةَ لَنَا بِه۪ۚ وَاعْفُ عَنَّا۠ وَاغْفِرْ لَنَا۠ وَارْحَمْنَا۠ اَنْتَ مَوْلٰينَا فَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِر۪ينَ

    Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden (kapasitesinden) başkasını yüklemez. (Herkesin) Kazandığı (iyilikler) lehine (kendi hayrına ve menfaatine), kazandırdıkları (veya sebep oldukları kötülükler ile, ona haksız şekilde kazandırılan şeyler ise) kendi aleyhine (zararına ve şer hanesine)dir. “Rabbimiz, unuttuklarımızdan veya (bu Kur’an’a, akla ve vicdana dayanarak vardığımız kararlarda ve içtihatlarımızda hataen) yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutarak azarlayıp cezalandırma! (Ey) Rabbimiz; (hadlerini aştıkları ve azıp şımardıkları için) bizden öncekilere yüklediğin gibi, bize de ağır (sorumluluklar) yükleyip (bizi bunaltma! Ey) Rabbimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma! Bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirgeyip acı! Sen bizim Mevlâ’mızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et. (Nusret ve muvaffakiyet verip zafere eriştir. Amin.)

  • 22:33

    لَكُمْ ف۪يهَا مَنَافِعُ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى ثُمَّ مَحِلُّهَٓا اِلَى الْبَيْتِ الْعَت۪يقِ۟

    Oralarda (Hacc’daki ziyaret duraklarında) sizin için adı konulmuş bir süreye kadar (çeşitli) yararlar vardır. Ardından onların (Hacıların) sonra varacakları yerleri Beyt-i Atik'tir (tarihi ve kutsi ev; Kâbe’dir).

  • 22:63

    اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ اَنْزَلَ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءًۘ فَتُصْبِحُ الْاَرْضُ مُخْضَرَّةًۜ اِنَّ اللّٰهَ لَط۪يفٌ خَب۪يرٌۚ

    Görmedin mi, Allah gökten su indirip (yağmurları yağdırdı da), böylece yeryüzü yemyeşil donatıldı. Şüphesiz Allah, (her şeyin incelik ve gizliliklerini bilen) Lütfedici (Lâtif olandır), her şeyden Haberdardır.

  • 22:72

    وَاِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِمْ اٰيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ تَعْرِفُ ف۪ي وُجُوهِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا الْمُنْكَرَۜ يَكَادُونَ يَسْطُونَ بِالَّذ۪ينَ يَتْلُونَ عَلَيْهِمْ اٰيَاتِنَاۜ قُلْ اَفَاُنَبِّئُكُمْ بِشَرٍّ مِنْ ذٰلِكُمْۜ اَلنَّارُۜ وَعَدَهَا اللّٰهُ الَّذ۪ينَ كَفَرُواۜ وَبِئْسَ الْمَص۪يرُ۟

    Onlara karşı apaçık ayetlerimiz (manası ve maksadı net ve kesin olarak) okunduğu zaman; Sen o (gizli) kâfirlerin (ve Müslüman görünen münafık kimselerin) yüzlerindeki “münker”i (itiraz, isyan ve inkârı ferasetle sezip) tanıyabilirsin. Öyle ki, neredeyse (kirli mahiyetlerini ve sinsi niyetlerini deşifre eden) ayetlerimizi kendilerine okuyanların üzerine saldırıp çullanacak (hale gelip hırçınlaşırlar. Onlara) De ki: “Size, bundan daha kötü olanını (ve sizi kuşatacak azabı) haber vereyim mi? Ateş! Allah, onu (cehennemdeki çetin eziyet ve zilleti) inkâr edenlere (ve münafık nankörlere) va'ad etmiş bulunmaktadır; (o cehennem) ne kötü bir (dönülüp varılacak son mekân ve) duraktır.”

  • 65:7

    لِيُنْفِقْ ذُو سَعَةٍ مِنْ سَعَتِه۪ۜ وَمَنْ قُدِرَ عَلَيْهِ رِزْقُهُ فَلْيُنْفِقْ مِمَّٓا اٰتٰيهُ اللّٰهُۜ لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْسًا اِلَّا مَٓا اٰتٰيهَاۜ سَيَجْعَلُ اللّٰهُ بَعْدَ عُسْرٍ يُسْرًا۟

    Geniş imkânları olan, nafakayı geniş imkânlarına göre verip karşılasın. Rızkı kısıtlı tutulan da, artık Allah'ın kendisine verdiği kadarıyla verip (boşadığı hanımlarını mahrum bırakmasın). Allah, hiçbir nefse=kişiye ona verdiği (nimetler)den başkasıyla (fazlasıyla) yükümlülük koymamıştır. Allah, bir güçlüğün ardından (mutlaka) bir kolaylığı (nasip) kılıp (kulunu darlıktan kurtaracaktır).

  • 2:286

    لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَاۜ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْۜ رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَٓا اِنْ نَس۪ينَٓا اَوْ اَخْطَأْنَاۚ رَبَّنَا وَلَا تَحْمِلْ عَلَيْنَٓا اِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِنَاۚ رَبَّنَا وَلَا تُحَمِّلْنَا مَا لَا طَاقَةَ لَنَا بِه۪ۚ وَاعْفُ عَنَّا۠ وَاغْفِرْ لَنَا۠ وَارْحَمْنَا۠ اَنْتَ مَوْلٰينَا فَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِر۪ينَ

  • 22:33

    لَكُمْ ف۪يهَا مَنَافِعُ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى ثُمَّ مَحِلُّهَٓا اِلَى الْبَيْتِ الْعَت۪يقِ۟

  • 22:63

    اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ اَنْزَلَ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءًۘ فَتُصْبِحُ الْاَرْضُ مُخْضَرَّةًۜ اِنَّ اللّٰهَ لَط۪يفٌ خَب۪يرٌۚ

  • 22:72

    وَاِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِمْ اٰيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ تَعْرِفُ ف۪ي وُجُوهِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا الْمُنْكَرَۜ يَكَادُونَ يَسْطُونَ بِالَّذ۪ينَ يَتْلُونَ عَلَيْهِمْ اٰيَاتِنَاۜ قُلْ اَفَاُنَبِّئُكُمْ بِشَرٍّ مِنْ ذٰلِكُمْۜ اَلنَّارُۜ وَعَدَهَا اللّٰهُ الَّذ۪ينَ كَفَرُواۜ وَبِئْسَ الْمَص۪يرُ۟

  • 65:7

    لِيُنْفِقْ ذُو سَعَةٍ مِنْ سَعَتِه۪ۜ وَمَنْ قُدِرَ عَلَيْهِ رِزْقُهُ فَلْيُنْفِقْ مِمَّٓا اٰتٰيهُ اللّٰهُۜ لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْسًا اِلَّا مَٓا اٰتٰيهَاۜ سَيَجْعَلُ اللّٰهُ بَعْدَ عُسْرٍ يُسْرًا۟