Şairler-şiir

  • 26:221

    هَلْ اُنَبِّئُكُمْ عَلٰى مَنْ تَنَزَّلُ الشَّيَاط۪ينُۜ

    (Şimdi) Size şeytanların kime ineceğini (ve hangi yanlış ve saptırıcı şeyleri ilham edeceğini) haber vereyim mi?

  • 26:222

    تَنَزَّلُ عَلٰى كُلِّ اَفَّاكٍ اَث۪يمٍۙ

    (Bu şeytanlar) Onlar; (gerçeği tersine çevirerek) pervasızca yalan ve iftira düzmekten çekinmeyen, günaha (ve riyakârlığa) yönelen herkese (kötü maksatlı ve palavracı şair ve hatip kimselere) inerler. (Onları hayali kuruntulara sevk ederler.)

  • 26:223

    يُلْقُونَ السَّمْعَ وَاَكْثَرُهُمْ كَاذِبُونَۜ

    (O yalancı şair, hatip ve yazarlara gelince) Bunlar; (şeytanların ve şerli odakların düzmecelerine) kulak verirler, pek çokları da (bile bile) yalan söylerler.

  • 26:224

    وَالشُّعَرَٓاءُ يَتَّبِعُهُمُ الْغَاوُ۫نَۜ

    (Böylesi) Şairlere ise, (cehalet ve şehvetle) sapıtmış ve azıtmış kimseler takılıp giderler.

  • 26:225

    اَلَمْ تَرَ اَنَّهُمْ ف۪ي كُلِّ وَادٍ يَه۪يمُونَۙ

    Ve onları görmez misin ki, her vadide (bâtıl işlerde, boş eğlencelerde ve vehimler peşinde) gafil ve şaşkın gezinirler.

  • 26:226

    وَاَنَّهُمْ يَقُولُونَ مَا لَا يَفْعَلُونَۙ

    Ve onlar (yalancı şairler ve bunlara uyanlar) yapmadıkları (ve yapamayacakları) şeyleri söyler (uydurma hayal ve heveslerle kendilerini ve çevrelerini aldatır ve övünür)ler.

  • 26:227

    اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَذَكَرُوا اللّٰهَ كَث۪يرًا وَانْتَصَرُوا مِنْ بَعْدِ مَا ظُلِمُواۜ وَسَيَعْلَمُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُٓوا اَيَّ مُنْقَلَبٍ يَنْقَلِبُونَ

    Ancak iman eden, (ibadet ve istikametle) salih ameller işleyen ve Allah'ı çokça zikreden ve kendilerine (ve dinlerine) zulüm (ve hakaret) edildikten sonra, (rakiplerine karşı İslami bir gayretle) üstün gelmek (ve onları zelil ve aciz düşürmek üzere) yardımlaşıp savunmaya girişen (mü'min şairler ve yazarlar) müstesnadır. (Ancak; haksızlığı ve ahlâksızlığı yaymaya çalışan zorbalar, din istismarcısı ve yozlaştırıcısı iktidarlar ve onları alkışlayan riyakâr ve ucuz kahraman şair ve yazar takımı olan bütün) Zalimler ise nasıl bir inkılâba uğrayıp hangi dönüşümle devrileceklerini yakında bileceklerdir.

  • 36:69

    وَمَا عَلَّمْنَاهُ الشِّعْرَ وَمَا يَنْبَغ۪ي لَهُۜ اِنْ هُوَ اِلَّا ذِكْرٌ وَقُرْاٰنٌ مُب۪ينٌۙ

    (Aslında) "Biz Ona (Resulüllah’a) şiir (ve uydurma dizeler) öğretmedik. (Boş ve bâtıl sözler zaten) Ona yakışmaz da. O(na vahyedilen) sadece gerçek bir öğüt ve apaçık bir Kur’an-ı Kerim’dir.”

  • 37:35

    اِنَّهُمْ كَانُٓوا اِذَا ق۪يلَ لَهُمْ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ يَسْتَكْبِرُونَۙ

    Çünkü onlara: "Allah'tan başka (hüküm koyan, rızası aranan ve ibadet olunan) ilah yoktur" denildiği zaman, kibirlenip büyüklük taslarlardı.

  • 37:36

    وَيَقُولُونَ اَئِنَّا لَتَارِكُٓوا اٰلِهَتِنَا لِشَاعِرٍ مَجْنُونٍۜ

    Ve; "Biz, cinnlenmiş (deli gibi, Hakk düzen hayallerine kapılıvermiş) bir şair için ilahlarımızı (servet ve şehvet putlarımızı) terk edecek (kadar aptal mıyız?” diye hava atarlardı).