Savaştan istisna edilenler

  • 24:61

    (İslam’a göre, toplumsal görevlerde) Kör olana güçlük yoktur, topal olana güçlük yoktur, hasta olana da güçlük yoktur. (Bunların dini ve içtimai sorumlulukları, mazeretleri ölçüsünde hafifletilir.) Sizin için de; gerek kendi evlerinizde, gerekse babalarınızın evlerinde, annelerinizin evlerinde, erkek kardeşlerinizin evlerinde, kız kardeşlerinizin evlerinde, amcalarınızın evlerinde, halalarınızın evlerinde, dayılarınızın evlerinde, teyzelerinizin evlerinde, anahtarına malik olduğunuz (anahtarları size bırakılan yerlerde) ya da sadık ve yakın dostlarınızın (evlerin)de (gidip sofraya oturup) yemenizde bir güçlük (sıkıntı) yoktur (bunlara izin verilmiştir. Nikâh düşmeyen yakın akrabalarla, erkek kadın) hep bir arada veya ayrı ayrı yemenizde de bir günah yoktur (caizdir). Evlere girdiğiniz vakit, Allah tarafından kutlu bir bereket ve güzel bir yaşama (sağlıklı ve saygın bir hayat) dileği olarak birbirinize selam verin. İşte Allah, size ayetlerini böyle açıklar, umulur ki aklınızı kullanır (disiplinli ve prensipli yaşamaya yönelirsiniz).

  • 48:17

    (Haksızlığın ve ahlâksızlığın hâkim olduğu bir dönemde ve ülkede, yeniden adaleti hâkim kılmak, ilmi ve insani bir düzene kavuşmak üzere gayret etmek herkese farz-ı ayındır. Ancak hizmet yapamayacak ve işe yaramayacak kadar) Kör, topal ve hasta olanlara vebal yoktur. (Böyle ciddi mazeret ve mecburiyetleri olanların dışında) Her kim Allah’a ve Resulüne itaat eder de (gayret gösterirse), Allah onu altından ırmaklar (ve havuzlu şelaleler) akan cennetlere sokacaktır. Kim de (cihadla ve Milli savunmayla ilgili hizmet ve hazırlıklardan) geri kalır (ve kaytarırsa) onu da çok acı bir azapla cezalandıracaktır.

  • 24:61

    لَيْسَ عَلَى الْاَعْمٰى حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْاَعْرَجِ حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْمَر۪يضِ حَرَجٌ وَلَا عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ اَنْ تَأْكُلُوا مِنْ بُيُوتِكُمْ اَوْ بُيُوتِ اٰبَٓائِكُمْ اَوْ بُيُوتِ اُمَّهَاتِكُمْ اَوْ بُيُوتِ اِخْوَانِكُمْ اَوْ بُيُوتِ اَخَوَاتِكُمْ اَوْ بُيُوتِ اَعْمَامِكُمْ اَوْ بُيُوتِ عَمَّاتِكُمْ اَوْ بُيُوتِ اَخْوَالِكُمْ اَوْ بُيُوتِ خَالَاتِكُمْ اَوْ مَا مَلَكْتُمْ مَفَاتِحَهُٓ اَوْ صَد۪يقِكُمْۜ لَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ اَنْ تَأْكُلُوا جَم۪يعًا اَوْ اَشْتَاتًاۜ فَاِذَا دَخَلْتُمْ بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ تَحِيَّةً مِنْ عِنْدِ اللّٰهِ مُبَارَكَةً طَيِّبَةًۜ كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمُ الْاٰيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ۟

    (İslam’a göre, toplumsal görevlerde) Kör olana güçlük yoktur, topal olana güçlük yoktur, hasta olana da güçlük yoktur. (Bunların dini ve içtimai sorumlulukları, mazeretleri ölçüsünde hafifletilir.) Sizin için de; gerek kendi evlerinizde, gerekse babalarınızın evlerinde, annelerinizin evlerinde, erkek kardeşlerinizin evlerinde, kız kardeşlerinizin evlerinde, amcalarınızın evlerinde, halalarınızın evlerinde, dayılarınızın evlerinde, teyzelerinizin evlerinde, anahtarına malik olduğunuz (anahtarları size bırakılan yerlerde) ya da sadık ve yakın dostlarınızın (evlerin)de (gidip sofraya oturup) yemenizde bir güçlük (sıkıntı) yoktur (bunlara izin verilmiştir. Nikâh düşmeyen yakın akrabalarla, erkek kadın) hep bir arada veya ayrı ayrı yemenizde de bir günah yoktur (caizdir). Evlere girdiğiniz vakit, Allah tarafından kutlu bir bereket ve güzel bir yaşama (sağlıklı ve saygın bir hayat) dileği olarak birbirinize selam verin. İşte Allah, size ayetlerini böyle açıklar, umulur ki aklınızı kullanır (disiplinli ve prensipli yaşamaya yönelirsiniz).

  • 48:17

    لَيْسَ عَلَى الْاَعْمٰى حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْاَعْرَجِ حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْمَر۪يضِ حَرَجٌۜ وَمَنْ يُطِعِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۚ وَمَنْ يَتَوَلَّ يُعَذِّبْهُ عَذَابًا اَل۪يمًا۟

    (Haksızlığın ve ahlâksızlığın hâkim olduğu bir dönemde ve ülkede, yeniden adaleti hâkim kılmak, ilmi ve insani bir düzene kavuşmak üzere gayret etmek herkese farz-ı ayındır. Ancak hizmet yapamayacak ve işe yaramayacak kadar) Kör, topal ve hasta olanlara vebal yoktur. (Böyle ciddi mazeret ve mecburiyetleri olanların dışında) Her kim Allah’a ve Resulüne itaat eder de (gayret gösterirse), Allah onu altından ırmaklar (ve havuzlu şelaleler) akan cennetlere sokacaktır. Kim de (cihadla ve Milli savunmayla ilgili hizmet ve hazırlıklardan) geri kalır (ve kaytarırsa) onu da çok acı bir azapla cezalandıracaktır.

  • 24:61

    لَيْسَ عَلَى الْاَعْمٰى حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْاَعْرَجِ حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْمَر۪يضِ حَرَجٌ وَلَا عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ اَنْ تَأْكُلُوا مِنْ بُيُوتِكُمْ اَوْ بُيُوتِ اٰبَٓائِكُمْ اَوْ بُيُوتِ اُمَّهَاتِكُمْ اَوْ بُيُوتِ اِخْوَانِكُمْ اَوْ بُيُوتِ اَخَوَاتِكُمْ اَوْ بُيُوتِ اَعْمَامِكُمْ اَوْ بُيُوتِ عَمَّاتِكُمْ اَوْ بُيُوتِ اَخْوَالِكُمْ اَوْ بُيُوتِ خَالَاتِكُمْ اَوْ مَا مَلَكْتُمْ مَفَاتِحَهُٓ اَوْ صَد۪يقِكُمْۜ لَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ اَنْ تَأْكُلُوا جَم۪يعًا اَوْ اَشْتَاتًاۜ فَاِذَا دَخَلْتُمْ بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ تَحِيَّةً مِنْ عِنْدِ اللّٰهِ مُبَارَكَةً طَيِّبَةًۜ كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمُ الْاٰيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ۟

  • 48:17

    لَيْسَ عَلَى الْاَعْمٰى حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْاَعْرَجِ حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْمَر۪يضِ حَرَجٌۜ وَمَنْ يُطِعِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۚ وَمَنْ يَتَوَلَّ يُعَذِّبْهُ عَذَابًا اَل۪يمًا۟