Andlaşma

  • 4:90

    Ancak (bunlardan), sizinle aralarında antlaşma bulunan bir kavme sığınanlar, ya da hem sizinle, hem kendi kavimleriyle savaşmak (istemeyip bun)dan göğüslerini sıkıntı basarak size gelmiş olanlar (ayrı, bunlar dokunulmaz)dır. Allah dileseydi, onları üstünüze saldırtır, böylece onlar sizinle çarpışırlardı. Eğer sizden uzak durur (geri çekilir), sizinle savaşmaz ve barış (şartların)ı size bırakırlarsa (işinize karışmaz ve içinizi karıştırmazlarsa), artık Allah, sizin için onların aleyhinde bir yol kılmamıştır.

  • 9:1

    (Bu ültimatom) Müşriklerden kendileriyle antlaşma imzaladıklarınıza, Allah'tan ve Resulü’nden kesin bir uyarı yerindedir!

  • 9:2

    Bundan böyle yeryüzünde (size tanınmış bir süre olarak) dört ay (daha) dolaşın. Ve bilin ki Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz. Gerçekten Allah, inkâr edenleri hor ve aşağılık hale getirecektir.

  • 9:3

    (Hacc-ı Ekber) En büyük Hacc gününde (ve Kurban Bayramı sürecinde bu gerçek) Allah ve Resulü’nden (bütün) insanlara ilan edilip duyurulacaktır ki: Allah ve Resulü kesinlikle müşriklerden ve (bâtıl sistemlerinden) uzaktır ve (zulüm düzenleri yıkılacaktır). Eğer tevbe ederseniz (ve İslam’a dönerseniz) bu sizin için daha hayırlıdır; yok eğer yüz çevirirseniz, bilin ki Allah'ı elbette aciz bırakacak değilsiniz. İnkâr edenleri acı bir azapla müjdele.

  • 9:4

    Ancak müşriklerden kendileriyle antlaşma imzaladıklarınızdan (bu şartlardan hiç)bir şeyi eksiltmeyenler (verdikleri söze sadakat gösterenler) ve size karşı hiç kimseye (düşman kesimlere gizli-açık) yardım etmeyenler başka; artık (bunların) antlaşmalarını, süresi bitene kadar tamamlayın. Şüphesiz, Allah müttaki olanları (küfür ve kötülükten sakınanları) sever.

  • 9:5

    (İçinde savaşılması) Haram aylar (süre tanınmış dört ay) geçip-bitince, (hâlâ “Silm”e-barışa yanaşmayan) müşrikleri, bulduğunuz yerde öldürün (veya) onları yakalayıp tutuklayın, (ya da ablukaya alıp) kuşatın ve onların bütün geçit yerlerini kesip-tutun (ve gözetlemeye alın)… Eğer tevbe edip (Müslüman olarak) namaz kılarlarsa ve zekâtı verirlerse (onları serbest bırakın ve) yollarını açıverin. Gerçekten Allah, Bağışlayandır, Esirgeyendir.

  • 9:6

    Eğer müşriklerden biri (Sana sığınıp) Senden 'eman isterse', ona eman ver (güvenliğini sağla); öyle ki Allah'ın kelâmını dinlemiş (Kur’an’ın hakkaniyetini, adaletini ve İslam’daki insan haklarını ve hürmetini görüp öğrenmiş) olsun, sonra onu 'güvenlik içinde olacağı yere ulaştır.' Bu (tolerans) onların elbette bilmeyen bir topluluk olmaları nedeniyledir.

  • 9:7

    (Fetihten sonra) Mescid-i Haram yanında (Beytullah ve civarında) kendileriyle anlaştıklarınız dışında, (o zalim) müşriklerin Allah katında ve Resulünün yanında (artık) nasıl bir ahdleri (emniyet garantileri) olabilir? (Cahiliye dönemindeki sözleşme ve gelenekler feshedilmiştir.) Şu halde o (anlaşmalı olanlar), size karşı (doğru) bir tutum takındıkça, siz de onlara karşı doğru bir tutum takının. Şüphesiz Allah, müttaki olanları sevmektedir.

  • 9:8

    (Saldırgan müşriklere) Nasıl (güven) olabilir ki!.. Eğer üzerinize galip gelirlerse size karşı ne "akrabalık bağlarını", ne de "sözleşme kurallarını" gözetip-tanırlar. (Belki) Sizi ağızlarıyla hoşnut kılarlar, (ama) kalpleri ise karşı koyar. (Mü’minlere kin ve nefret doludurlar.) Onların çoğu fasık kimselerdir.

  • 9:9

    Allah'ın ayetlerini az bir değer (dünya menfaati) karşılığı sattılar, böylece O'nun yolundan (insanları) alıkoydular. (İslam’ı dejenere edip, değiştirip engellemeye çalıştılar.) Onların yaptıkları gerçekten ne kötü bir şeydir.

  • 9:10

    (Size kin tutan müşrikler ve hain işbirlikçiler) Onlar (hiç)bir mü'mine karşı ne 'akrabalık bağlarını', ne de 'sözleşme kurallarını' gözetip-tanırlar. İşte bunlar, haddi aşmakta olanlardır. (Onlara karşı devamlı uyanık ve hazırlıklı olmanız lazımdır.)

  • 9:11

    Eğer onlar (şirkten ve kâfirlere tarafgirlikten) tevbe edip namazı kılarlarsa ve zekâtı verirlerse, artık onlar sizin dinde kardeşlerinizdir. Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız.

  • 9:12

    Eğer antlaşmalarından sonra (tekrar) yeminlerinden dönerler ve dininize dil uzatırlarsa, küfrün önderleriyle çarpışıp savaşın. (Kâfir ve zalim odakların beyin takımını hedef alın.) Çünkü onların yeminleri(ne sadakatleri) yoktur. (Bu ciddi ve cesaretli tavrınız nedeniyle) Olur ki vazgeçip cayacaklardır.

  • 9:13

    Yeminlerini (ve Hakk Dine-davaya bağlılık sözlerini) bozan, Elçiyi (makamından ve diyarından) sürmeye çalışan ve önce onlar sizinle (yollarını ayırıp inandığınız değerlerle mücadeleye) başlayan, (dönek ve hain) bir toplulukla (siz hâlâ) niçin uğraşıp çarpışmıyorsunuz? Yoksa onlardan (ve arkasındaki odaklardan) korkuyor musunuz? Eğer inanıyorsanız, Kendisinden korkulmaya en layık olan Allah’tır.

  • 16:92

    Bir ümmet (kavim, kabile ve devlet) diğer bir ümmetten (ekonomik, askeri ve teknolojik yönden) daha güçlü ve gelişkindir diye, aranızdaki yeminleri (barış ve ticaret sözleşmelerini) bozmaya yeltenmeyin. İpini kuvvetle eğirdikten (ve ördükten) sonra (tekrar dönüp) sökerek çözen (kadın) gibi olmayın! (Yeminlerinize, ahitlerinize, senet ve sözleşmelerinize riayet edin, asla hile ve hıyanete girişmeyin.) Çünkü kesinlikle Allah sizleri bütün bunlarla (İslami emir ve yasaklarla) imtihan etmektedir ve hulf ettiğiniz (haksızlık ve hırsızlığa yöneldiğiniz) durumları kıyamet günü size elbette (belgeleriyle) açıklayıverecektir.

  • 4:90

    اِلَّا الَّذ۪ينَ يَصِلُونَ اِلٰى قَوْمٍ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُمْ م۪يثَاقٌ اَوْ جَٓاؤُ۫كُمْ حَصِرَتْ صُدُورُهُمْ اَنْ يُقَاتِلُوكُمْ اَوْ يُقَاتِلُوا قَوْمَهُمْۜ وَلَوْ شَٓاءَ اللّٰهُ لَسَلَّطَهُمْ عَلَيْكُمْ فَلَقَاتَلُوكُمْۚ فَاِنِ اعْتَزَلُوكُمْ فَلَمْ يُقَاتِلُوكُمْ وَاَلْقَوْا اِلَيْكُمُ السَّلَمَۙ فَمَا جَعَلَ اللّٰهُ لَكُمْ عَلَيْهِمْ سَب۪يلًا

    Ancak (bunlardan), sizinle aralarında antlaşma bulunan bir kavme sığınanlar, ya da hem sizinle, hem kendi kavimleriyle savaşmak (istemeyip bun)dan göğüslerini sıkıntı basarak size gelmiş olanlar (ayrı, bunlar dokunulmaz)dır. Allah dileseydi, onları üstünüze saldırtır, böylece onlar sizinle çarpışırlardı. Eğer sizden uzak durur (geri çekilir), sizinle savaşmaz ve barış (şartların)ı size bırakırlarsa (işinize karışmaz ve içinizi karıştırmazlarsa), artık Allah, sizin için onların aleyhinde bir yol kılmamıştır.

  • 9:1

    بَرَٓاءَةٌ مِنَ اللّٰهِ وَرَسُولِه۪ٓ اِلَى الَّذ۪ينَ عَاهَدْتُمْ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۜ

    (Bu ültimatom) Müşriklerden kendileriyle antlaşma imzaladıklarınıza, Allah'tan ve Resulü’nden kesin bir uyarı yerindedir!

  • 9:2

    فَس۪يحُوا فِي الْاَرْضِ اَرْبَعَةَ اَشْهُرٍ وَاعْلَمُٓوا اَنَّكُمْ غَيْرُ مُعْجِزِي اللّٰهِۙ وَاَنَّ اللّٰهَ مُخْزِي الْكَافِر۪ينَ

    Bundan böyle yeryüzünde (size tanınmış bir süre olarak) dört ay (daha) dolaşın. Ve bilin ki Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz. Gerçekten Allah, inkâr edenleri hor ve aşağılık hale getirecektir.

  • 9:3

    وَاَذَانٌ مِنَ اللّٰهِ وَرَسُولِه۪ٓ اِلَى النَّاسِ يَوْمَ الْحَجِّ الْاَكْبَرِ اَنَّ اللّٰهَ بَر۪ٓيءٌ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۙ وَرَسُولُهُۜ فَاِنْ تُبْتُمْ فَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْۚ وَاِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُٓوا اَنَّكُمْ غَيْرُ مُعْجِزِي اللّٰهِۜ وَبَشِّرِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِعَذَابٍ اَل۪يمٍۙ

    (Hacc-ı Ekber) En büyük Hacc gününde (ve Kurban Bayramı sürecinde bu gerçek) Allah ve Resulü’nden (bütün) insanlara ilan edilip duyurulacaktır ki: Allah ve Resulü kesinlikle müşriklerden ve (bâtıl sistemlerinden) uzaktır ve (zulüm düzenleri yıkılacaktır). Eğer tevbe ederseniz (ve İslam’a dönerseniz) bu sizin için daha hayırlıdır; yok eğer yüz çevirirseniz, bilin ki Allah'ı elbette aciz bırakacak değilsiniz. İnkâr edenleri acı bir azapla müjdele.

  • 9:4

    اِلَّا الَّذ۪ينَ عَاهَدْتُمْ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ ثُمَّ لَمْ يَنْقُصُوكُمْ شَيْـًٔا وَلَمْ يُظَاهِرُوا عَلَيْكُمْ اَحَدًا فَاَتِمُّٓوا اِلَيْهِمْ عَهْدَهُمْ اِلٰى مُدَّتِهِمْۜ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُتَّق۪ينَ

    Ancak müşriklerden kendileriyle antlaşma imzaladıklarınızdan (bu şartlardan hiç)bir şeyi eksiltmeyenler (verdikleri söze sadakat gösterenler) ve size karşı hiç kimseye (düşman kesimlere gizli-açık) yardım etmeyenler başka; artık (bunların) antlaşmalarını, süresi bitene kadar tamamlayın. Şüphesiz, Allah müttaki olanları (küfür ve kötülükten sakınanları) sever.

  • 9:5

    فَاِذَا انْسَلَخَ الْاَشْهُرُ الْحُرُمُ فَاقْتُلُوا الْمُشْرِك۪ينَ حَيْثُ وَجَدْتُمُوهُمْ وَخُذُوهُمْ وَاحْصُرُوهُمْ وَاقْعُدُوا لَهُمْ كُلَّ مَرْصَدٍۚ فَاِنْ تَابُوا وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتَوُا الزَّكٰوةَ فَخَلُّوا سَب۪يلَهُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ

    (İçinde savaşılması) Haram aylar (süre tanınmış dört ay) geçip-bitince, (hâlâ “Silm”e-barışa yanaşmayan) müşrikleri, bulduğunuz yerde öldürün (veya) onları yakalayıp tutuklayın, (ya da ablukaya alıp) kuşatın ve onların bütün geçit yerlerini kesip-tutun (ve gözetlemeye alın)… Eğer tevbe edip (Müslüman olarak) namaz kılarlarsa ve zekâtı verirlerse (onları serbest bırakın ve) yollarını açıverin. Gerçekten Allah, Bağışlayandır, Esirgeyendir.

  • 9:6

    وَاِنْ اَحَدٌ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ اسْتَجَارَكَ فَاَجِرْهُ حَتّٰى يَسْمَعَ كَلَامَ اللّٰهِ ثُمَّ اَبْلِغْهُ مَأْمَنَهُۜ ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَعْلَمُونَ۟

    Eğer müşriklerden biri (Sana sığınıp) Senden 'eman isterse', ona eman ver (güvenliğini sağla); öyle ki Allah'ın kelâmını dinlemiş (Kur’an’ın hakkaniyetini, adaletini ve İslam’daki insan haklarını ve hürmetini görüp öğrenmiş) olsun, sonra onu 'güvenlik içinde olacağı yere ulaştır.' Bu (tolerans) onların elbette bilmeyen bir topluluk olmaları nedeniyledir.

  • 9:7

    كَيْفَ يَكُونُ لِلْمُشْرِك۪ينَ عَهْدٌ عِنْدَ اللّٰهِ وَعِنْدَ رَسُولِه۪ٓ اِلَّا الَّذ۪ينَ عَاهَدْتُمْ عِنْدَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِۚ فَمَا اسْتَقَامُوا لَكُمْ فَاسْتَق۪يمُوا لَهُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُتَّق۪ينَ

    (Fetihten sonra) Mescid-i Haram yanında (Beytullah ve civarında) kendileriyle anlaştıklarınız dışında, (o zalim) müşriklerin Allah katında ve Resulünün yanında (artık) nasıl bir ahdleri (emniyet garantileri) olabilir? (Cahiliye dönemindeki sözleşme ve gelenekler feshedilmiştir.) Şu halde o (anlaşmalı olanlar), size karşı (doğru) bir tutum takındıkça, siz de onlara karşı doğru bir tutum takının. Şüphesiz Allah, müttaki olanları sevmektedir.

  • 9:8

    كَيْفَ وَاِنْ يَظْهَرُوا عَلَيْكُمْ لَا يَرْقُبُوا ف۪يكُمْ اِلًّا وَلَا ذِمَّةًۜ يُرْضُونَكُمْ بِاَفْوَاهِهِمْ وَتَأْبٰى قُلُوبُهُمْۚ وَاَكْثَرُهُمْ فَاسِقُونَۚ

    (Saldırgan müşriklere) Nasıl (güven) olabilir ki!.. Eğer üzerinize galip gelirlerse size karşı ne "akrabalık bağlarını", ne de "sözleşme kurallarını" gözetip-tanırlar. (Belki) Sizi ağızlarıyla hoşnut kılarlar, (ama) kalpleri ise karşı koyar. (Mü’minlere kin ve nefret doludurlar.) Onların çoğu fasık kimselerdir.

  • 9:9

    اِشْتَرَوْا بِاٰيَاتِ اللّٰهِ ثَمَنًا قَل۪يلًا فَصَدُّوا عَنْ سَب۪يلِه۪ۜ اِنَّهُمْ سَٓاءَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

    Allah'ın ayetlerini az bir değer (dünya menfaati) karşılığı sattılar, böylece O'nun yolundan (insanları) alıkoydular. (İslam’ı dejenere edip, değiştirip engellemeye çalıştılar.) Onların yaptıkları gerçekten ne kötü bir şeydir.

  • 9:10

    لَا يَرْقُبُونَ ف۪ي مُؤْمِنٍ اِلًّا وَلَا ذِمَّةًۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُعْتَدُونَ

    (Size kin tutan müşrikler ve hain işbirlikçiler) Onlar (hiç)bir mü'mine karşı ne 'akrabalık bağlarını', ne de 'sözleşme kurallarını' gözetip-tanırlar. İşte bunlar, haddi aşmakta olanlardır. (Onlara karşı devamlı uyanık ve hazırlıklı olmanız lazımdır.)

  • 9:11

    فَاِنْ تَابُوا وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتَوُا الزَّكٰوةَ فَاِخْوَانُكُمْ فِي الدّ۪ينِۜ وَنُفَصِّلُ الْاٰيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ

    Eğer onlar (şirkten ve kâfirlere tarafgirlikten) tevbe edip namazı kılarlarsa ve zekâtı verirlerse, artık onlar sizin dinde kardeşlerinizdir. Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız.

  • 9:12

    وَاِنْ نَكَثُٓوا اَيْمَانَهُمْ مِنْ بَعْدِ عَهْدِهِمْ وَطَعَنُوا ف۪ي د۪ينِكُمْ فَقَاتِلُٓوا اَئِمَّةَ الْكُفْرِۙ اِنَّهُمْ لَٓا اَيْمَانَ لَهُمْ لَعَلَّهُمْ يَنْتَهُونَ

    Eğer antlaşmalarından sonra (tekrar) yeminlerinden dönerler ve dininize dil uzatırlarsa, küfrün önderleriyle çarpışıp savaşın. (Kâfir ve zalim odakların beyin takımını hedef alın.) Çünkü onların yeminleri(ne sadakatleri) yoktur. (Bu ciddi ve cesaretli tavrınız nedeniyle) Olur ki vazgeçip cayacaklardır.

  • 9:13

    اَلَا تُقَاتِلُونَ قَوْمًا نَكَثُٓوا اَيْمَانَهُمْ وَهَمُّوا بِاِخْرَاجِ الرَّسُولِ وَهُمْ بَدَؤُ۫كُمْ اَوَّلَ مَرَّةٍۜ اَتَخْشَوْنَهُمْۚ فَاللّٰهُ اَحَقُّ اَنْ تَخْشَوْهُ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ

    Yeminlerini (ve Hakk Dine-davaya bağlılık sözlerini) bozan, Elçiyi (makamından ve diyarından) sürmeye çalışan ve önce onlar sizinle (yollarını ayırıp inandığınız değerlerle mücadeleye) başlayan, (dönek ve hain) bir toplulukla (siz hâlâ) niçin uğraşıp çarpışmıyorsunuz? Yoksa onlardan (ve arkasındaki odaklardan) korkuyor musunuz? Eğer inanıyorsanız, Kendisinden korkulmaya en layık olan Allah’tır.

  • 16:92

    وَلَا تَكُونُوا كَالَّت۪ي نَقَضَتْ غَزْلَهَا مِنْ بَعْدِ قُوَّةٍ اَنْكَاثًاۜ تَتَّخِذُونَ اَيْمَانَكُمْ دَخَلًا بَيْنَكُمْ اَنْ تَكُونَ اُمَّةٌ هِيَ اَرْبٰى مِنْ اُمَّةٍۜ اِنَّمَا يَبْلُوكُمُ اللّٰهُ بِه۪ۜ وَلَيُبَيِّنَنَّ لَكُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ مَا كُنْتُمْ ف۪يهِ تَخْتَلِفُونَ

    Bir ümmet (kavim, kabile ve devlet) diğer bir ümmetten (ekonomik, askeri ve teknolojik yönden) daha güçlü ve gelişkindir diye, aranızdaki yeminleri (barış ve ticaret sözleşmelerini) bozmaya yeltenmeyin. İpini kuvvetle eğirdikten (ve ördükten) sonra (tekrar dönüp) sökerek çözen (kadın) gibi olmayın! (Yeminlerinize, ahitlerinize, senet ve sözleşmelerinize riayet edin, asla hile ve hıyanete girişmeyin.) Çünkü kesinlikle Allah sizleri bütün bunlarla (İslami emir ve yasaklarla) imtihan etmektedir ve hulf ettiğiniz (haksızlık ve hırsızlığa yöneldiğiniz) durumları kıyamet günü size elbette (belgeleriyle) açıklayıverecektir.

  • 4:90

    اِلَّا الَّذ۪ينَ يَصِلُونَ اِلٰى قَوْمٍ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُمْ م۪يثَاقٌ اَوْ جَٓاؤُ۫كُمْ حَصِرَتْ صُدُورُهُمْ اَنْ يُقَاتِلُوكُمْ اَوْ يُقَاتِلُوا قَوْمَهُمْۜ وَلَوْ شَٓاءَ اللّٰهُ لَسَلَّطَهُمْ عَلَيْكُمْ فَلَقَاتَلُوكُمْۚ فَاِنِ اعْتَزَلُوكُمْ فَلَمْ يُقَاتِلُوكُمْ وَاَلْقَوْا اِلَيْكُمُ السَّلَمَۙ فَمَا جَعَلَ اللّٰهُ لَكُمْ عَلَيْهِمْ سَب۪يلًا

  • 9:1

    بَرَٓاءَةٌ مِنَ اللّٰهِ وَرَسُولِه۪ٓ اِلَى الَّذ۪ينَ عَاهَدْتُمْ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۜ

  • 9:2

    فَس۪يحُوا فِي الْاَرْضِ اَرْبَعَةَ اَشْهُرٍ وَاعْلَمُٓوا اَنَّكُمْ غَيْرُ مُعْجِزِي اللّٰهِۙ وَاَنَّ اللّٰهَ مُخْزِي الْكَافِر۪ينَ

  • 9:3

    وَاَذَانٌ مِنَ اللّٰهِ وَرَسُولِه۪ٓ اِلَى النَّاسِ يَوْمَ الْحَجِّ الْاَكْبَرِ اَنَّ اللّٰهَ بَر۪ٓيءٌ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۙ وَرَسُولُهُۜ فَاِنْ تُبْتُمْ فَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْۚ وَاِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُٓوا اَنَّكُمْ غَيْرُ مُعْجِزِي اللّٰهِۜ وَبَشِّرِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِعَذَابٍ اَل۪يمٍۙ

  • 9:4

    اِلَّا الَّذ۪ينَ عَاهَدْتُمْ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ ثُمَّ لَمْ يَنْقُصُوكُمْ شَيْـًٔا وَلَمْ يُظَاهِرُوا عَلَيْكُمْ اَحَدًا فَاَتِمُّٓوا اِلَيْهِمْ عَهْدَهُمْ اِلٰى مُدَّتِهِمْۜ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُتَّق۪ينَ

  • 9:5

    فَاِذَا انْسَلَخَ الْاَشْهُرُ الْحُرُمُ فَاقْتُلُوا الْمُشْرِك۪ينَ حَيْثُ وَجَدْتُمُوهُمْ وَخُذُوهُمْ وَاحْصُرُوهُمْ وَاقْعُدُوا لَهُمْ كُلَّ مَرْصَدٍۚ فَاِنْ تَابُوا وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتَوُا الزَّكٰوةَ فَخَلُّوا سَب۪يلَهُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ

  • 9:6

    وَاِنْ اَحَدٌ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ اسْتَجَارَكَ فَاَجِرْهُ حَتّٰى يَسْمَعَ كَلَامَ اللّٰهِ ثُمَّ اَبْلِغْهُ مَأْمَنَهُۜ ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَعْلَمُونَ۟

  • 9:7

    كَيْفَ يَكُونُ لِلْمُشْرِك۪ينَ عَهْدٌ عِنْدَ اللّٰهِ وَعِنْدَ رَسُولِه۪ٓ اِلَّا الَّذ۪ينَ عَاهَدْتُمْ عِنْدَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِۚ فَمَا اسْتَقَامُوا لَكُمْ فَاسْتَق۪يمُوا لَهُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُتَّق۪ينَ

  • 9:8

    كَيْفَ وَاِنْ يَظْهَرُوا عَلَيْكُمْ لَا يَرْقُبُوا ف۪يكُمْ اِلًّا وَلَا ذِمَّةًۜ يُرْضُونَكُمْ بِاَفْوَاهِهِمْ وَتَأْبٰى قُلُوبُهُمْۚ وَاَكْثَرُهُمْ فَاسِقُونَۚ

  • 9:9

    اِشْتَرَوْا بِاٰيَاتِ اللّٰهِ ثَمَنًا قَل۪يلًا فَصَدُّوا عَنْ سَب۪يلِه۪ۜ اِنَّهُمْ سَٓاءَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

  • 9:10

    لَا يَرْقُبُونَ ف۪ي مُؤْمِنٍ اِلًّا وَلَا ذِمَّةًۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُعْتَدُونَ

  • 9:11

    فَاِنْ تَابُوا وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتَوُا الزَّكٰوةَ فَاِخْوَانُكُمْ فِي الدّ۪ينِۜ وَنُفَصِّلُ الْاٰيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ

  • 9:12

    وَاِنْ نَكَثُٓوا اَيْمَانَهُمْ مِنْ بَعْدِ عَهْدِهِمْ وَطَعَنُوا ف۪ي د۪ينِكُمْ فَقَاتِلُٓوا اَئِمَّةَ الْكُفْرِۙ اِنَّهُمْ لَٓا اَيْمَانَ لَهُمْ لَعَلَّهُمْ يَنْتَهُونَ

  • 9:13

    اَلَا تُقَاتِلُونَ قَوْمًا نَكَثُٓوا اَيْمَانَهُمْ وَهَمُّوا بِاِخْرَاجِ الرَّسُولِ وَهُمْ بَدَؤُ۫كُمْ اَوَّلَ مَرَّةٍۜ اَتَخْشَوْنَهُمْۚ فَاللّٰهُ اَحَقُّ اَنْ تَخْشَوْهُ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ

  • 16:92

    وَلَا تَكُونُوا كَالَّت۪ي نَقَضَتْ غَزْلَهَا مِنْ بَعْدِ قُوَّةٍ اَنْكَاثًاۜ تَتَّخِذُونَ اَيْمَانَكُمْ دَخَلًا بَيْنَكُمْ اَنْ تَكُونَ اُمَّةٌ هِيَ اَرْبٰى مِنْ اُمَّةٍۜ اِنَّمَا يَبْلُوكُمُ اللّٰهُ بِه۪ۜ وَلَيُبَيِّنَنَّ لَكُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ مَا كُنْتُمْ ف۪يهِ تَخْتَلِفُونَ