Örtünme(tesettür)

  • 24:30

    Mü’min (erkek)lere söyle: “Gözlerini (haram olan kadınları ve ahlâksız yayınları seyretmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu onlar için daha temiz (ve hayırlı) olandır.” Gerçekten Allah onların (fasıkların ve münafıkların) yaptıkları (ama çaktırmamaya çalıştıkları; sanatlı -iyilik kılıflı- ve ustalıklı bir tavırla sakladıkları kötü maksatlı) bütün işleri (en ince ayrıntısına kadar bilen) Habîr’dir. (Her şey O'nun bilgisi dahilindedir.)

  • 24:31

    Mü’min kadınlara da söyle: “Gözlerini (kasıtlı ve şehvet uyandırıcı, cilveli bakışlardan) kaçındırsınlar ve ırzlarını-namuslarını korusunlar; ziynetlerini (cezbedici şekilde süslerini) açığa vurmasınlar; ancak kendiliğinden görünen (toplum hayatında tabii olarak açılması gereken yerler) hariçtir. (Gereğince kapansınlar) Ve bunun için başörtülerini (genel dış giysileriyle birlikte) yakalarının üzerine salsınlar. Süslerini, kendi kocalarından, ya da babalarından; kocalarının babalarından, ya da kendi oğullarından; ya da kocalarının oğullarından (üvey çocuklarından), ya da kendi kardeşlerinden, ya da kardeşlerinin oğullarından; ya da kız kardeşlerinin oğullarından, ya da kendi (hizmetçi) kadınlarından, ya da sağ ellerinin altında bulunan (evlerindeki sürekli ve güvenilir erkek yardımcı)lardan, ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız ihtiyar) insanlardan; ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler. (Müslüman kadınlar ve kızlar) Gizledikleri süsleri bilinsin, (takındıkları ziynetleri fark edilsin veya vücut hatları dikkat çeksin) diye ayaklarını yere vurmasınlar. (Kırıtarak yürümesinler.) Hep birlikte Allah'a tevbe edin ey mü'minler, umulur ki felah bulup (huzura ve kurtuluşa erişirsiniz.)

  • 24:60

    Kadınlardan (artık) evliliği ummayıp da (doğumdan kesildiklerinden ve yaşları ilerlediğinden dolayı evinde) oturmakta olanların, süslerini (mahrem yerlerini) açığa vurmaksızın (dış) elbiselerini çıkarmalarında (ve o vaziyette gezip dolaşmalarında) kendileri için bir sakınca yoktur. (Buna rağmen) Yine de iffetli (edepli ve erdemli) davranmaları kendileri için daha hayırlıdır. Allah, İşitendir, Bilendir.

  • 33:32

    Ey Peygamber hanımları! Siz kadınlardan herhangi birileri gibi değilsiniz. (Bu nedenle rastgele ve laubali davranamazsınız.) Eğer takva sahibi olmak istiyorsanız, (nikâh düşen yabancı erkeklere karşı) yumuşak ve cilveli konuşmayın (ve kırıtmayın). Sonra kalbinde maraz (şehvet ve nifak hastalığı) bulunan kimseler tama’ ederek (sizinle ilgili nefsani umut ve kuruntulara kapılır. Şayet nikâh kıyılabilen insanlarla konuşmak mecburiyetinde kaldığınızda ise sadece) ma’ruf (bilinen ve saygı gösterilen, edepli ve ciddiyetli) sözler kullanın.

  • 33:33

    Hem vakarınızla (ağır başlı ve saygılı biçimde) evlerinize bağlı kalın (zaruri ihtiyaçlar, çalışma durumları, alışveriş ve öğretim konuları dışında, kendi hanenizde kalıp, yuvalarınızı eğitim ve üretim merkezlerine çevirmeye çalışın). Evvelki cahiliye (devri kadınları) gibi süslenip saçılarak, (teşhircilik yapmak; güzel ve çekici yerlerinizi ve cilvelerinizi gösterip erkekleri kendinize baktırmak için) kırıtarak sokağa çıkmayın; namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Elçisine itaatli (dikkatli ve erdemli) davranın. Ey Ehl-i Beyt (Resulüllah’ın ailesi)! Gerçekten Allah, sizden kiri (günah ve çirkinliği) giderip arındırmayı ve sizi tertemiz kılmayı arzulamaktadır.

  • 33:53

    Ey iman edenler! (Rastgele ve hürmetsizce) Peygamberin evlerine girmeyin; ancak, (davetli olarak) yemek için size izin verilmesi hariçtir. (Bir başka iş için girmişseniz, ille de) Yemek vaktini beklemeyin. (Ama yemeğe) Davet edildiğiniz zaman (ise edep ve hürmetle içeri) girin, yemeği yiyince (de hemen) dağılın ve (sohbet için eğleşip uzun) söze dalmayın. Gerçekten bu (durum), Peygambere eziyet vermekte, ama o da sizden (kalkınız demekten) utanmaktadır; oysa Allah, Hak(kı açıklamak)tan utanmaz. Onlardan (Peygamberin eşlerinden) bir şey isteyeceğiniz (veya soru yönelteceğiniz) zaman ise perde arkasından isteyin. Bu, sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir. Allah'ın Resulüne eziyet vermeniz ve ondan (ölümünden) sonra eşlerini nikâhlamanız size ebedi olarak (helâl) olmaz (onlar anneniz konumundadır). Çünkü böyle yapmanız, Allah katında çok büyük (bir günah)tır.

  • 33:55

    Onlar (Peygamberin hanımları) için; babaları, oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, (bunların) kadınları ve sağ ellerinin malik olduğu (evin güvenli ve sürekli hizmetkârları) hakkında (kendileriyle seviyeli ve samimi davranmak hususunda) bir sakınca yoktur. (Ey Müslüman kadınlar!) Allah'a (isyandan) sakının. Şüphesiz Allah, her şeye şahit olandır.

  • 33:59

    Ey Nebi, kendi hanımlarına, kızlarına ve mü’min kadınlara: (Sokağa çıktıklarında) Dış elbiselerinden (cilbablarından) üstlerine giymelerini söyle; (bu) onların, (hürriyet ve iffet sahibi olarak) tanınmaları ve (her türlü taciz ve) eziyete uğramamaları için en uygun olanıdır. Allah Gafûr ve Rahim’dir.

  • 24:30

    قُلْ لِلْمُؤْمِن۪ينَ يَغُضُّوا مِنْ اَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظُوا فُرُوجَهُمْۜ ذٰلِكَ اَزْكٰى لَهُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ خَب۪يرٌ بِمَا يَصْنَعُونَ

    Mü’min (erkek)lere söyle: “Gözlerini (haram olan kadınları ve ahlâksız yayınları seyretmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu onlar için daha temiz (ve hayırlı) olandır.” Gerçekten Allah onların (fasıkların ve münafıkların) yaptıkları (ama çaktırmamaya çalıştıkları; sanatlı -iyilik kılıflı- ve ustalıklı bir tavırla sakladıkları kötü maksatlı) bütün işleri (en ince ayrıntısına kadar bilen) Habîr’dir. (Her şey O'nun bilgisi dahilindedir.)

  • 24:31

    وَقُلْ لِلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ اَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْد۪ينَ ز۪ينَتَهُنَّ اِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلٰى جُيُوبِهِنَّۖ وَلَا يُبْد۪ينَ ز۪ينَتَهُنَّ اِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ اَوْ اٰبَٓائِهِنَّ اَوْ اٰبَٓاءِ بُعُولَتِهِنَّ اَوْ اَبْنَٓائِهِنَّ اَوْ اَبْنَٓاءِ بُعُولَتِهِنَّ اَوْ اِخْوَانِهِنَّ اَوْ بَن۪ٓي اِخْوَانِهِنَّ اَوْ بَن۪ٓي اَخَوَاتِهِنَّ اَوْ نِسَٓائِهِنَّ اَوْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُهُنَّ اَوِ التَّابِع۪ينَ غَيْرِ اُو۬لِي الْاِرْبَةِ مِنَ الرِّجَالِ اَوِ الطِّفْلِ الَّذ۪ينَ لَمْ يَظْهَرُوا عَلٰى عَوْرَاتِ النِّسَٓاءِۖ وَلَا يَضْرِبْنَ بِاَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْف۪ينَ مِنْ ز۪ينَتِهِنَّۜ وَتُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِ جَم۪يعًا اَيُّهَ الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

    Mü’min kadınlara da söyle: “Gözlerini (kasıtlı ve şehvet uyandırıcı, cilveli bakışlardan) kaçındırsınlar ve ırzlarını-namuslarını korusunlar; ziynetlerini (cezbedici şekilde süslerini) açığa vurmasınlar; ancak kendiliğinden görünen (toplum hayatında tabii olarak açılması gereken yerler) hariçtir. (Gereğince kapansınlar) Ve bunun için başörtülerini (genel dış giysileriyle birlikte) yakalarının üzerine salsınlar. Süslerini, kendi kocalarından, ya da babalarından; kocalarının babalarından, ya da kendi oğullarından; ya da kocalarının oğullarından (üvey çocuklarından), ya da kendi kardeşlerinden, ya da kardeşlerinin oğullarından; ya da kız kardeşlerinin oğullarından, ya da kendi (hizmetçi) kadınlarından, ya da sağ ellerinin altında bulunan (evlerindeki sürekli ve güvenilir erkek yardımcı)lardan, ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız ihtiyar) insanlardan; ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler. (Müslüman kadınlar ve kızlar) Gizledikleri süsleri bilinsin, (takındıkları ziynetleri fark edilsin veya vücut hatları dikkat çeksin) diye ayaklarını yere vurmasınlar. (Kırıtarak yürümesinler.) Hep birlikte Allah'a tevbe edin ey mü'minler, umulur ki felah bulup (huzura ve kurtuluşa erişirsiniz.)

  • 24:60

    وَالْقَوَاعِدُ مِنَ النِّسَٓاءِ الّٰت۪ي لَا يَرْجُونَ نِكَاحًا فَلَيْسَ عَلَيْهِنَّ جُنَاحٌ اَنْ يَضَعْنَ ثِيَابَهُنَّ غَيْرَ مُتَبَرِّجَاتٍ بِز۪ينَةٍۜ وَاَنْ يَسْتَعْفِفْنَ خَيْرٌ لَهُنَّۜ وَاللّٰهُ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ

    Kadınlardan (artık) evliliği ummayıp da (doğumdan kesildiklerinden ve yaşları ilerlediğinden dolayı evinde) oturmakta olanların, süslerini (mahrem yerlerini) açığa vurmaksızın (dış) elbiselerini çıkarmalarında (ve o vaziyette gezip dolaşmalarında) kendileri için bir sakınca yoktur. (Buna rağmen) Yine de iffetli (edepli ve erdemli) davranmaları kendileri için daha hayırlıdır. Allah, İşitendir, Bilendir.

  • 33:32

    يَا نِسَٓاءَ النَّبِيِّ لَسْتُنَّ كَاَحَدٍ مِنَ النِّسَٓاءِ اِنِ اتَّقَيْتُنَّ فَلَا تَخْضَعْنَ بِالْقَوْلِ فَيَطْمَعَ الَّذ۪ي ف۪ي قَلْبِه۪ مَرَضٌ وَقُلْنَ قَوْلًا مَعْرُوفًاۚ

    Ey Peygamber hanımları! Siz kadınlardan herhangi birileri gibi değilsiniz. (Bu nedenle rastgele ve laubali davranamazsınız.) Eğer takva sahibi olmak istiyorsanız, (nikâh düşen yabancı erkeklere karşı) yumuşak ve cilveli konuşmayın (ve kırıtmayın). Sonra kalbinde maraz (şehvet ve nifak hastalığı) bulunan kimseler tama’ ederek (sizinle ilgili nefsani umut ve kuruntulara kapılır. Şayet nikâh kıyılabilen insanlarla konuşmak mecburiyetinde kaldığınızda ise sadece) ma’ruf (bilinen ve saygı gösterilen, edepli ve ciddiyetli) sözler kullanın.

  • 33:33

    وَقَرْنَ ف۪ي بُيُوتِكُنَّ وَلَا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ الْجَاهِلِيَّةِ الْاُو۫لٰى وَاَقِمْنَ الصَّلٰوةَ وَاٰت۪ينَ الزَّكٰوةَ وَاَطِعْنَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُۜ اِنَّمَا يُر۪يدُ اللّٰهُ لِيُذْهِبَ عَنْكُمُ الرِّجْسَ اَهْلَ الْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْه۪يرًاۚ

    Hem vakarınızla (ağır başlı ve saygılı biçimde) evlerinize bağlı kalın (zaruri ihtiyaçlar, çalışma durumları, alışveriş ve öğretim konuları dışında, kendi hanenizde kalıp, yuvalarınızı eğitim ve üretim merkezlerine çevirmeye çalışın). Evvelki cahiliye (devri kadınları) gibi süslenip saçılarak, (teşhircilik yapmak; güzel ve çekici yerlerinizi ve cilvelerinizi gösterip erkekleri kendinize baktırmak için) kırıtarak sokağa çıkmayın; namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Elçisine itaatli (dikkatli ve erdemli) davranın. Ey Ehl-i Beyt (Resulüllah’ın ailesi)! Gerçekten Allah, sizden kiri (günah ve çirkinliği) giderip arındırmayı ve sizi tertemiz kılmayı arzulamaktadır.

  • 33:53

    يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَدْخُلُوا بُيُوتَ النَّبِيِّ اِلَّٓا اَنْ يُؤْذَنَ لَكُمْ اِلٰى طَعَامٍ غَيْرَ نَاظِر۪ينَ اِنٰيهُۙ وَلٰكِنْ اِذَا دُع۪يتُمْ فَادْخُلُوا فَاِذَا طَعِمْتُمْ فَانْتَشِرُوا وَلَا مُسْتَأْنِس۪ينَ لِحَد۪يثٍۜ اِنَّ ذٰلِكُمْ كَانَ يُؤْذِي النَّبِيَّ فَيَسْتَحْي۪ مِنْكُمْۘ وَاللّٰهُ لَا يَسْتَحْي۪ مِنَ الْحَقِّۜ وَاِذَا سَاَلْتُمُوهُنَّ مَتَاعًا فَسْـَٔلُوهُنَّ مِنْ وَرَٓاءِ حِجَابٍۜ ذٰلِكُمْ اَطْهَرُ لِقُلُوبِكُمْ وَقُلُوبِهِنَّۜ وَمَا كَانَ لَكُمْ اَنْ تُؤْذُوا رَسُولَ اللّٰهِ وَلَٓا اَنْ تَنْكِحُٓوا اَزْوَاجَهُ مِنْ بَعْدِه۪ٓ اَبَدًاۜ اِنَّ ذٰلِكُمْ كَانَ عِنْدَ اللّٰهِ عَظ۪يمًا

    Ey iman edenler! (Rastgele ve hürmetsizce) Peygamberin evlerine girmeyin; ancak, (davetli olarak) yemek için size izin verilmesi hariçtir. (Bir başka iş için girmişseniz, ille de) Yemek vaktini beklemeyin. (Ama yemeğe) Davet edildiğiniz zaman (ise edep ve hürmetle içeri) girin, yemeği yiyince (de hemen) dağılın ve (sohbet için eğleşip uzun) söze dalmayın. Gerçekten bu (durum), Peygambere eziyet vermekte, ama o da sizden (kalkınız demekten) utanmaktadır; oysa Allah, Hak(kı açıklamak)tan utanmaz. Onlardan (Peygamberin eşlerinden) bir şey isteyeceğiniz (veya soru yönelteceğiniz) zaman ise perde arkasından isteyin. Bu, sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir. Allah'ın Resulüne eziyet vermeniz ve ondan (ölümünden) sonra eşlerini nikâhlamanız size ebedi olarak (helâl) olmaz (onlar anneniz konumundadır). Çünkü böyle yapmanız, Allah katında çok büyük (bir günah)tır.

  • 33:55

    لَا جُنَاحَ عَلَيْهِنَّ ف۪ٓي اٰبَٓائِهِنَّ وَلَٓا اَبْنَٓائِهِنَّ وَلَٓا اِخْوَانِهِنَّ وَلَٓا اَبْنَٓاءِ اِخْوَانِهِنَّ وَلَٓا اَبْنَٓاءِ اَخَوَاتِهِنَّ وَلَا نِسَٓائِهِنَّ وَلَا مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُهُنَّۚ وَاتَّق۪ينَ اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ شَه۪يدًا

    Onlar (Peygamberin hanımları) için; babaları, oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, (bunların) kadınları ve sağ ellerinin malik olduğu (evin güvenli ve sürekli hizmetkârları) hakkında (kendileriyle seviyeli ve samimi davranmak hususunda) bir sakınca yoktur. (Ey Müslüman kadınlar!) Allah'a (isyandan) sakının. Şüphesiz Allah, her şeye şahit olandır.

  • 33:59

    يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لِاَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَٓاءِ الْمُؤْمِن۪ينَ يُدْن۪ينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلَاب۪يبِهِنَّۜ ذٰلِكَ اَدْنٰٓى اَنْ يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَۜ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُورًا رَح۪يمًا

    Ey Nebi, kendi hanımlarına, kızlarına ve mü’min kadınlara: (Sokağa çıktıklarında) Dış elbiselerinden (cilbablarından) üstlerine giymelerini söyle; (bu) onların, (hürriyet ve iffet sahibi olarak) tanınmaları ve (her türlü taciz ve) eziyete uğramamaları için en uygun olanıdır. Allah Gafûr ve Rahim’dir.

  • 24:30

    قُلْ لِلْمُؤْمِن۪ينَ يَغُضُّوا مِنْ اَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظُوا فُرُوجَهُمْۜ ذٰلِكَ اَزْكٰى لَهُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ خَب۪يرٌ بِمَا يَصْنَعُونَ

  • 24:31

    وَقُلْ لِلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ اَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْد۪ينَ ز۪ينَتَهُنَّ اِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلٰى جُيُوبِهِنَّۖ وَلَا يُبْد۪ينَ ز۪ينَتَهُنَّ اِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ اَوْ اٰبَٓائِهِنَّ اَوْ اٰبَٓاءِ بُعُولَتِهِنَّ اَوْ اَبْنَٓائِهِنَّ اَوْ اَبْنَٓاءِ بُعُولَتِهِنَّ اَوْ اِخْوَانِهِنَّ اَوْ بَن۪ٓي اِخْوَانِهِنَّ اَوْ بَن۪ٓي اَخَوَاتِهِنَّ اَوْ نِسَٓائِهِنَّ اَوْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُهُنَّ اَوِ التَّابِع۪ينَ غَيْرِ اُو۬لِي الْاِرْبَةِ مِنَ الرِّجَالِ اَوِ الطِّفْلِ الَّذ۪ينَ لَمْ يَظْهَرُوا عَلٰى عَوْرَاتِ النِّسَٓاءِۖ وَلَا يَضْرِبْنَ بِاَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْف۪ينَ مِنْ ز۪ينَتِهِنَّۜ وَتُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِ جَم۪يعًا اَيُّهَ الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

  • 24:60

    وَالْقَوَاعِدُ مِنَ النِّسَٓاءِ الّٰت۪ي لَا يَرْجُونَ نِكَاحًا فَلَيْسَ عَلَيْهِنَّ جُنَاحٌ اَنْ يَضَعْنَ ثِيَابَهُنَّ غَيْرَ مُتَبَرِّجَاتٍ بِز۪ينَةٍۜ وَاَنْ يَسْتَعْفِفْنَ خَيْرٌ لَهُنَّۜ وَاللّٰهُ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ

  • 33:32

    يَا نِسَٓاءَ النَّبِيِّ لَسْتُنَّ كَاَحَدٍ مِنَ النِّسَٓاءِ اِنِ اتَّقَيْتُنَّ فَلَا تَخْضَعْنَ بِالْقَوْلِ فَيَطْمَعَ الَّذ۪ي ف۪ي قَلْبِه۪ مَرَضٌ وَقُلْنَ قَوْلًا مَعْرُوفًاۚ

  • 33:33

    وَقَرْنَ ف۪ي بُيُوتِكُنَّ وَلَا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ الْجَاهِلِيَّةِ الْاُو۫لٰى وَاَقِمْنَ الصَّلٰوةَ وَاٰت۪ينَ الزَّكٰوةَ وَاَطِعْنَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُۜ اِنَّمَا يُر۪يدُ اللّٰهُ لِيُذْهِبَ عَنْكُمُ الرِّجْسَ اَهْلَ الْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْه۪يرًاۚ

  • 33:53

    يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَدْخُلُوا بُيُوتَ النَّبِيِّ اِلَّٓا اَنْ يُؤْذَنَ لَكُمْ اِلٰى طَعَامٍ غَيْرَ نَاظِر۪ينَ اِنٰيهُۙ وَلٰكِنْ اِذَا دُع۪يتُمْ فَادْخُلُوا فَاِذَا طَعِمْتُمْ فَانْتَشِرُوا وَلَا مُسْتَأْنِس۪ينَ لِحَد۪يثٍۜ اِنَّ ذٰلِكُمْ كَانَ يُؤْذِي النَّبِيَّ فَيَسْتَحْي۪ مِنْكُمْۘ وَاللّٰهُ لَا يَسْتَحْي۪ مِنَ الْحَقِّۜ وَاِذَا سَاَلْتُمُوهُنَّ مَتَاعًا فَسْـَٔلُوهُنَّ مِنْ وَرَٓاءِ حِجَابٍۜ ذٰلِكُمْ اَطْهَرُ لِقُلُوبِكُمْ وَقُلُوبِهِنَّۜ وَمَا كَانَ لَكُمْ اَنْ تُؤْذُوا رَسُولَ اللّٰهِ وَلَٓا اَنْ تَنْكِحُٓوا اَزْوَاجَهُ مِنْ بَعْدِه۪ٓ اَبَدًاۜ اِنَّ ذٰلِكُمْ كَانَ عِنْدَ اللّٰهِ عَظ۪يمًا

  • 33:55

    لَا جُنَاحَ عَلَيْهِنَّ ف۪ٓي اٰبَٓائِهِنَّ وَلَٓا اَبْنَٓائِهِنَّ وَلَٓا اِخْوَانِهِنَّ وَلَٓا اَبْنَٓاءِ اِخْوَانِهِنَّ وَلَٓا اَبْنَٓاءِ اَخَوَاتِهِنَّ وَلَا نِسَٓائِهِنَّ وَلَا مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُهُنَّۚ وَاتَّق۪ينَ اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ شَه۪يدًا

  • 33:59

    يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لِاَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَٓاءِ الْمُؤْمِن۪ينَ يُدْن۪ينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلَاب۪يبِهِنَّۜ ذٰلِكَ اَدْنٰٓى اَنْ يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَۜ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُورًا رَح۪يمًا