Ödünç vermek

  • 2:24

    (Ama bunu asla yapamadınız) Yapamazsınız, ve (elbette) yapamayacaksınız; (öyle ise ey mü’minler) kâfirler için hazırlanmış bulunan ve yakıtı insanlar ile taşlar olan ateşten sakının (ve ahirete hazırlık yapın)!

  • 2:282

    Ey iman edenler! Belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yazınız. (Senet yapınız. Şahitli noter sistemini uygulayınız.) Aranızdan (resmi görevli ve yetkili) bir kâtip (borçlanma senetlerini) doğru ve tam olarak yazsın. (Borçlar, noterlik gibi resmi ve geçerli bir kayıt altına alınsın.) Kâtip, Allah'ın kendisine öğrettiği (ve devletin belirlediği) gibi (gerçeği) yazmaktan kaçınmasın, (olduğu gibi) yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da (bu şahitli ve resmi senedi) yazdırsın ve Rabbi olan Allah'tan sakınsın, ondan hiçbir şeyi eksiltmeye kalkmasın. Eğer üzerinde hak olan (borçlu), aklı ermez (safdil) biri ya da za'af (bedeni ve psikolojik bir sorun) sahibi ise, veya kendisi yazmaya güç yetiremeyecekse, onun velisi (borç senedini) dosdoğru şekilde yazdırsın. (Bu borçlanma senedine) Erkeklerinizden de iki şahit tutun; eğer iki erkek yoksa, şahitliklerine rıza göstereceğiniz bir erkek ve biri unutup şaşırdığında öbürü ona hatırlatacak iki kadın (da olur. Çünkü kadınlar genellikle duygusaldır ve kendi işlerine yoğunlaşırlar). Şahitler çağırıldıkları zaman (hâkim karşısında gerçeği aynen konuşmaktan) kaçınmasınlar. (Bu nedenle) Onu (her türlü borcu ve özellikle SELEM; yani para peşin, mal veresiye senetlerini) az olsun, çok olsun, (borçlandığınız şeyleri) süresiyle (cinsi ve miktarı ile) birlikte yazmaya üşenmeyin (ki, sonra hiç kimse borcunu inkâr ve istismara kalkmasın ve insanlar mağdur olmasın). Bu, Allah katında en adil, şahitlik için en sağlam, şüpheye düşmemeniz için de en uygun olandır. Ancak aranızda (hemen) devredip durduğunuz ve peşin olarak yaptığınız ticaret başka, bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. (Artık) Alış-veriş ettiğinizde (para veya kıymetli eşya karşılığında arsa, araba, ev ve dükkân devrettiğinizde) de şahit tutun (ve resmiyete sokun). Yazana da, şahide de zarar verilmesin. (Noterlik ve yol masraflarını karşılayın.) Eğer aksini yaparsanız, o, kendiniz için fısk (zulüm ve günah)tır. Allah'tan sakının. Allah (böylece senetleşmeyi ve borçlarınızı garanti etmeyi) size öğretiyor. Allah her şeyi (hakkıyla) Bilendir (ve ona uygun hükümler koyandır).

  • 5:12

    Andolsun, Allah İsrailoğullarından kesin söz (misak) almış (ve onları denemişti). Onlardan on iki güvenilir-gözetleyici (başkan seçip) göndermiştik. Ve Allah onlara şöyle demişti: "Gerçekten Ben sizinle birlikteyim. Eğer namazı kılar, zekâtı verir, elçilerime inanır, onları savunup-desteklerseniz ve Allah'a güzel bir borç verirseniz (ahiret yatırımı olarak hayır hasenata yönelirseniz), şüphesiz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi altından ırmaklar (ve havuzlu şelaleler) akan cennetlere sokarım. Artık bundan sonra sizden kim inkâr ederse, o kesinlikle dümdüz bir yoldan sapmıştır."

  • 57:11

    Kim (hayır yolunda harcayarak) Allah'a güzel bir borç verecek olursa, artık Allah, bunu onun için kat kat arttırıp (karşılığını ödeyecektir). Onun için 'kerim (üstün ve onurlu) bir ecir’ de verilecektir. [Not: Bu ayet başka ihtiyaç sahiplerine faizsiz kredi olarak verilsin, kendisi de yatırdığı miktar ve zaman kadar kredi kullanma hakkı elde etsin diye, fazla parasını Karz-ı Hasen cinsinden Adil Düzen’deki Devlet Bankasına yatırmaya teşviktir.]

  • 57:18

    Gerçek şu ki; sadaka veren (sadık) erkeklerle, sadaka veren (sadıka) kadınlar ve (böylece ahiret yatırımı olarak) Allah’a güzelce borç vermiş olanlar (ve fazla birikimini, ihtiyacı olanlar faizsiz kredi olarak kullansın, kendisi de parası ve zamanı kadar kredi hakkı kazansın diye Adil Düzen’deki Devlet Bankasına yatıranlar) onlar için şerefli bir karşılık vardır, mükâfatları kat kat arttırılır. (Yani herkes ecrine erişecek, ektiğini biçecektir.)

  • 64:13

    Allah; ki O'ndan başka ilah yoktur. Öyleyse mü’minler (yalnızca) Allah'a tevekkül etmelidir.

  • 2:24

    فَاِنْ لَمْ تَفْعَلُوا وَلَنْ تَفْعَلُوا فَاتَّقُوا النَّارَ الَّت۪ي وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُۚ اُعِدَّتْ لِلْكَافِر۪ينَ

    (Ama bunu asla yapamadınız) Yapamazsınız, ve (elbette) yapamayacaksınız; (öyle ise ey mü’minler) kâfirler için hazırlanmış bulunan ve yakıtı insanlar ile taşlar olan ateşten sakının (ve ahirete hazırlık yapın)!

  • 2:282

    يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِذَا تَدَايَنْتُمْ بِدَيْنٍ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى فَاكْتُبُوهُۜ وَلْيَكْتُبْ بَيْنَكُمْ كَاتِبٌ بِالْعَدْلِۖ وَلَا يَأْبَ كَاتِبٌ اَنْ يَكْتُبَ كَمَا عَلَّمَهُ اللّٰهُ فَلْيَكْتُبْۚ وَلْيُمْلِلِ الَّذ۪ي عَلَيْهِ الْحَقُّ وَلْيَتَّقِ اللّٰهَ رَبَّهُ وَلَا يَبْخَسْ مِنْهُ شَيْـًٔاۜ فَاِنْ كَانَ الَّذ۪ي عَلَيْهِ الْحَقُّ سَف۪يهًا اَوْ ضَع۪يفًا اَوْ لَا يَسْتَط۪يعُ اَنْ يُمِلَّ هُوَ فَلْيُمْلِلْ وَلِيُّهُ بِالْعَدْلِۜ وَاسْتَشْهِدُوا شَه۪يدَيْنِ مِنْ رِجَالِكُمْۚ فَاِنْ لَمْ يَكُونَا رَجُلَيْنِ فَرَجُلٌ وَامْرَاَتَانِ مِمَّنْ تَرْضَوْنَ مِنَ الشُّهَدَٓاءِ اَنْ تَضِلَّ اِحْدٰيهُمَا فَتُذَكِّرَ اِحْدٰيهُمَا الْاُخْرٰىۜ وَلَا يَأْبَ الشُّهَدَٓاءُ اِذَا مَا دُعُواۜ وَلَا تَسْـَٔمُٓوا اَنْ تَكْتُبُوهُ صَغ۪يرًا اَوْ كَب۪يرًا اِلٰٓى اَجَلِه۪ۜ ذٰلِكُمْ اَقْسَطُ عِنْدَ اللّٰهِ وَاَقْوَمُ لِلشَّهَادَةِ وَاَدْنٰٓى اَلَّا تَرْتَابُٓوا اِلَّٓا اَنْ تَكُونَ تِجَارَةً حَاضِرَةً تُد۪يرُونَهَا بَيْنَكُمْ فَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ اَلَّا تَكْتُبُوهَاۜ وَاَشْهِدُٓوا اِذَا تَبَايَعْتُمْۖ وَلَا يُضَٓارَّ كَاتِبٌ وَلَا شَه۪يدٌۜ وَاِنْ تَفْعَلُوا فَاِنَّهُ فُسُوقٌ بِكُمْۜ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ وَيُعَلِّمُكُمُ اللّٰهُۜ وَاللّٰهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمٌ

    Ey iman edenler! Belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yazınız. (Senet yapınız. Şahitli noter sistemini uygulayınız.) Aranızdan (resmi görevli ve yetkili) bir kâtip (borçlanma senetlerini) doğru ve tam olarak yazsın. (Borçlar, noterlik gibi resmi ve geçerli bir kayıt altına alınsın.) Kâtip, Allah'ın kendisine öğrettiği (ve devletin belirlediği) gibi (gerçeği) yazmaktan kaçınmasın, (olduğu gibi) yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da (bu şahitli ve resmi senedi) yazdırsın ve Rabbi olan Allah'tan sakınsın, ondan hiçbir şeyi eksiltmeye kalkmasın. Eğer üzerinde hak olan (borçlu), aklı ermez (safdil) biri ya da za'af (bedeni ve psikolojik bir sorun) sahibi ise, veya kendisi yazmaya güç yetiremeyecekse, onun velisi (borç senedini) dosdoğru şekilde yazdırsın. (Bu borçlanma senedine) Erkeklerinizden de iki şahit tutun; eğer iki erkek yoksa, şahitliklerine rıza göstereceğiniz bir erkek ve biri unutup şaşırdığında öbürü ona hatırlatacak iki kadın (da olur. Çünkü kadınlar genellikle duygusaldır ve kendi işlerine yoğunlaşırlar). Şahitler çağırıldıkları zaman (hâkim karşısında gerçeği aynen konuşmaktan) kaçınmasınlar. (Bu nedenle) Onu (her türlü borcu ve özellikle SELEM; yani para peşin, mal veresiye senetlerini) az olsun, çok olsun, (borçlandığınız şeyleri) süresiyle (cinsi ve miktarı ile) birlikte yazmaya üşenmeyin (ki, sonra hiç kimse borcunu inkâr ve istismara kalkmasın ve insanlar mağdur olmasın). Bu, Allah katında en adil, şahitlik için en sağlam, şüpheye düşmemeniz için de en uygun olandır. Ancak aranızda (hemen) devredip durduğunuz ve peşin olarak yaptığınız ticaret başka, bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. (Artık) Alış-veriş ettiğinizde (para veya kıymetli eşya karşılığında arsa, araba, ev ve dükkân devrettiğinizde) de şahit tutun (ve resmiyete sokun). Yazana da, şahide de zarar verilmesin. (Noterlik ve yol masraflarını karşılayın.) Eğer aksini yaparsanız, o, kendiniz için fısk (zulüm ve günah)tır. Allah'tan sakının. Allah (böylece senetleşmeyi ve borçlarınızı garanti etmeyi) size öğretiyor. Allah her şeyi (hakkıyla) Bilendir (ve ona uygun hükümler koyandır).

  • 5:12

    وَلَقَدْ اَخَذَ اللّٰهُ م۪يثَاقَ بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَۚ وَبَعَثْنَا مِنْهُمُ اثْنَيْ عَشَرَ نَق۪يبًاۜ وَقَالَ اللّٰهُ اِنّ۪ي مَعَكُمْۜ لَئِنْ اَقَمْتُمُ الصَّلٰوةَ وَاٰتَيْتُمُ الزَّكٰوةَ وَاٰمَنْتُمْ بِرُسُل۪ي وَعَزَّرْتُمُوهُمْ وَاَقْرَضْتُمُ اللّٰهَ قَرْضًا حَسَنًا لَاُكَفِّرَنَّ عَنْكُمْ سَيِّـَٔاتِكُمْ وَلَاُدْخِلَنَّكُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۚ فَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذٰلِكَ مِنْكُمْ فَقَدْ ضَلَّ سَوَٓاءَ السَّب۪يلِ

    Andolsun, Allah İsrailoğullarından kesin söz (misak) almış (ve onları denemişti). Onlardan on iki güvenilir-gözetleyici (başkan seçip) göndermiştik. Ve Allah onlara şöyle demişti: "Gerçekten Ben sizinle birlikteyim. Eğer namazı kılar, zekâtı verir, elçilerime inanır, onları savunup-desteklerseniz ve Allah'a güzel bir borç verirseniz (ahiret yatırımı olarak hayır hasenata yönelirseniz), şüphesiz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi altından ırmaklar (ve havuzlu şelaleler) akan cennetlere sokarım. Artık bundan sonra sizden kim inkâr ederse, o kesinlikle dümdüz bir yoldan sapmıştır."

  • 57:11

    مَنْ ذَا الَّذ۪ي يُقْرِضُ اللّٰهَ قَرْضًا حَسَنًا فَيُضَاعِفَهُ لَهُ وَلَهُٓ اَجْرٌ كَر۪يمٌۚ

    Kim (hayır yolunda harcayarak) Allah'a güzel bir borç verecek olursa, artık Allah, bunu onun için kat kat arttırıp (karşılığını ödeyecektir). Onun için 'kerim (üstün ve onurlu) bir ecir’ de verilecektir. [Not: Bu ayet başka ihtiyaç sahiplerine faizsiz kredi olarak verilsin, kendisi de yatırdığı miktar ve zaman kadar kredi kullanma hakkı elde etsin diye, fazla parasını Karz-ı Hasen cinsinden Adil Düzen’deki Devlet Bankasına yatırmaya teşviktir.]

  • 57:18

    اِنَّ الْمُصَّدِّق۪ينَ وَالْمُصَّدِّقَاتِ وَاَقْرَضُوا اللّٰهَ قَرْضًا حَسَنًا يُضَاعَفُ لَهُمْ وَلَهُمْ اَجْرٌ كَر۪يمٌ

    Gerçek şu ki; sadaka veren (sadık) erkeklerle, sadaka veren (sadıka) kadınlar ve (böylece ahiret yatırımı olarak) Allah’a güzelce borç vermiş olanlar (ve fazla birikimini, ihtiyacı olanlar faizsiz kredi olarak kullansın, kendisi de parası ve zamanı kadar kredi hakkı kazansın diye Adil Düzen’deki Devlet Bankasına yatıranlar) onlar için şerefli bir karşılık vardır, mükâfatları kat kat arttırılır. (Yani herkes ecrine erişecek, ektiğini biçecektir.)

  • 64:13

    اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ وَعَلَى اللّٰهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ

    Allah; ki O'ndan başka ilah yoktur. Öyleyse mü’minler (yalnızca) Allah'a tevekkül etmelidir.

  • 2:24

    فَاِنْ لَمْ تَفْعَلُوا وَلَنْ تَفْعَلُوا فَاتَّقُوا النَّارَ الَّت۪ي وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُۚ اُعِدَّتْ لِلْكَافِر۪ينَ

  • 2:282

    يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِذَا تَدَايَنْتُمْ بِدَيْنٍ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى فَاكْتُبُوهُۜ وَلْيَكْتُبْ بَيْنَكُمْ كَاتِبٌ بِالْعَدْلِۖ وَلَا يَأْبَ كَاتِبٌ اَنْ يَكْتُبَ كَمَا عَلَّمَهُ اللّٰهُ فَلْيَكْتُبْۚ وَلْيُمْلِلِ الَّذ۪ي عَلَيْهِ الْحَقُّ وَلْيَتَّقِ اللّٰهَ رَبَّهُ وَلَا يَبْخَسْ مِنْهُ شَيْـًٔاۜ فَاِنْ كَانَ الَّذ۪ي عَلَيْهِ الْحَقُّ سَف۪يهًا اَوْ ضَع۪يفًا اَوْ لَا يَسْتَط۪يعُ اَنْ يُمِلَّ هُوَ فَلْيُمْلِلْ وَلِيُّهُ بِالْعَدْلِۜ وَاسْتَشْهِدُوا شَه۪يدَيْنِ مِنْ رِجَالِكُمْۚ فَاِنْ لَمْ يَكُونَا رَجُلَيْنِ فَرَجُلٌ وَامْرَاَتَانِ مِمَّنْ تَرْضَوْنَ مِنَ الشُّهَدَٓاءِ اَنْ تَضِلَّ اِحْدٰيهُمَا فَتُذَكِّرَ اِحْدٰيهُمَا الْاُخْرٰىۜ وَلَا يَأْبَ الشُّهَدَٓاءُ اِذَا مَا دُعُواۜ وَلَا تَسْـَٔمُٓوا اَنْ تَكْتُبُوهُ صَغ۪يرًا اَوْ كَب۪يرًا اِلٰٓى اَجَلِه۪ۜ ذٰلِكُمْ اَقْسَطُ عِنْدَ اللّٰهِ وَاَقْوَمُ لِلشَّهَادَةِ وَاَدْنٰٓى اَلَّا تَرْتَابُٓوا اِلَّٓا اَنْ تَكُونَ تِجَارَةً حَاضِرَةً تُد۪يرُونَهَا بَيْنَكُمْ فَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ اَلَّا تَكْتُبُوهَاۜ وَاَشْهِدُٓوا اِذَا تَبَايَعْتُمْۖ وَلَا يُضَٓارَّ كَاتِبٌ وَلَا شَه۪يدٌۜ وَاِنْ تَفْعَلُوا فَاِنَّهُ فُسُوقٌ بِكُمْۜ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ وَيُعَلِّمُكُمُ اللّٰهُۜ وَاللّٰهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمٌ

  • 5:12

    وَلَقَدْ اَخَذَ اللّٰهُ م۪يثَاقَ بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَۚ وَبَعَثْنَا مِنْهُمُ اثْنَيْ عَشَرَ نَق۪يبًاۜ وَقَالَ اللّٰهُ اِنّ۪ي مَعَكُمْۜ لَئِنْ اَقَمْتُمُ الصَّلٰوةَ وَاٰتَيْتُمُ الزَّكٰوةَ وَاٰمَنْتُمْ بِرُسُل۪ي وَعَزَّرْتُمُوهُمْ وَاَقْرَضْتُمُ اللّٰهَ قَرْضًا حَسَنًا لَاُكَفِّرَنَّ عَنْكُمْ سَيِّـَٔاتِكُمْ وَلَاُدْخِلَنَّكُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۚ فَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذٰلِكَ مِنْكُمْ فَقَدْ ضَلَّ سَوَٓاءَ السَّب۪يلِ

  • 57:11

    مَنْ ذَا الَّذ۪ي يُقْرِضُ اللّٰهَ قَرْضًا حَسَنًا فَيُضَاعِفَهُ لَهُ وَلَهُٓ اَجْرٌ كَر۪يمٌۚ

  • 57:18

    اِنَّ الْمُصَّدِّق۪ينَ وَالْمُصَّدِّقَاتِ وَاَقْرَضُوا اللّٰهَ قَرْضًا حَسَنًا يُضَاعَفُ لَهُمْ وَلَهُمْ اَجْرٌ كَر۪يمٌ

  • 64:13

    اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ وَعَلَى اللّٰهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ