Korkaklık

  • 3:156

    Ey iman edenler! Yeryüzünde (hicret ve sefer için) gezip dolaştıkları veya (gazada olup Hakk yolunda) çarpıştıkları süreçte (mü’min olarak ölen) kardeşleri için: "Eğer yanımızda kalsalardı, ölmezlerdi ve öldürülmezlerdi" diyerek (şehitleri kınayan) kâfir kimseler gibi olmayın!.. Allah, bunu (Hakk yolda fedakârlığı, ahmaklık sanma şuursuzluğunu) onların (münafıkların) kalplerinde onulmaz bir hasret (ve huzursuzluk duygusu) olarak kılmıştır. (Zira aslında) Dirilten ve öldüren Allah'tır. Allah, yaptıklarınızı Görendir. (Her şeyi kayıt altına alandır.)

  • 3:158

    Andolsun, (yatağınızda) ölseniz de, (Hakk yolunda) öldürülseniz de; şüphesiz (her halde mutlaka) Allah'a (varıp) toplanacaksınız (bu kesindir).

  • 4:72

    Şüphesiz içinizden (aynı din ve dava mensubu görünen kimselerden, cihad ve fedakârlık konusunda) ağır davrananlar (bu hizmetleri angarya sayan münafıklar) vardır. (Bu imani ve insani gayretlerinizden dolayı) Şayet size bir musibet (sorun ve sıkıntı) dokunacak olsa (hemen): “Kesinlikle Allah’ın bana bir nimetidir ki, onlarla birlikte (cihad amaçlı hizmetlerine katılıp) şahit olmadım (hazır bulunmadım; yoksa aynı sıkıntıya ben de uğrayacaktım)” diyerek (sevinirler).

  • 4:73

    (Ama) Eğer size Allah’tan bir fazıl (zafer ve ferahlık) isabet ederse, o zaman da sanki kendisiyle aranızda hiçbir samimi yakınlık (tanışıklık ve sevgi bağı) yokmuş gibi, kuşkusuz şöyle deyip (sızlanır): “Ah keşke onlarla birlikte olsaydım. (Bazı fedakârlıklara katlansaydım ve ucuz kahramanlıklar yapsaydım.) Ben de, (şimdi onlar gibi) büyük kurtuluş ve mutluluğa ulaşsaydım” (şeklinde ve maalesef ahiret endişesiyle değil, hâlâ dünyalık düşüncesiyle pişmanlık gösterirler).

  • 8:15

    Ey iman edenler! Toplu olarak kâfirlerle karşılaştığınız (ve onların hücumuna uğradığınız) zaman, hemen (korkup gevşeyerek kaçmak üzere) onlara arkanızı dönmeyin (direnin ve mücadeleyi bırakmayın)!

  • 8:16

    Kim onlara böyle bir günde -yine tekrar savaşmak için (taktik gereği) bir yana çekilen, ya da bir başka bölüğe katılmak için yer değiştiren dışında- (her kim) arkasını çevirir (de cihaddan ve Hakk davadan vazgeçerse), gerçekten o, Allah'tan bir gazaba uğramıştır ve onun barınma yeri de cehennem olacaktır. O ne kötü bir yataktır.

  • 9:44

    Allah'a ve ahiret gününe iman edenler, mallarıyla ve canlarıyla cihad etmekten (Allah yolunda çaba harcamaktan kaçınmak ve kaytarmak için) Senden (uydurma özürlerle) izin istemezler. Allah takva sahiplerini Bilendir.

  • 9:49

    (Bu uyarılarımıza rağmen, kalbi hastalıklı takımdan) Onlardan öylesi var ki: “(Ben ticaret ve memuriyet ehliyim. Çoluk çocuk sahibiyim. Beni deşifre etmeyin.) Bana (şimdilik) müsaade edip (izin verin). Beni fitneye düşürmeyin. (Siyasi kavga ve kargaşanın içine çekmeyin)” derler. Oysa dikkatli olup bilesiniz ki (aslında) onlar, (iman zayıflıkları ve Allah’a itimatsızlıkları yüzünden, hizmet ve mesuliyetten kaçıp kaytarmaları sebebiyle) zaten fitneye kapılmış (ve şeytanın tuzağına takılmış)lardır. Hiç şüphesiz (ahirette de) cehennem, bu tür inkârcıları (ve münafıkları) mutlaka kuşatacaktır.

  • 9:56

    (O münafıklar, hâlâ) Gerçekten sizden olduklarına (zahiren düşmanlarla işbirliğine girişseler de, içten ve gizlice davaya bağlılıklarına dair) Allah’a yemin ederler. Halbuki onlar (kesinlikle) sizden değillerdir. (Aslında) Onlar ancak korkak (ve Hakk davadan ayrılan kaypak) bir kavim (ve kesim)dir.

  • 9:57

    (Düşman tehlikesi karşısında korkak ve kaypak insanlar) Eğer onlar bir sığınak ya da (kalacak) mağaralar veya kaçıp girebilecekleri yurtlar bulsalardı, hızla oraya yönelip koşuverirlerdi (ve İslam davasından yüz çevirirlerdi).

  • 3:156

    يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَكُونُوا كَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَقَالُوا لِاِخْوَانِهِمْ اِذَا ضَرَبُوا فِي الْاَرْضِ اَوْ كَانُوا غُزًّى لَوْ كَانُوا عِنْدَنَا مَا مَاتُوا وَمَا قُتِلُواۚ لِيَجْعَلَ اللّٰهُ ذٰلِكَ حَسْرَةً ف۪ي قُلُوبِهِمْۜ وَاللّٰهُ يُحْي۪ وَيُم۪يتُۜ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَص۪يرٌ

    Ey iman edenler! Yeryüzünde (hicret ve sefer için) gezip dolaştıkları veya (gazada olup Hakk yolunda) çarpıştıkları süreçte (mü’min olarak ölen) kardeşleri için: "Eğer yanımızda kalsalardı, ölmezlerdi ve öldürülmezlerdi" diyerek (şehitleri kınayan) kâfir kimseler gibi olmayın!.. Allah, bunu (Hakk yolda fedakârlığı, ahmaklık sanma şuursuzluğunu) onların (münafıkların) kalplerinde onulmaz bir hasret (ve huzursuzluk duygusu) olarak kılmıştır. (Zira aslında) Dirilten ve öldüren Allah'tır. Allah, yaptıklarınızı Görendir. (Her şeyi kayıt altına alandır.)

  • 3:158

    وَلَئِنْ مُتُّمْ اَوْ قُتِلْتُمْ لَاِلَى اللّٰهِ تُحْشَرُونَ

    Andolsun, (yatağınızda) ölseniz de, (Hakk yolunda) öldürülseniz de; şüphesiz (her halde mutlaka) Allah'a (varıp) toplanacaksınız (bu kesindir).

  • 4:72

    وَاِنَّ مِنْكُمْ لَمَنْ لَيُبَطِّئَنَّۚ فَاِنْ اَصَابَتْكُمْ مُص۪يبَةٌ قَالَ قَدْ اَنْعَمَ اللّٰهُ عَلَيَّ اِذْ لَمْ اَكُنْ مَعَهُمْ شَه۪يدًا

    Şüphesiz içinizden (aynı din ve dava mensubu görünen kimselerden, cihad ve fedakârlık konusunda) ağır davrananlar (bu hizmetleri angarya sayan münafıklar) vardır. (Bu imani ve insani gayretlerinizden dolayı) Şayet size bir musibet (sorun ve sıkıntı) dokunacak olsa (hemen): “Kesinlikle Allah’ın bana bir nimetidir ki, onlarla birlikte (cihad amaçlı hizmetlerine katılıp) şahit olmadım (hazır bulunmadım; yoksa aynı sıkıntıya ben de uğrayacaktım)” diyerek (sevinirler).

  • 4:73

    وَلَئِنْ اَصَابَكُمْ فَضْلٌ مِنَ اللّٰهِ لَيَقُولَنَّ كَاَنْ لَمْ تَكُنْ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُ مَوَدَّةٌ يَا لَيْتَن۪ي كُنْتُ مَعَهُمْ فَاَفُوزَ فَوْزًا عَظ۪يمًا

    (Ama) Eğer size Allah’tan bir fazıl (zafer ve ferahlık) isabet ederse, o zaman da sanki kendisiyle aranızda hiçbir samimi yakınlık (tanışıklık ve sevgi bağı) yokmuş gibi, kuşkusuz şöyle deyip (sızlanır): “Ah keşke onlarla birlikte olsaydım. (Bazı fedakârlıklara katlansaydım ve ucuz kahramanlıklar yapsaydım.) Ben de, (şimdi onlar gibi) büyük kurtuluş ve mutluluğa ulaşsaydım” (şeklinde ve maalesef ahiret endişesiyle değil, hâlâ dünyalık düşüncesiyle pişmanlık gösterirler).

  • 8:15

    يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِذَا لَق۪يتُمُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا زَحْفًا فَلَا تُوَلُّوهُمُ الْاَدْبَارَۚ

    Ey iman edenler! Toplu olarak kâfirlerle karşılaştığınız (ve onların hücumuna uğradığınız) zaman, hemen (korkup gevşeyerek kaçmak üzere) onlara arkanızı dönmeyin (direnin ve mücadeleyi bırakmayın)!

  • 8:16

    وَمَنْ يُوَلِّهِمْ يَوْمَئِذٍ دُبُرَهُٓ اِلَّا مُتَحَرِّفًا لِقِتَالٍ اَوْ مُتَحَيِّزًا اِلٰى فِئَةٍ فَقَدْ بَٓاءَ بِغَضَبٍ مِنَ اللّٰهِ وَمَأْوٰيهُ جَهَنَّمُۜ وَبِئْسَ الْمَص۪يرُ

    Kim onlara böyle bir günde -yine tekrar savaşmak için (taktik gereği) bir yana çekilen, ya da bir başka bölüğe katılmak için yer değiştiren dışında- (her kim) arkasını çevirir (de cihaddan ve Hakk davadan vazgeçerse), gerçekten o, Allah'tan bir gazaba uğramıştır ve onun barınma yeri de cehennem olacaktır. O ne kötü bir yataktır.

  • 9:44

    لَا يَسْتَأْذِنُكَ الَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ اَنْ يُجَاهِدُوا بِاَمْوَالِهِمْ وَاَنْفُسِهِمْۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ بِالْمُتَّق۪ينَ

    Allah'a ve ahiret gününe iman edenler, mallarıyla ve canlarıyla cihad etmekten (Allah yolunda çaba harcamaktan kaçınmak ve kaytarmak için) Senden (uydurma özürlerle) izin istemezler. Allah takva sahiplerini Bilendir.

  • 9:49

    وَمِنْهُمْ مَنْ يَقُولُ ائْذَنْ ل۪ي وَلَا تَفْتِنّ۪يۜ اَلَا فِي الْفِتْنَةِ سَقَطُواۜ وَاِنَّ جَهَنَّمَ لَمُح۪يطَةٌ بِالْكَافِر۪ينَ

    (Bu uyarılarımıza rağmen, kalbi hastalıklı takımdan) Onlardan öylesi var ki: “(Ben ticaret ve memuriyet ehliyim. Çoluk çocuk sahibiyim. Beni deşifre etmeyin.) Bana (şimdilik) müsaade edip (izin verin). Beni fitneye düşürmeyin. (Siyasi kavga ve kargaşanın içine çekmeyin)” derler. Oysa dikkatli olup bilesiniz ki (aslında) onlar, (iman zayıflıkları ve Allah’a itimatsızlıkları yüzünden, hizmet ve mesuliyetten kaçıp kaytarmaları sebebiyle) zaten fitneye kapılmış (ve şeytanın tuzağına takılmış)lardır. Hiç şüphesiz (ahirette de) cehennem, bu tür inkârcıları (ve münafıkları) mutlaka kuşatacaktır.

  • 9:56

    وَيَحْلِفُونَ بِاللّٰهِ اِنَّهُمْ لَمِنْكُمْۜ وَمَا هُمْ مِنْكُمْ وَلٰكِنَّهُمْ قَوْمٌ يَفْرَقُونَ

    (O münafıklar, hâlâ) Gerçekten sizden olduklarına (zahiren düşmanlarla işbirliğine girişseler de, içten ve gizlice davaya bağlılıklarına dair) Allah’a yemin ederler. Halbuki onlar (kesinlikle) sizden değillerdir. (Aslında) Onlar ancak korkak (ve Hakk davadan ayrılan kaypak) bir kavim (ve kesim)dir.

  • 9:57

    لَوْ يَجِدُونَ مَلْجَـًٔا اَوْ مَغَارَاتٍ اَوْ مُدَّخَلًا لَوَلَّوْا اِلَيْهِ وَهُمْ يَجْمَحُونَ

    (Düşman tehlikesi karşısında korkak ve kaypak insanlar) Eğer onlar bir sığınak ya da (kalacak) mağaralar veya kaçıp girebilecekleri yurtlar bulsalardı, hızla oraya yönelip koşuverirlerdi (ve İslam davasından yüz çevirirlerdi).