İnsanları bağışlamak

  • 2:263

    قَوْلٌ مَعْرُوفٌ وَمَغْفِرَةٌ خَيْرٌ مِنْ صَدَقَةٍ يَتْبَعُهَٓا اَذًىۜ وَاللّٰهُ غَنِيٌّ حَل۪يمٌ

    (Elbette) Güzel bir söz ve (kusur) bağışlama, peşinden eziyet gelen (ve minnet edilen) bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır, yumuşak davranandır.

  • 3:133

    وَسَارِعُٓوا اِلٰى مَغْفِرَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمٰوَاتُ وَالْاَرْضُۙ اُعِدَّتْ لِلْمُتَّق۪ينَۙ

    Rabbinizden olan mağfirete (bağış ve nimete) ve genişliği, (içinde milyarlarca galaksi barındıran) göklerle yer kadar olan cennete (kavuşmak için) yarışın; (çünkü) o, müttakiler için hazırlanıvermiştir.

  • 3:134

    اَلَّذ۪ينَ يُنْفِقُونَ فِي السَّرَّٓاءِ وَالضَّرَّٓاءِ وَالْكَاظِم۪ينَ الْغَيْظَ وَالْعَاف۪ينَ عَنِ النَّاسِۜ وَاللّٰهُ يُحِبُّ الْمُحْسِن۪ينَۚ

    Ki onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, (yoksula ve cihad yoluna para verenler,) öfkelerini yenenler ve insanlar(daki hakların)dan bağışlama ile (vaz)geçenlerdir. Allah, muhsinleri (her türlü iyilik hususunda, takvada ve cihadda titizlik gösterenleri) sevendir.

  • 4:149

    اِنْ تُبْدُوا خَيْرًا اَوْ تُخْفُوهُ اَوْ تَعْفُوا عَنْ سُٓوءٍ فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَفُوًّا قَد۪يرًا

    (Siz yaptığınız) Bir hayrı (örnek ve teşvik olsun diye) açıklar ya da (gösteriş olmasın diye) gizli tutarsanız veya bir kötülüğü bağışlarsanız (bu güzel ve faziletli bir davranıştır), şüphesiz Allah da ziyadesiyle affedicidir (ve her şeye) gücü yeten (Kâdir olandır).

  • 16:126

    وَاِنْ عَاقَبْتُمْ فَعَاقِبُوا بِمِثْلِ مَا عُوقِبْتُمْ بِه۪ۜ وَلَئِنْ صَبَرْتُمْ لَهُوَ خَيْرٌ لِلصَّابِر۪ينَ

    Eğer (size hakaret ve haksızlık edenlere) ceza verecekseniz, size yapılan ezanın (hakaret ve zararın) misliyle karşılık verin (işte bu adalettir). Eğer sabredip (şahsi haklarınızdan vazgeçerseniz), andolsun ki bu sabredenler için daha hayırlıdır (faziletlidir).

  • 24:22

    وَلَا يَأْتَلِ اُو۬لُوا الْفَضْلِ مِنْكُمْ وَالسَّعَةِ اَنْ يُؤْتُٓوا اُو۬لِي الْقُرْبٰى وَالْمَسَاك۪ينَ وَالْمُهَاجِر۪ينَ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِۖ وَلْيَعْفُوا وَلْيَصْفَحُواۜ اَلَا تُحِبُّونَ اَنْ يَغْفِرَ اللّٰهُ لَكُمْۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌ

    (Her şeye rağmen) Sizden, fazilet ve servet sahibi olanlar (yine de asil ve adil davransınlar; bu gibi fesatlıklara alet olsalar da) yakınlara, yoksullara ve Allah yolunda hicret etmiş olanlara (şimdiye kadar) vermekte (oldukları yardımlarını kesip) eksiltme yapmasınlar, affetsinler ve hoş görsünler. Ki; Allah'ın da sizi bağışlamasını (istemez ve) sevmez misiniz? (Kesinlikle) Allah, Bağışlayandır, Esirgeyendir. (Bu nedenle, hayırlı ve yararlı bir işi yapmamak için yapılan yeminlerden vazgeçilmelidir.)

  • 42:36

    فَمَٓا اُو۫ت۪يتُمْ مِنْ شَيْءٍ فَمَتَاعُ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَاۚ وَمَا عِنْدَ اللّٰهِ خَيْرٌ وَاَبْقٰى لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَلٰى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَۚ

    Size (burada) verilen herhangi bir şey, dünya hayatının metaı (kısa süreli faydalanması)dır. Allah katında bulunanlar ise, daha hayırlı ve daha süreklidir. (Bu da) İman edip Rablerine tevekkül edenler içindir.

  • 42:37

    وَالَّذ۪ينَ يَجْتَنِبُونَ كَبَٓائِرَ الْاِثْمِ وَالْفَوَاحِشَ وَاِذَا مَا غَضِبُوا هُمْ يَغْفِرُونَۚ

    (Gerçek mü’minler;) Büyük günahlardan ve çirkin utanmazlıklardan (fuhşiyattan) kaçınıp çekinenlerdir ve kızdıkları-gazaplandıkları zaman da affedip bağışlayabilen (kimse)lerdir.

  • 42:40

    وَجَزٰٓؤُ۬ا سَيِّئَةٍ سَيِّئَةٌ مِثْلُهَاۚ فَمَنْ عَفَا وَاَصْلَحَ فَاَجْرُهُ عَلَى اللّٰهِۜ اِنَّهُ لَا يُحِبُّ الظَّالِم۪ينَ

    (Ancak) Kötülüğün cezası yine onun misli gibi (onun kadar) bir kötülüktür. (Fazlası zulümdür.) Kim de (intikam imkânı ve fırsatı eline geçince) affedip bağışlarsa ve ıslah edip barışı sağlarsa onun mükâfatı da Allah’a aittir. Doğrusu O (Allah) zalimleri asla sevmez (sevmeyecektir).

  • 42:43

    وَلَمَنْ صَبَرَ وَغَفَرَ اِنَّ ذٰلِكَ لَمِنْ عَزْمِ الْاُمُورِ۟

    Fakat (şahsi haksızlıklara) sabreden ve bağışlayıp vazgeçen kimsenin bu hareketi; muhakkak “azmi'l-umur”dan=Büyük özverili, değerli ve şerefli davranışlardan (teşekküre değer bir harekettir).

  • 64:14

    يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنَّ مِنْ اَزْوَاجِكُمْ وَاَوْلَادِكُمْ عَدُوًّا لَكُمْ فَاحْذَرُوهُمْۚ وَاِنْ تَعْفُوا وَتَصْفَحُوا وَتَغْفِرُوا فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ

    Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan (dünyalık çıkarları ve rahatları için sizi ibadet ve istikametten alıkoymak, bâtıla ve günahlara kaydırmak suretiyle) size (dolaylı) düşmanlık edenler vardır. (Kötülüğe ve gaflete daldırmamaları için) Onlardan sakının. Fakat kendilerini affeder, hoş görür ve kabahatlerini örtüp (ıslahlarına çalışır) iseniz, şüphesiz bilmiş olun ki Allah da (sizlere karşı) Gafûr’dur, Rahim’dir.