İncil

  • 3:3

    Sana Kitap (Kur'an) Hakk ile indirilmiştir ve kendinden öncekileri tasdik edici olarak gelmiştir. O, Tevrat'ı ve İncil'i de inzal edip göndermişti.

  • 3:48

    (Allah, Hz. İsa’ya) "Ona Kitabı (yazı yazmayı ve Kur’an’ı), hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretecektir."

  • 3:65

    Ey Kitap Ehli! İbrahim konusunda ne diye (boş yere) çekişip tartışıyorsunuz? Halbuki Tevrat da, İncil de ancak ondan sonra indirilmiştir. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz?

  • 5:46

    (Önceki peygamberlerin) Ardından ve onların izlerini takip (amacıyla, Yahudilerin) yanlarındaki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa'yı gönderdik. Ve Ona içinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat'ı doğrulayan ve müttakiler için yol gösterici ve öğüt (içerici) olan İncil'i verdik.

  • 5:47

    (Ki) İncil sahipleri de Allah'ın onda indirdikleriyle hükmetsinler. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse (kurallarını ve kararlarını İlahi ölçü ve öğütlere göre vermezse), işte onlar, fasıkların ta kendileridir. [Not: Anlaşılıyor ki, her kim Allah'ın indirdiği temel ve genel kurallar esas alınarak hazırlanacak bir adalet düzeni ve disiplini ile hükmetmez veya Kur'an’ın evrensel hükümlerinin uygulanmasına karşı çıkıp fırsat vermez ise, işte onlar niyetlerine göre ya kâfir, ya zalim veya fasık kimselerdir.]

  • 5:66

    Ve şayet onlar (Yahudi ve Hristiyanlar; bozulmamış) Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine Rablerinden indirileni (Kur'an'ı) ayakta tutsalardı (ve geçerli kılıp uygulasalardı), elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (gökten ve yerden Allah’ın verdiği sayısız nimetleri) yiyeceklerdi. (Bunların) İçlerinde aşırı olmayan (haksızlık ve ahlâksızlıktan sakınan mutedil) bir ümmet (topluluk da) vardır. (Ama) Onlardan çoğunun yaptıkları ise ne kötü ve çirkindir!

  • 5:68

    De ki: “Ey Ehl-i Kitap! Siz Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirilen (Kur’an’ı ikame edip) uygulamadıkça, hiçbir esas ve hakikat üzerinde değilsiniz.” (Ey Resulüm!) Rabbinden Sana indirilen (bu Kur’an) elbette onlardan çoğunun azgınlık ve inkârını artıracaktır. Sen o kâfirler güruhu için üzülme. (Buna değmeyeceklerdir.)

  • 5:110

    Allah ise şöyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ki o vakit Ben seni Ruhu'l-Kudüs (Hz. Cebrail) ile destekledim, (Benim sayemde ve inayetimle) beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla (hikmetle ve düzgünce) konuşabildin. Sana Kitabı, hikmeti (dünyaya tekrar gönderildiğinde Kur’an’ı ve Sünneti), Tevrat'ı ve İncil'i öğrettim. Hani o vakit Benim iznimle çamurdan kuş biçiminde (bir şeyi) oluşturuyordun da (yine) iznimle ona üfürdüğünde bir kuş olup (uçuverirdi). Doğuştan kör olanı ve (deri hastalığı olan) alacalıyı iznimle iyileştirdin, (yine o süreçte) Benim iznimle (mucize olarak) ölüleri (geçici olarak diriltip, tekrar hayata) çıkarıverdin. Sen onlara (İsrailoğullarına) apaçık belgelerle geldiğinde onlardan inkâra sapanlar, "Şüphesiz bu apaçık bir sihirdir" demişlerdi (de) İsrailoğullarını senden geri püskürtmüş, zararlarını defetmiştim."

  • 7:157

    Onlar ki, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan Elçiye (Hz. Muhammed’e) tâbi olurlar. Ki, O onlara ma’rufu (iyiliği) emreder, münkeri (kötülüğü) nehyeder, tertemiz şeyleri helâl; (ama) murdar (pis) şeyleri ise haram kılıp (öğütler) ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indirip hafifletir. İşte Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edip (işini kolaylaştıranlar) ve Onunla birlikte indirilen nura (Kur’an’a ve Sünnet-i Resulüllah’a) tâbi olanlar, elbette kurtuluşa erenler bunlardır. [Not: Bu Ayet-i Kerime, Tevrat ve İncil ehli olan Yahudi ve Hristiyanların, son Elçi Hz. Muhammed Aleyhisselam’a iman ve itaat etmeden felaha kavuşamayacaklarını vurgulamaktadır.]

  • 9:111

    Hiç şüphesiz Allah, -karşılığında onlara mutlaka cenneti vermek üzere- mü’minlerden, canlarını ve mallarını satın almıştır. Ki onlar Allah yolunda çalışıp-çarpışırlar, (gerektiğinde) öldürürler ve öldürülürler; (bu) Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da O'nun üzerine gerçek olan bir va’addir. Allah'tan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir? Şu halde (ey mücahit mü’minler) yaptığınız bu alışverişten dolayı sevinip-müjdeleşiniz. İşte 'büyük kurtuluş ve mutluluk' budur. (Çünkü mücahit mü’minler ebedi cennete erişeceklerdir.)

  • 19:30

    (O esnada Hz. İsa bebek halinde dile gelip dedi ki:) “Ben, şüphesiz Allah'ın kuluyum, bana Kitap verdi ve beni Peygamber yaptı”,

  • 48:29

    (Elbette ve kesinlikle Hz.) Muhammed (SAV) Allah’ın Resulüdür; beraberinde bulunanlar (ve kıyamete kadar Onun yanında ve yolunda olanlar) da; inkârcı (zalimlere) karşı şiddetli (cesaretli, mert ve metin), kendi aralarında ise (gayet müsamahalı ve) merhametlidirler. Onları rükû ve secde ederek (her hizmet ve ibadetlerinde sadece) Allah’ın fazlını (lütfu ihsanını) ve rızasını ararken görürsün. Onların nişanları, (nurlu) yüzlerindeki secde izleridir. Bu onların Tevrat’taki vasıflarıdır. İncil’deki vasıfları ise şöyledir: Sanki bir ekin (tohum kabuğunu) yarıp filizlerini çıkarmış, gittikçe onu (bitki fidesini ve gövdesini) kuvvetlendirerek kalınlaşmış, derken sapları üzerine doğrulup boy atmıştır. Ki bu durum (emek çeken) ziraatçıların da hoşuna gider. Allah’ın (mü’minleri ve İslami hareketleri böyle tedricen geliştirip güçlendirmesi) bunlarla kâfirleri öfkelendirmek (ve zalimleri kahretmek) içindir. (Ama onlardan, sonunda inadından ve inkârından dönüp) İman eden ve salih ameller işleyenlere Allah (yine de) mağfiret ve büyük mükâfat va’ad etmiştir.

  • 57:27

    Sonra onların peşinden ve izleri (eserleri) üzerinde elçilerimizi (yine) birbiri ardınca yollayıverdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik; Ona İncil'i verdik ve Ona tâbi (ve talebe) olanların kalplerinde şefkat ve merhamet duyguları yerleştirdik. (Hristiyanların sonradan bir bid'at olarak) Türettikleri ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık (emretmedik). Ancak (güya) Allah'ın rızasını aramak için (dünya nimetlerinden uzaklaşmayı kendileri uydurup türetmişlerdi), ama buna da gerektiği gibi riayet etmemişlerdi. Bununla birlikte onlardan iman edenlere (yine de) ecirlerini verdik, onlardan birçoğu da fasık olan (Hakk yoldan çıkan) kimselerdi.

  • 3:3

    نَزَّلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ وَاَنْزَلَ التَّوْرٰيةَ وَالْاِنْج۪يلَۙ

    Sana Kitap (Kur'an) Hakk ile indirilmiştir ve kendinden öncekileri tasdik edici olarak gelmiştir. O, Tevrat'ı ve İncil'i de inzal edip göndermişti.

  • 3:48

    وَيُعَلِّمُهُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَالتَّوْرٰيةَ وَالْاِنْج۪يلَۚ

    (Allah, Hz. İsa’ya) "Ona Kitabı (yazı yazmayı ve Kur’an’ı), hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretecektir."

  • 3:65

    يَٓا اَهْلَ الْكِتَابِ لِمَ تُحَٓاجُّونَ ف۪ٓي اِبْرٰه۪يمَ وَمَٓا اُنْزِلَتِ التَّوْرٰيةُ وَالْاِنْج۪يلُ اِلَّا مِنْ بَعْدِه۪ۜ اَفَلَا تَعْقِلُونَ

    Ey Kitap Ehli! İbrahim konusunda ne diye (boş yere) çekişip tartışıyorsunuz? Halbuki Tevrat da, İncil de ancak ondan sonra indirilmiştir. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz?

  • 5:46

    وَقَفَّيْنَا عَلٰٓى اٰثَارِهِمْ بِع۪يسَى ابْنِ مَرْيَمَ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ التَّوْرٰيةِۖ وَاٰتَيْنَاهُ الْاِنْج۪يلَ ف۪يهِ هُدًى وَنُورٌۙ وَمُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ التَّوْرٰيةِ وَهُدًى وَمَوْعِظَةً لِلْمُتَّق۪ينَ

    (Önceki peygamberlerin) Ardından ve onların izlerini takip (amacıyla, Yahudilerin) yanlarındaki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa'yı gönderdik. Ve Ona içinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat'ı doğrulayan ve müttakiler için yol gösterici ve öğüt (içerici) olan İncil'i verdik.

  • 5:47

    وَلْيَحْكُمْ اَهْلُ الْاِنْج۪يلِ بِمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ ف۪يهِۜ وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ

    (Ki) İncil sahipleri de Allah'ın onda indirdikleriyle hükmetsinler. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse (kurallarını ve kararlarını İlahi ölçü ve öğütlere göre vermezse), işte onlar, fasıkların ta kendileridir. [Not: Anlaşılıyor ki, her kim Allah'ın indirdiği temel ve genel kurallar esas alınarak hazırlanacak bir adalet düzeni ve disiplini ile hükmetmez veya Kur'an’ın evrensel hükümlerinin uygulanmasına karşı çıkıp fırsat vermez ise, işte onlar niyetlerine göre ya kâfir, ya zalim veya fasık kimselerdir.]

  • 5:66

    وَلَوْ اَنَّهُمْ اَقَامُوا التَّوْرٰيةَ وَالْاِنْج۪يلَ وَمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْهِمْ مِنْ رَبِّهِمْ لَاَكَلُوا مِنْ فَوْقِهِمْ وَمِنْ تَحْتِ اَرْجُلِهِمْۜ مِنْهُمْ اُمَّةٌ مُقْتَصِدَةٌۜ وَكَث۪يرٌ مِنْهُمْ سَٓاءَ مَا يَعْمَلُونَ۟

    Ve şayet onlar (Yahudi ve Hristiyanlar; bozulmamış) Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine Rablerinden indirileni (Kur'an'ı) ayakta tutsalardı (ve geçerli kılıp uygulasalardı), elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (gökten ve yerden Allah’ın verdiği sayısız nimetleri) yiyeceklerdi. (Bunların) İçlerinde aşırı olmayan (haksızlık ve ahlâksızlıktan sakınan mutedil) bir ümmet (topluluk da) vardır. (Ama) Onlardan çoğunun yaptıkları ise ne kötü ve çirkindir!

  • 5:68

    قُلْ يَٓا اَهْلَ الْكِتَابِ لَسْتُمْ عَلٰى شَيْءٍ حَتّٰى تُق۪يمُوا التَّوْرٰيةَ وَالْاِنْج۪يلَ وَمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكُمْ مِنْ رَبِّكُمْۜ وَلَيَز۪يدَنَّ كَث۪يرًا مِنْهُمْ مَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ طُغْيَانًا وَكُفْرًاۚ فَلَا تَأْسَ عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِر۪ينَ

    De ki: “Ey Ehl-i Kitap! Siz Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirilen (Kur’an’ı ikame edip) uygulamadıkça, hiçbir esas ve hakikat üzerinde değilsiniz.” (Ey Resulüm!) Rabbinden Sana indirilen (bu Kur’an) elbette onlardan çoğunun azgınlık ve inkârını artıracaktır. Sen o kâfirler güruhu için üzülme. (Buna değmeyeceklerdir.)

  • 5:110

    اِذْ قَالَ اللّٰهُ يَا ع۪يسَى ابْنَ مَرْيَمَ اذْكُرْ نِعْمَت۪ي عَلَيْكَ وَعَلٰى وَالِدَتِكَۢ اِذْ اَيَّدْتُكَ بِرُوحِ الْقُدُسِ تُكَلِّمُ النَّاسَ فِي الْمَهْدِ وَكَهْلًاۚ وَاِذْ عَلَّمْتُكَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَالتَّوْرٰيةَ وَالْاِنْج۪يلَۚ وَاِذْ تَخْلُقُ مِنَ الطّ۪ينِ كَهَيْـَٔةِ الطَّيْرِ بِاِذْن۪ي فَتَنْفُخُ ف۪يهَا فَتَكُونُ طَيْرًا بِاِذْن۪ي وَتُبْرِئُ الْاَكْمَهَ وَالْاَبْرَصَ بِاِذْن۪يۚ وَاِذْ تُخْرِجُ الْمَوْتٰى بِاِذْن۪يۚ وَاِذْ كَفَفْتُ بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ عَنْكَ اِذْ جِئْتَهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَقَالَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْهُمْ اِنْ هٰذَٓا اِلَّا سِحْرٌ مُب۪ينٌ

    Allah ise şöyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ki o vakit Ben seni Ruhu'l-Kudüs (Hz. Cebrail) ile destekledim, (Benim sayemde ve inayetimle) beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla (hikmetle ve düzgünce) konuşabildin. Sana Kitabı, hikmeti (dünyaya tekrar gönderildiğinde Kur’an’ı ve Sünneti), Tevrat'ı ve İncil'i öğrettim. Hani o vakit Benim iznimle çamurdan kuş biçiminde (bir şeyi) oluşturuyordun da (yine) iznimle ona üfürdüğünde bir kuş olup (uçuverirdi). Doğuştan kör olanı ve (deri hastalığı olan) alacalıyı iznimle iyileştirdin, (yine o süreçte) Benim iznimle (mucize olarak) ölüleri (geçici olarak diriltip, tekrar hayata) çıkarıverdin. Sen onlara (İsrailoğullarına) apaçık belgelerle geldiğinde onlardan inkâra sapanlar, "Şüphesiz bu apaçık bir sihirdir" demişlerdi (de) İsrailoğullarını senden geri püskürtmüş, zararlarını defetmiştim."

  • 7:157

    اَلَّذ۪ينَ يَتَّبِعُونَ الرَّسُولَ النَّبِيَّ الْاُمِّيَّ الَّذ۪ي يَجِدُونَهُ مَكْتُوبًا عِنْدَهُمْ فِي التَّوْرٰيةِ وَالْاِنْج۪يلِۘ يَأْمُرُهُمْ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهٰيهُمْ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُحِلُّ لَهُمُ الطَّيِّبَاتِ وَيُحَرِّمُ عَلَيْهِمُ الْخَبَٓائِثَ وَيَضَعُ عَنْهُمْ اِصْرَهُمْ وَالْاَغْلَالَ الَّت۪ي كَانَتْ عَلَيْهِمْۜ فَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا بِه۪ وَعَزَّرُوهُ وَنَصَرُوهُ وَاتَّبَعُوا النُّورَ الَّذ۪ٓي اُنْزِلَ مَعَهُٓۙ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ۟

    Onlar ki, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan Elçiye (Hz. Muhammed’e) tâbi olurlar. Ki, O onlara ma’rufu (iyiliği) emreder, münkeri (kötülüğü) nehyeder, tertemiz şeyleri helâl; (ama) murdar (pis) şeyleri ise haram kılıp (öğütler) ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indirip hafifletir. İşte Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edip (işini kolaylaştıranlar) ve Onunla birlikte indirilen nura (Kur’an’a ve Sünnet-i Resulüllah’a) tâbi olanlar, elbette kurtuluşa erenler bunlardır. [Not: Bu Ayet-i Kerime, Tevrat ve İncil ehli olan Yahudi ve Hristiyanların, son Elçi Hz. Muhammed Aleyhisselam’a iman ve itaat etmeden felaha kavuşamayacaklarını vurgulamaktadır.]

  • 9:111

    اِنَّ اللّٰهَ اشْتَرٰى مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ اَنْفُسَهُمْ وَاَمْوَالَهُمْ بِاَنَّ لَهُمُ الْجَنَّةَۜ يُقَاتِلُونَ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ فَيَقْتُلُونَ وَيُقْتَلُونَ وَعْدًا عَلَيْهِ حَقًّا فِي التَّوْرٰيةِ وَالْاِنْج۪يلِ وَالْقُرْاٰنِۜ وَمَنْ اَوْفٰى بِعَهْدِه۪ مِنَ اللّٰهِ فَاسْتَبْشِرُوا بِبَيْعِكُمُ الَّذ۪ي بَايَعْتُمْ بِه۪ۜ وَذٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظ۪يمُ

    Hiç şüphesiz Allah, -karşılığında onlara mutlaka cenneti vermek üzere- mü’minlerden, canlarını ve mallarını satın almıştır. Ki onlar Allah yolunda çalışıp-çarpışırlar, (gerektiğinde) öldürürler ve öldürülürler; (bu) Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da O'nun üzerine gerçek olan bir va’addir. Allah'tan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir? Şu halde (ey mücahit mü’minler) yaptığınız bu alışverişten dolayı sevinip-müjdeleşiniz. İşte 'büyük kurtuluş ve mutluluk' budur. (Çünkü mücahit mü’minler ebedi cennete erişeceklerdir.)

  • 19:30

    قَالَ اِنّ۪ي عَبْدُ اللّٰهِ۠ اٰتَانِيَ الْكِتَابَ وَجَعَلَن۪ي نَبِيًّاۙ

    (O esnada Hz. İsa bebek halinde dile gelip dedi ki:) “Ben, şüphesiz Allah'ın kuluyum, bana Kitap verdi ve beni Peygamber yaptı”,

  • 48:29

    مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِۜ وَالَّذ۪ينَ مَعَهُٓ اَشِدَّٓاءُ عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَٓاءُ بَيْنَهُمْ تَرٰيهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنَ اللّٰهِ وَرِضْوَانًاۘ س۪يمَاهُمْ ف۪ي وُجُوهِهِمْ مِنْ اَثَرِ السُّجُودِۜ ذٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرٰيةِۚۛ وَمَثَلُهُمْ فِي الْاِنْج۪يلِ۠ۛ كَزَرْعٍ اَخْرَجَ شَطْـَٔهُ۫ فَاٰزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوٰى عَلٰى سُوقِه۪ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغ۪يظَ بِهِمُ الْكُفَّارَۜ وَعَدَ اللّٰهُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُمْ مَغْفِرَةً وَاَجْرًا عَظ۪يمًا

    (Elbette ve kesinlikle Hz.) Muhammed (SAV) Allah’ın Resulüdür; beraberinde bulunanlar (ve kıyamete kadar Onun yanında ve yolunda olanlar) da; inkârcı (zalimlere) karşı şiddetli (cesaretli, mert ve metin), kendi aralarında ise (gayet müsamahalı ve) merhametlidirler. Onları rükû ve secde ederek (her hizmet ve ibadetlerinde sadece) Allah’ın fazlını (lütfu ihsanını) ve rızasını ararken görürsün. Onların nişanları, (nurlu) yüzlerindeki secde izleridir. Bu onların Tevrat’taki vasıflarıdır. İncil’deki vasıfları ise şöyledir: Sanki bir ekin (tohum kabuğunu) yarıp filizlerini çıkarmış, gittikçe onu (bitki fidesini ve gövdesini) kuvvetlendirerek kalınlaşmış, derken sapları üzerine doğrulup boy atmıştır. Ki bu durum (emek çeken) ziraatçıların da hoşuna gider. Allah’ın (mü’minleri ve İslami hareketleri böyle tedricen geliştirip güçlendirmesi) bunlarla kâfirleri öfkelendirmek (ve zalimleri kahretmek) içindir. (Ama onlardan, sonunda inadından ve inkârından dönüp) İman eden ve salih ameller işleyenlere Allah (yine de) mağfiret ve büyük mükâfat va’ad etmiştir.

  • 57:27

    ثُمَّ قَفَّيْنَا عَلٰٓى اٰثَارِهِمْ بِرُسُلِنَا وَقَفَّيْنَا بِع۪يسَى ابْنِ مَرْيَمَ وَاٰتَيْنَاهُ الْاِنْج۪يلَ وَجَعَلْنَا ف۪ي قُلُوبِ الَّذ۪ينَ اتَّبَعُوهُ رَأْفَةً وَرَحْمَةًۜ وَرَهْبَانِيَّةًۨ ابْتَدَعُوهَا مَا كَتَبْنَاهَا عَلَيْهِمْ اِلَّا ابْتِغَٓاءَ رِضْوَانِ اللّٰهِ فَمَا رَعَوْهَا حَقَّ رِعَايَتِهَاۚ فَاٰتَيْنَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مِنْهُمْ اَجْرَهُمْۚ وَكَث۪يرٌ مِنْهُمْ فَاسِقُونَ

    Sonra onların peşinden ve izleri (eserleri) üzerinde elçilerimizi (yine) birbiri ardınca yollayıverdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik; Ona İncil'i verdik ve Ona tâbi (ve talebe) olanların kalplerinde şefkat ve merhamet duyguları yerleştirdik. (Hristiyanların sonradan bir bid'at olarak) Türettikleri ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık (emretmedik). Ancak (güya) Allah'ın rızasını aramak için (dünya nimetlerinden uzaklaşmayı kendileri uydurup türetmişlerdi), ama buna da gerektiği gibi riayet etmemişlerdi. Bununla birlikte onlardan iman edenlere (yine de) ecirlerini verdik, onlardan birçoğu da fasık olan (Hakk yoldan çıkan) kimselerdi.

  • 3:3

    نَزَّلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ وَاَنْزَلَ التَّوْرٰيةَ وَالْاِنْج۪يلَۙ

  • 3:48

    وَيُعَلِّمُهُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَالتَّوْرٰيةَ وَالْاِنْج۪يلَۚ

  • 3:65

    يَٓا اَهْلَ الْكِتَابِ لِمَ تُحَٓاجُّونَ ف۪ٓي اِبْرٰه۪يمَ وَمَٓا اُنْزِلَتِ التَّوْرٰيةُ وَالْاِنْج۪يلُ اِلَّا مِنْ بَعْدِه۪ۜ اَفَلَا تَعْقِلُونَ

  • 5:46

    وَقَفَّيْنَا عَلٰٓى اٰثَارِهِمْ بِع۪يسَى ابْنِ مَرْيَمَ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ التَّوْرٰيةِۖ وَاٰتَيْنَاهُ الْاِنْج۪يلَ ف۪يهِ هُدًى وَنُورٌۙ وَمُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ التَّوْرٰيةِ وَهُدًى وَمَوْعِظَةً لِلْمُتَّق۪ينَ

  • 5:47

    وَلْيَحْكُمْ اَهْلُ الْاِنْج۪يلِ بِمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ ف۪يهِۜ وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ

  • 5:66

    وَلَوْ اَنَّهُمْ اَقَامُوا التَّوْرٰيةَ وَالْاِنْج۪يلَ وَمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْهِمْ مِنْ رَبِّهِمْ لَاَكَلُوا مِنْ فَوْقِهِمْ وَمِنْ تَحْتِ اَرْجُلِهِمْۜ مِنْهُمْ اُمَّةٌ مُقْتَصِدَةٌۜ وَكَث۪يرٌ مِنْهُمْ سَٓاءَ مَا يَعْمَلُونَ۟

  • 5:68

    قُلْ يَٓا اَهْلَ الْكِتَابِ لَسْتُمْ عَلٰى شَيْءٍ حَتّٰى تُق۪يمُوا التَّوْرٰيةَ وَالْاِنْج۪يلَ وَمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكُمْ مِنْ رَبِّكُمْۜ وَلَيَز۪يدَنَّ كَث۪يرًا مِنْهُمْ مَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ طُغْيَانًا وَكُفْرًاۚ فَلَا تَأْسَ عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِر۪ينَ

  • 5:110

    اِذْ قَالَ اللّٰهُ يَا ع۪يسَى ابْنَ مَرْيَمَ اذْكُرْ نِعْمَت۪ي عَلَيْكَ وَعَلٰى وَالِدَتِكَۢ اِذْ اَيَّدْتُكَ بِرُوحِ الْقُدُسِ تُكَلِّمُ النَّاسَ فِي الْمَهْدِ وَكَهْلًاۚ وَاِذْ عَلَّمْتُكَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَالتَّوْرٰيةَ وَالْاِنْج۪يلَۚ وَاِذْ تَخْلُقُ مِنَ الطّ۪ينِ كَهَيْـَٔةِ الطَّيْرِ بِاِذْن۪ي فَتَنْفُخُ ف۪يهَا فَتَكُونُ طَيْرًا بِاِذْن۪ي وَتُبْرِئُ الْاَكْمَهَ وَالْاَبْرَصَ بِاِذْن۪يۚ وَاِذْ تُخْرِجُ الْمَوْتٰى بِاِذْن۪يۚ وَاِذْ كَفَفْتُ بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ عَنْكَ اِذْ جِئْتَهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَقَالَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْهُمْ اِنْ هٰذَٓا اِلَّا سِحْرٌ مُب۪ينٌ

  • 7:157

    اَلَّذ۪ينَ يَتَّبِعُونَ الرَّسُولَ النَّبِيَّ الْاُمِّيَّ الَّذ۪ي يَجِدُونَهُ مَكْتُوبًا عِنْدَهُمْ فِي التَّوْرٰيةِ وَالْاِنْج۪يلِۘ يَأْمُرُهُمْ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهٰيهُمْ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُحِلُّ لَهُمُ الطَّيِّبَاتِ وَيُحَرِّمُ عَلَيْهِمُ الْخَبَٓائِثَ وَيَضَعُ عَنْهُمْ اِصْرَهُمْ وَالْاَغْلَالَ الَّت۪ي كَانَتْ عَلَيْهِمْۜ فَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا بِه۪ وَعَزَّرُوهُ وَنَصَرُوهُ وَاتَّبَعُوا النُّورَ الَّذ۪ٓي اُنْزِلَ مَعَهُٓۙ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ۟

  • 9:111

    اِنَّ اللّٰهَ اشْتَرٰى مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ اَنْفُسَهُمْ وَاَمْوَالَهُمْ بِاَنَّ لَهُمُ الْجَنَّةَۜ يُقَاتِلُونَ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ فَيَقْتُلُونَ وَيُقْتَلُونَ وَعْدًا عَلَيْهِ حَقًّا فِي التَّوْرٰيةِ وَالْاِنْج۪يلِ وَالْقُرْاٰنِۜ وَمَنْ اَوْفٰى بِعَهْدِه۪ مِنَ اللّٰهِ فَاسْتَبْشِرُوا بِبَيْعِكُمُ الَّذ۪ي بَايَعْتُمْ بِه۪ۜ وَذٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظ۪يمُ

  • 19:30

    قَالَ اِنّ۪ي عَبْدُ اللّٰهِ۠ اٰتَانِيَ الْكِتَابَ وَجَعَلَن۪ي نَبِيًّاۙ

  • 48:29

    مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِۜ وَالَّذ۪ينَ مَعَهُٓ اَشِدَّٓاءُ عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَٓاءُ بَيْنَهُمْ تَرٰيهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنَ اللّٰهِ وَرِضْوَانًاۘ س۪يمَاهُمْ ف۪ي وُجُوهِهِمْ مِنْ اَثَرِ السُّجُودِۜ ذٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرٰيةِۚۛ وَمَثَلُهُمْ فِي الْاِنْج۪يلِ۠ۛ كَزَرْعٍ اَخْرَجَ شَطْـَٔهُ۫ فَاٰزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوٰى عَلٰى سُوقِه۪ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغ۪يظَ بِهِمُ الْكُفَّارَۜ وَعَدَ اللّٰهُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُمْ مَغْفِرَةً وَاَجْرًا عَظ۪يمًا

  • 57:27

    ثُمَّ قَفَّيْنَا عَلٰٓى اٰثَارِهِمْ بِرُسُلِنَا وَقَفَّيْنَا بِع۪يسَى ابْنِ مَرْيَمَ وَاٰتَيْنَاهُ الْاِنْج۪يلَ وَجَعَلْنَا ف۪ي قُلُوبِ الَّذ۪ينَ اتَّبَعُوهُ رَأْفَةً وَرَحْمَةًۜ وَرَهْبَانِيَّةًۨ ابْتَدَعُوهَا مَا كَتَبْنَاهَا عَلَيْهِمْ اِلَّا ابْتِغَٓاءَ رِضْوَانِ اللّٰهِ فَمَا رَعَوْهَا حَقَّ رِعَايَتِهَاۚ فَاٰتَيْنَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مِنْهُمْ اَجْرَهُمْۚ وَكَث۪يرٌ مِنْهُمْ فَاسِقُونَ