Hayber fethi

  • 48:1

    Doğrusu Biz Sana (zafer yollarını) açtık; apaçık bir fetih ihsan ettik.

  • 48:15

    (Ey mü’minler!) Siz (Hayber’deki ve her yerdeki) ganimetleri almaya gittiğiniz zaman (dünya sevgileri ve samimiyetsizlikleri nedeniyle cihaddan) geri bırakılanlar (sorumluluktan ve fedakârlıktan kaytaranlar) gelip diyeceklerdir ki: "Bize müsaade edin de sizi izleyelim (sadık mücahitlerle birlikte gidelim, ganimet ve devlet işlerine iştirak edelim)." Onlar, Allah'ın kelâmını (ve kararını) değiştirmek (bedavadan ganimet devşirmek) istiyorlar. De ki: "Siz, kesin olarak bizim peşimizden gelemezsiniz. Allah, daha evvel sizinle alâkalı böyle (takdir) buyurdu (sizin niyetinizi ve mahiyetinizi bize bildirdi)." Bunun üzerine: "Hayır, bizi kıskanıyorsunuz" diyeceklerdir. Hayır, öyle değil; doğrusu onlar anlayışları pek kıt olan (ve feraset ehli mü’minleri kandıracağını sanan zavallı)lardır.

  • 48:19

    Ve elde edecekleri daha birçok ganimetleri de (nasip edecektir), çünkü Allah (CC) Galip ve Güçlü olandır, Hüküm ve Hikmet sahibidir.

  • 48:20

    (Bunların da ötesinde) Allah (CC) size (ileride) ele geçireceğiniz; (kâfirlerin zulüm ve zilletinden kurtulmak ve yeryüzünde hükümran olmak gibi,) daha pek çok ganimet (ve faziletler) de va’ad etmiştir. İşte (şimdilik) şunları hemen vermiş ve insanların elini (ve eziyetini) sizden çektirmiştir (size düşmanlarınıza karşı güç ve galibiyet ihsan etmiş) ki, bu (her asırdaki mücahit) mü’minlere bir delil ve alâmet teşkil etsin ve sizi sırat-ı müstakime (Kur’an’ın yoluna ve İslam’ın huzuruna) iletip eriştirsin. (Zira Allah, cihad emriyle mü’minlere izzet ve fazilet vermeyi murad etmiştir.)

  • 48:1

    اِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحًا مُب۪ينًاۙ

    Doğrusu Biz Sana (zafer yollarını) açtık; apaçık bir fetih ihsan ettik.

  • 48:15

    سَيَقُولُ الْمُخَلَّفُونَ اِذَا انْطَلَقْتُمْ اِلٰى مَغَانِمَ لِتَأْخُذُوهَا ذَرُونَا نَتَّبِعْكُمْۚ يُر۪يدُونَ اَنْ يُبَدِّلُوا كَلَامَ اللّٰهِۜ قُلْ لَنْ تَتَّبِعُونَا كَذٰلِكُمْ قَالَ اللّٰهُ مِنْ قَبْلُۚ فَسَيَقُولُونَ بَلْ تَحْسُدُونَنَاۜ بَلْ كَانُوا لَا يَفْقَهُونَ اِلَّا قَل۪يلًا

    (Ey mü’minler!) Siz (Hayber’deki ve her yerdeki) ganimetleri almaya gittiğiniz zaman (dünya sevgileri ve samimiyetsizlikleri nedeniyle cihaddan) geri bırakılanlar (sorumluluktan ve fedakârlıktan kaytaranlar) gelip diyeceklerdir ki: "Bize müsaade edin de sizi izleyelim (sadık mücahitlerle birlikte gidelim, ganimet ve devlet işlerine iştirak edelim)." Onlar, Allah'ın kelâmını (ve kararını) değiştirmek (bedavadan ganimet devşirmek) istiyorlar. De ki: "Siz, kesin olarak bizim peşimizden gelemezsiniz. Allah, daha evvel sizinle alâkalı böyle (takdir) buyurdu (sizin niyetinizi ve mahiyetinizi bize bildirdi)." Bunun üzerine: "Hayır, bizi kıskanıyorsunuz" diyeceklerdir. Hayır, öyle değil; doğrusu onlar anlayışları pek kıt olan (ve feraset ehli mü’minleri kandıracağını sanan zavallı)lardır.

  • 48:19

    وَمَغَانِمَ كَث۪يرَةً يَأْخُذُونَهَاۜ وَكَانَ اللّٰهُ عَز۪يزًا حَك۪يمًا

    Ve elde edecekleri daha birçok ganimetleri de (nasip edecektir), çünkü Allah (CC) Galip ve Güçlü olandır, Hüküm ve Hikmet sahibidir.

  • 48:20

    وَعَدَكُمُ اللّٰهُ مَغَانِمَ كَث۪يرَةً تَأْخُذُونَهَا فَعَجَّلَ لَكُمْ هٰذِه۪ وَكَفَّ اَيْدِيَ النَّاسِ عَنْكُمْۚ وَلِتَكُونَ اٰيَةً لِلْمُؤْمِن۪ينَ وَيَهْدِيَكُمْ صِرَاطًا مُسْتَق۪يمًاۙ

    (Bunların da ötesinde) Allah (CC) size (ileride) ele geçireceğiniz; (kâfirlerin zulüm ve zilletinden kurtulmak ve yeryüzünde hükümran olmak gibi,) daha pek çok ganimet (ve faziletler) de va’ad etmiştir. İşte (şimdilik) şunları hemen vermiş ve insanların elini (ve eziyetini) sizden çektirmiştir (size düşmanlarınıza karşı güç ve galibiyet ihsan etmiş) ki, bu (her asırdaki mücahit) mü’minlere bir delil ve alâmet teşkil etsin ve sizi sırat-ı müstakime (Kur’an’ın yoluna ve İslam’ın huzuruna) iletip eriştirsin. (Zira Allah, cihad emriyle mü’minlere izzet ve fazilet vermeyi murad etmiştir.)