Hac

  • 2:158

    Şüphesiz, 'Safa' ile 'Merve' Allah'ın (şiarından, ibadet nişanından) işaretlerindendir. Böylece kim (kutsal) Evi (Kâbe'yi) hacceder veya umre yaparsa, artık bu ikisini tavaf etmesinde kendisi için bir sakınca yoktur (mü’minlere izin ve emir verilmiştir). Artık kim de gönülden (ve nafile cinsinden, fazla) bir hayır yaparsa (karşılığını görecektir). Şüphesiz Allah, şükrün karşılığını Verendir, Bilendir.

  • 2:189

    Sana, hilalleri (doğuş halindeki “ay” şekillerini) sorarlar. De ki: “O, insanlar ve hacc için belirlenmiş vakitlerdir. İyilik (birr, cahiliye âdetinde olduğu gibi), evlere arkalarından gelmeniz (gibi asılsız ve yararsız hurafeler) değildir, ama iyilik (küfür ve kötülükten) sakınan(ın halidir). Artık evlere (ön dış) kapılarından girin. Allah'tan sakının, umulur ki kurtuluşa ulaşırsınız.”

  • 2:196

    (Size emredildiği ve öğretildiği biçimde) Haccı ve umreyi Allah için tamamlayıverin. Eğer (düşman tehlikesi, hastalık ve buna benzer nedenlerle) kuşatılır, kısıtlanır ve engel olunursanız, artık size kolay gelen kurban(ı gönderin). Kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Sizden kim hasta ise veya başından şikâyeti varsa, onun ya oruç ya sadaka veya kurban olarak fidye (vermesi yeterlidir). Ne zaman güvenliğe kavuşursanız, hacca kadar umre ile yararlanmak isteyene, kolayına gelen bir kurban(ı kesmek gerekir). Bulamayana da, hacc'da üç gün, döndüğünüzde yedi (gün) olmak üzere, bunlar, tamı tamına on (gün) oruç (tutması tavsiye edilmiştir). Bu, ailesi Mescid-i Haram'da olmayanlar içindir. Allah'tan korkun ve bilin ki, muhakkak Allah’ın cezası pek çetindir.

  • 2:197

    Hacc, bilinen aylarda (yapılır). Böylelikle kim onlarda (bu aylarda) haccı (niyetlenip ihrama girerek kendisine) farz eder (yerine getirir)se, (bilsin ki) hacc’da kadına yaklaşmak, fısk yapmak (günah ve kötülüğe bulaşmak) ve kavgaya tutuşmak yoktur. Siz, hayır adına ne yaparsanız, Allah onu bilir. (Artık ahiret hazırlığı için) Azık edinin, şüphesiz azığın en hayırlısı takvadır. Ey temiz akıl sahipleri, Benden korkup (sizi cehenneme sokacak davranışlardan) sakının.

  • 2:198

    (Hacc mevsiminde bile) Rabbinizden bir fazıl (rızık ve kazanç) aramanızda (ticaret yapmanızda) sizin için sakınca yoktur. Arafat'tan hep birlikte (Müzdelife’ye) indiğiniz vakitte Meş'ar-ı Haram'da (Mekke’de, Arafat’la Mina arasındaki ziyaret durağında) Allah'ı anın (zikredip yalvarın). O, sizi nasıl doğru yola yöneltip-ilettiyse, siz de (ibadet ve itaatle) O'nu anıp hatırlayın. Gerçek şu ki, siz bundan (İslam’dan) önce hakikaten şaşkın ve sapkın olanlardandınız.

  • 2:199

    Sonra insanların (Kâbe’ye doğru topluca) akın edip (huzur ve heyecanla gittiği) yerden (şeytanı taşladıktan sonra Mina’dan Kâbe’ye doğru) siz de akın edip (yürümeye bakın) ve Allah'tan bağışlanma dileyip yakarın. Şüphesiz Allah Bağışlayandır, Esirgeyip Koruyandır.

  • 2:200

    Artık (hacc) ibadetlerinizi bitirdiğinizde; (cahiliye döneminde) atalarınızı andığınız (onların şeref ve faziletlerini heyecanla anlatıp övmeye çalıştığınız) gibi; hatta ondan daha kuvvetli (ve içtenlikli) bir yalvarma ile, Allah’ı zikredip çağırın. (Bu ayette heyecanlı cehri-açık zikre izin ve teşvik vardır.) İnsanlardan öylesi vardır ki (ahireti önemsiz görüp): "Rabbimiz, bize (her nimeti) dünyada ver" der; (işte) onun ahirette nasibi yoktur, olmayacaktır.

  • 2:203

    (Hacc dönemindeki) Sayılı günlerde Allah'ı anıp (özel dualarla zikredin ve arifeden dördüncü güne kadar farz namazlarından sonra tekbir getirin.) İki gün içinde (Mina'dan dönmek için) elini çabuk tutana günah yoktur, (bekleyip) geri kalana da günah yoktur. (Her ikisi de geçerlidir, bu) Sakınan (takva ehli) için (uygun bir yoldur). Allah'tan korkup (ibadet ve hizmetlerde gevşeklik yapmaktan) sakının ve gerçekten bilin ki, siz O'na döndürülüp, bir araya getirileceksiniz.

  • 5:1

    Ey iman edenler! “Akit”lerinizi (Rabbinize ve birbirinize verdiğiniz sözlerinizi ve yaptığınız anlaşma metinlerinizi) yerine getirin. (Hacc ve umrede) İhramlı iken avlanmayı helâl saymamak şartıyla ve (şimdi) size okunacaklar dışta tutulmak üzere, (diğer bütün) hayvanlar size helâl kılındı. Şüphesiz Allah dilediği hükmü verir.

  • 5:2

    (Öyle ise) Ey iman edenler! (Cami, ezan, Ramazan, bayram, başörtüsü gibi) Allah’ın şiarlarına (İslam’ın simge ve sembollerine), haram olan (ve saygı duyulan) aya, kurbanlık hayvanlara ve (kurbanlık nişanı ve ibadet heyecanıyla bunlara takılan) boyun bağlarına ve Allah’ın fazlını ve rızasını umarak hacca gelen (Müslümanlara); sakın hürmetsizlik (haksızlık ve saygısızlık) etmeyiniz. (Hacc farizasını bitirip) İhramdan çıktıktan sonra ise artık avlanabilirsiniz. (Daha önce) Sizi Mescid-i Haram’dan alıkoydukları (Kâbe’yi ziyaretinize ve Mekke’ye girmenize mâni oldukları) için, bundan dolayı bir topluluğa olan hırsınız ve hıncınız, sakın sizi haddi aşmaya (taşkınlık ve azgınlık yapmaya) sürüklemesin. (Ey iman edenler!) İyilik ve takvada (hayırlı hizmet yapmak ve başkalarını kötülükten sakındırmak konusunda) yardımlaşın. (Ama sakın) Günah (işleyip kötülük yapmak, sapkınlık ve saldırganlıkla) haddi aşmak hususunda yardımlaşmayın. (Günahları ve fuhşiyatı meşrulaştırıp yaygınlaştırmak, adil devlet düzenini ve toplum disiplinini yozlaştırmak konusunda teşkilatlanıp ayaklanmayın… Zalim ve kâfirlere yandaşlık yapmayın, her halde ve her meselede mutlaka) Allah’tan korkup (küfür, zulüm ve kötülükten) sakının. Gerçekten Allah’ın (zalim ve hainlere bir müddet fırsat verse de, en acı ve alçaltıcı bir ceza ile sonuçlandırması ve) azabı pek şiddetlidir.

  • 5:94

    Ey iman edenler! Allah (açıkça) görünmediği halde (gaybte) Kendisinden kimin korktuğunu ortaya çıkarmak için, ellerinizin ve mızraklarınızın erişeceği avdan bir şeyle (Hacc döneminde bunları yasaklamak suretiyle) andolsun sizi deneyecektir. Artık kim bundan sonra haddi aşarsa, onun için acı bir azap (gelecektir.)

  • 5:96

    Deniz avı ve onu yemek size ve (yeryüzünde) yolculuk edenlere bir yarar olarak helâl kılındı. İhramlı olduğunuz sürece kara avı ise size haram kılınmıştır. (Sonunda) O'na (götürülüp) toplanacağınız Allah'tan korkup kötülükten sakınıverin.

  • 22:25

    Şüphesiz, kâfir olup (insanları) Allah’ın yolundan menederek (saptıranlar) ve (Mekke’de oturan) yerlilerle (Hacc ve Umre ziyaretlerine) dışarıdan gelen bütün insanlar için, aynı kutsallıkta (haram ve kıble) kıldığımız Mescid-i Haram'dan (Müslümanları) alıkoyanlar, (bilsinler ki) kim orada haddi aşıp zulmederek zorbalık yapmak isterse, ona acı bir azap tattıracağımız (kesindir).

  • 22:27

    “İnsanlar içinde Haccı ilan et. (Hacc organizelerini tertip ve teşvik et) Ki; gerek yaya olarak gerekse çok uzak yollardan, yorgun düşmüş (çeşitli) binekler (kullanarak) sana (Beytullah’a) gelsinler.” (Böylece Haccın; dini, ilmi, içtimai, ahlâki, insani, kültürel ve iktisadi yararlarını görsünler.)

  • 22:29

    Sonra (vücutlarındaki ve ruhlarındaki) kirlerini atıp gidersinler, adaklarını yerine getirsinler. (Allah’a hürmet ve ibadet niyetiyle) Beyt-i Atik'i (o kadim ve kutlu Evi=Kâbe-i Şerifi) tavaf etsinler.

  • 2:158

    اِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعَٓائِرِ اللّٰهِۚ فَمَنْ حَجَّ الْبَيْتَ اَوِ اعْتَمَرَ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِ اَنْ يَطَّوَّفَ بِهِمَاۜ وَمَنْ تَطَوَّعَ خَيْرًاۙ فَاِنَّ اللّٰهَ شَاكِرٌ عَل۪يمٌ

    Şüphesiz, 'Safa' ile 'Merve' Allah'ın (şiarından, ibadet nişanından) işaretlerindendir. Böylece kim (kutsal) Evi (Kâbe'yi) hacceder veya umre yaparsa, artık bu ikisini tavaf etmesinde kendisi için bir sakınca yoktur (mü’minlere izin ve emir verilmiştir). Artık kim de gönülden (ve nafile cinsinden, fazla) bir hayır yaparsa (karşılığını görecektir). Şüphesiz Allah, şükrün karşılığını Verendir, Bilendir.

  • 2:189

    يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ الْاَهِلَّةِۜ قُلْ هِيَ مَوَاق۪يتُ لِلنَّاسِ وَالْحَجِّۜ وَلَيْسَ الْبِرُّ بِاَنْ تَأْتُوا الْبُيُوتَ مِنْ ظُهُورِهَا وَلٰكِنَّ الْبِرَّ مَنِ اتَّقٰىۚ وَأْتُوا الْبُيُوتَ مِنْ اَبْوَابِهَاۖ وَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

    Sana, hilalleri (doğuş halindeki “ay” şekillerini) sorarlar. De ki: “O, insanlar ve hacc için belirlenmiş vakitlerdir. İyilik (birr, cahiliye âdetinde olduğu gibi), evlere arkalarından gelmeniz (gibi asılsız ve yararsız hurafeler) değildir, ama iyilik (küfür ve kötülükten) sakınan(ın halidir). Artık evlere (ön dış) kapılarından girin. Allah'tan sakının, umulur ki kurtuluşa ulaşırsınız.”

  • 2:196

    وَاَتِمُّوا الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ لِلّٰهِۜ فَاِنْ اُحْصِرْتُمْ فَمَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْيِۚ وَلَا تَحْلِقُوا رُؤُ۫سَكُمْ حَتّٰى يَبْلُغَ الْهَدْيُ مَحِلَّهُۜ فَمَنْ كَانَ مِنْكُمْ مَر۪يضًا اَوْ بِه۪ٓ اَذًى مِنْ رَأْسِه۪ فَفِدْيَةٌ مِنْ صِيَامٍ اَوْ صَدَقَةٍ اَوْ نُسُكٍۚ فَاِذَٓا اَمِنْتُمْ۠ فَمَنْ تَمَتَّعَ بِالْعُمْرَةِ اِلَى الْحَجِّ فَمَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْيِۚ فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلٰثَةِ اَيَّامٍ فِي الْحَجِّ وَسَبْعَةٍ اِذَا رَجَعْتُمْۜ تِلْكَ عَشَرَةٌ كَامِلَةٌۜ ذٰلِكَ لِمَنْ لَمْ يَكُنْ اَهْلُهُ حَاضِرِي الْمَسْجِدِ الْحَرَامِۜ وَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعِقَابِ۟

    (Size emredildiği ve öğretildiği biçimde) Haccı ve umreyi Allah için tamamlayıverin. Eğer (düşman tehlikesi, hastalık ve buna benzer nedenlerle) kuşatılır, kısıtlanır ve engel olunursanız, artık size kolay gelen kurban(ı gönderin). Kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Sizden kim hasta ise veya başından şikâyeti varsa, onun ya oruç ya sadaka veya kurban olarak fidye (vermesi yeterlidir). Ne zaman güvenliğe kavuşursanız, hacca kadar umre ile yararlanmak isteyene, kolayına gelen bir kurban(ı kesmek gerekir). Bulamayana da, hacc'da üç gün, döndüğünüzde yedi (gün) olmak üzere, bunlar, tamı tamına on (gün) oruç (tutması tavsiye edilmiştir). Bu, ailesi Mescid-i Haram'da olmayanlar içindir. Allah'tan korkun ve bilin ki, muhakkak Allah’ın cezası pek çetindir.

  • 2:197

    اَلْحَجُّ اَشْهُرٌ مَعْلُومَاتٌۚ فَمَنْ فَرَضَ ف۪يهِنَّ الْحَجَّ فَلَا رَفَثَ وَلَا فُسُوقَ وَلَا جِدَالَ فِي الْحَجِّۜ وَمَا تَفْعَلُوا مِنْ خَيْرٍ يَعْلَمْهُ اللّٰهُۜ وَتَزَوَّدُوا فَاِنَّ خَيْرَ الزَّادِ التَّقْوٰىۘ وَاتَّقُونِ يَٓا اُو۬لِي الْاَلْبَابِ

    Hacc, bilinen aylarda (yapılır). Böylelikle kim onlarda (bu aylarda) haccı (niyetlenip ihrama girerek kendisine) farz eder (yerine getirir)se, (bilsin ki) hacc’da kadına yaklaşmak, fısk yapmak (günah ve kötülüğe bulaşmak) ve kavgaya tutuşmak yoktur. Siz, hayır adına ne yaparsanız, Allah onu bilir. (Artık ahiret hazırlığı için) Azık edinin, şüphesiz azığın en hayırlısı takvadır. Ey temiz akıl sahipleri, Benden korkup (sizi cehenneme sokacak davranışlardan) sakının.

  • 2:198

    لَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ اَنْ تَبْتَغُوا فَضْلًا مِنْ رَبِّكُمْۜ فَاِذَٓا اَفَضْتُمْ مِنْ عَرَفَاتٍ فَاذْكُرُوا اللّٰهَ عِنْدَ الْمَشْعَرِ الْحَرَامِۖ وَاذْكُرُوهُ كَمَا هَدٰيكُمْۚ وَاِنْ كُنْتُمْ مِنْ قَبْلِه۪ لَمِنَ الضَّٓالّ۪ينَ

    (Hacc mevsiminde bile) Rabbinizden bir fazıl (rızık ve kazanç) aramanızda (ticaret yapmanızda) sizin için sakınca yoktur. Arafat'tan hep birlikte (Müzdelife’ye) indiğiniz vakitte Meş'ar-ı Haram'da (Mekke’de, Arafat’la Mina arasındaki ziyaret durağında) Allah'ı anın (zikredip yalvarın). O, sizi nasıl doğru yola yöneltip-ilettiyse, siz de (ibadet ve itaatle) O'nu anıp hatırlayın. Gerçek şu ki, siz bundan (İslam’dan) önce hakikaten şaşkın ve sapkın olanlardandınız.

  • 2:199

    ثُمَّ اَف۪يضُوا مِنْ حَيْثُ اَفَاضَ النَّاسُ وَاسْتَغْفِرُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ

    Sonra insanların (Kâbe’ye doğru topluca) akın edip (huzur ve heyecanla gittiği) yerden (şeytanı taşladıktan sonra Mina’dan Kâbe’ye doğru) siz de akın edip (yürümeye bakın) ve Allah'tan bağışlanma dileyip yakarın. Şüphesiz Allah Bağışlayandır, Esirgeyip Koruyandır.

  • 2:200

    فَاِذَا قَضَيْتُمْ مَنَاسِكَكُمْ فَاذْكُرُوا اللّٰهَ كَذِكْرِكُمْ اٰبَٓاءَكُمْ اَوْ اَشَدَّ ذِكْرًاۜ فَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَقُولُ رَبَّنَٓا اٰتِنَا فِي الدُّنْيَا وَمَا لَهُ فِي الْاٰخِرَةِ مِنْ خَلَاقٍ

    Artık (hacc) ibadetlerinizi bitirdiğinizde; (cahiliye döneminde) atalarınızı andığınız (onların şeref ve faziletlerini heyecanla anlatıp övmeye çalıştığınız) gibi; hatta ondan daha kuvvetli (ve içtenlikli) bir yalvarma ile, Allah’ı zikredip çağırın. (Bu ayette heyecanlı cehri-açık zikre izin ve teşvik vardır.) İnsanlardan öylesi vardır ki (ahireti önemsiz görüp): "Rabbimiz, bize (her nimeti) dünyada ver" der; (işte) onun ahirette nasibi yoktur, olmayacaktır.

  • 2:203

    وَاذْكُرُوا اللّٰهَ ف۪ٓي اَيَّامٍ مَعْدُودَاتٍۜ فَمَنْ تَعَجَّلَ ف۪ي يَوْمَيْنِ فَلَٓا اِثْمَ عَلَيْهِۚ وَمَنْ تَاَخَّرَ فَلَٓا اِثْمَ عَلَيْهِۙ لِمَنِ اتَّقٰىۜ وَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاعْلَمُٓوا اَنَّكُمْ اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ

    (Hacc dönemindeki) Sayılı günlerde Allah'ı anıp (özel dualarla zikredin ve arifeden dördüncü güne kadar farz namazlarından sonra tekbir getirin.) İki gün içinde (Mina'dan dönmek için) elini çabuk tutana günah yoktur, (bekleyip) geri kalana da günah yoktur. (Her ikisi de geçerlidir, bu) Sakınan (takva ehli) için (uygun bir yoldur). Allah'tan korkup (ibadet ve hizmetlerde gevşeklik yapmaktan) sakının ve gerçekten bilin ki, siz O'na döndürülüp, bir araya getirileceksiniz.

  • 5:1

    يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَوْفُوا بِالْعُقُودِۜ اُحِلَّتْ لَكُمْ بَه۪يمَةُ الْاَنْعَامِ اِلَّا مَا يُتْلٰى عَلَيْكُمْ غَيْرَ مُحِلِّي الصَّيْدِ وَاَنْتُمْ حُرُمٌۜ اِنَّ اللّٰهَ يَحْكُمُ مَا يُر۪يدُ

    Ey iman edenler! “Akit”lerinizi (Rabbinize ve birbirinize verdiğiniz sözlerinizi ve yaptığınız anlaşma metinlerinizi) yerine getirin. (Hacc ve umrede) İhramlı iken avlanmayı helâl saymamak şartıyla ve (şimdi) size okunacaklar dışta tutulmak üzere, (diğer bütün) hayvanlar size helâl kılındı. Şüphesiz Allah dilediği hükmü verir.

  • 5:2

    يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تُحِلُّوا شَعَٓائِرَ اللّٰهِ وَلَا الشَّهْرَ الْحَرَامَ وَلَا الْهَدْيَ وَلَا الْقَلَٓائِدَ وَلَٓا آٰمّ۪ينَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنْ رَبِّهِمْ وَرِضْوَانًاۜ وَاِذَا حَلَلْتُمْ فَاصْطَادُواۜ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَاٰنُ قَوْمٍ اَنْ صَدُّوكُمْ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اَنْ تَعْتَدُواۢ وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوٰىۖ وَلَا تَعَاوَنُوا عَلَى الْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِۖ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعِقَابِ

    (Öyle ise) Ey iman edenler! (Cami, ezan, Ramazan, bayram, başörtüsü gibi) Allah’ın şiarlarına (İslam’ın simge ve sembollerine), haram olan (ve saygı duyulan) aya, kurbanlık hayvanlara ve (kurbanlık nişanı ve ibadet heyecanıyla bunlara takılan) boyun bağlarına ve Allah’ın fazlını ve rızasını umarak hacca gelen (Müslümanlara); sakın hürmetsizlik (haksızlık ve saygısızlık) etmeyiniz. (Hacc farizasını bitirip) İhramdan çıktıktan sonra ise artık avlanabilirsiniz. (Daha önce) Sizi Mescid-i Haram’dan alıkoydukları (Kâbe’yi ziyaretinize ve Mekke’ye girmenize mâni oldukları) için, bundan dolayı bir topluluğa olan hırsınız ve hıncınız, sakın sizi haddi aşmaya (taşkınlık ve azgınlık yapmaya) sürüklemesin. (Ey iman edenler!) İyilik ve takvada (hayırlı hizmet yapmak ve başkalarını kötülükten sakındırmak konusunda) yardımlaşın. (Ama sakın) Günah (işleyip kötülük yapmak, sapkınlık ve saldırganlıkla) haddi aşmak hususunda yardımlaşmayın. (Günahları ve fuhşiyatı meşrulaştırıp yaygınlaştırmak, adil devlet düzenini ve toplum disiplinini yozlaştırmak konusunda teşkilatlanıp ayaklanmayın… Zalim ve kâfirlere yandaşlık yapmayın, her halde ve her meselede mutlaka) Allah’tan korkup (küfür, zulüm ve kötülükten) sakının. Gerçekten Allah’ın (zalim ve hainlere bir müddet fırsat verse de, en acı ve alçaltıcı bir ceza ile sonuçlandırması ve) azabı pek şiddetlidir.

  • 5:94

    يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَيَبْلُوَنَّكُمُ اللّٰهُ بِشَيْءٍ مِنَ الصَّيْدِ تَنَالُهُٓ اَيْد۪يكُمْ وَرِمَاحُكُمْ لِيَعْلَمَ اللّٰهُ مَنْ يَخَافُهُ بِالْغَيْبِۚ فَمَنِ اعْتَدٰى بَعْدَ ذٰلِكَ فَلَهُ عَذَابٌ اَل۪يمٌ

    Ey iman edenler! Allah (açıkça) görünmediği halde (gaybte) Kendisinden kimin korktuğunu ortaya çıkarmak için, ellerinizin ve mızraklarınızın erişeceği avdan bir şeyle (Hacc döneminde bunları yasaklamak suretiyle) andolsun sizi deneyecektir. Artık kim bundan sonra haddi aşarsa, onun için acı bir azap (gelecektir.)

  • 5:96

    اُحِلَّ لَكُمْ صَيْدُ الْبَحْرِ وَطَعَامُهُ مَتَاعًا لَكُمْ وَلِلسَّيَّارَةِۚ وَحُرِّمَ عَلَيْكُمْ صَيْدُ الْبَرِّ مَا دُمْتُمْ حُرُمًاۜ وَاتَّقُوا اللّٰهَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ

    Deniz avı ve onu yemek size ve (yeryüzünde) yolculuk edenlere bir yarar olarak helâl kılındı. İhramlı olduğunuz sürece kara avı ise size haram kılınmıştır. (Sonunda) O'na (götürülüp) toplanacağınız Allah'tan korkup kötülükten sakınıverin.

  • 22:25

    اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَيَصُدُّونَ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ وَالْمَسْجِدِ الْحَرَامِ الَّذ۪ي جَعَلْنَاهُ لِلنَّاسِ سَوَٓاءًۨ الْعَاكِفُ ف۪يهِ وَالْبَادِۜ وَمَنْ يُرِدْ ف۪يهِ بِاِلْحَادٍ بِظُلْمٍ نُذِقْهُ مِنْ عَذَابٍ اَل۪يمٍ۟

    Şüphesiz, kâfir olup (insanları) Allah’ın yolundan menederek (saptıranlar) ve (Mekke’de oturan) yerlilerle (Hacc ve Umre ziyaretlerine) dışarıdan gelen bütün insanlar için, aynı kutsallıkta (haram ve kıble) kıldığımız Mescid-i Haram'dan (Müslümanları) alıkoyanlar, (bilsinler ki) kim orada haddi aşıp zulmederek zorbalık yapmak isterse, ona acı bir azap tattıracağımız (kesindir).

  • 22:27

    وَاَذِّنْ فِي النَّاسِ بِالْحَجِّ يَأْتُوكَ رِجَالًا وَعَلٰى كُلِّ ضَامِرٍ يَأْت۪ينَ مِنْ كُلِّ فَجٍّ عَم۪يقٍۙ

    “İnsanlar içinde Haccı ilan et. (Hacc organizelerini tertip ve teşvik et) Ki; gerek yaya olarak gerekse çok uzak yollardan, yorgun düşmüş (çeşitli) binekler (kullanarak) sana (Beytullah’a) gelsinler.” (Böylece Haccın; dini, ilmi, içtimai, ahlâki, insani, kültürel ve iktisadi yararlarını görsünler.)

  • 22:29

    ثُمَّ لْيَقْضُوا تَفَثَهُمْ وَلْيُوفُوا نُذُورَهُمْ وَلْيَطَّوَّفُوا بِالْبَيْتِ الْعَت۪يقِ

    Sonra (vücutlarındaki ve ruhlarındaki) kirlerini atıp gidersinler, adaklarını yerine getirsinler. (Allah’a hürmet ve ibadet niyetiyle) Beyt-i Atik'i (o kadim ve kutlu Evi=Kâbe-i Şerifi) tavaf etsinler.

  • 2:158

    اِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعَٓائِرِ اللّٰهِۚ فَمَنْ حَجَّ الْبَيْتَ اَوِ اعْتَمَرَ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِ اَنْ يَطَّوَّفَ بِهِمَاۜ وَمَنْ تَطَوَّعَ خَيْرًاۙ فَاِنَّ اللّٰهَ شَاكِرٌ عَل۪يمٌ

  • 2:189

    يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ الْاَهِلَّةِۜ قُلْ هِيَ مَوَاق۪يتُ لِلنَّاسِ وَالْحَجِّۜ وَلَيْسَ الْبِرُّ بِاَنْ تَأْتُوا الْبُيُوتَ مِنْ ظُهُورِهَا وَلٰكِنَّ الْبِرَّ مَنِ اتَّقٰىۚ وَأْتُوا الْبُيُوتَ مِنْ اَبْوَابِهَاۖ وَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

  • 2:196

    وَاَتِمُّوا الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ لِلّٰهِۜ فَاِنْ اُحْصِرْتُمْ فَمَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْيِۚ وَلَا تَحْلِقُوا رُؤُ۫سَكُمْ حَتّٰى يَبْلُغَ الْهَدْيُ مَحِلَّهُۜ فَمَنْ كَانَ مِنْكُمْ مَر۪يضًا اَوْ بِه۪ٓ اَذًى مِنْ رَأْسِه۪ فَفِدْيَةٌ مِنْ صِيَامٍ اَوْ صَدَقَةٍ اَوْ نُسُكٍۚ فَاِذَٓا اَمِنْتُمْ۠ فَمَنْ تَمَتَّعَ بِالْعُمْرَةِ اِلَى الْحَجِّ فَمَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْيِۚ فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلٰثَةِ اَيَّامٍ فِي الْحَجِّ وَسَبْعَةٍ اِذَا رَجَعْتُمْۜ تِلْكَ عَشَرَةٌ كَامِلَةٌۜ ذٰلِكَ لِمَنْ لَمْ يَكُنْ اَهْلُهُ حَاضِرِي الْمَسْجِدِ الْحَرَامِۜ وَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعِقَابِ۟

  • 2:197

    اَلْحَجُّ اَشْهُرٌ مَعْلُومَاتٌۚ فَمَنْ فَرَضَ ف۪يهِنَّ الْحَجَّ فَلَا رَفَثَ وَلَا فُسُوقَ وَلَا جِدَالَ فِي الْحَجِّۜ وَمَا تَفْعَلُوا مِنْ خَيْرٍ يَعْلَمْهُ اللّٰهُۜ وَتَزَوَّدُوا فَاِنَّ خَيْرَ الزَّادِ التَّقْوٰىۘ وَاتَّقُونِ يَٓا اُو۬لِي الْاَلْبَابِ

  • 2:198

    لَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ اَنْ تَبْتَغُوا فَضْلًا مِنْ رَبِّكُمْۜ فَاِذَٓا اَفَضْتُمْ مِنْ عَرَفَاتٍ فَاذْكُرُوا اللّٰهَ عِنْدَ الْمَشْعَرِ الْحَرَامِۖ وَاذْكُرُوهُ كَمَا هَدٰيكُمْۚ وَاِنْ كُنْتُمْ مِنْ قَبْلِه۪ لَمِنَ الضَّٓالّ۪ينَ

  • 2:199

    ثُمَّ اَف۪يضُوا مِنْ حَيْثُ اَفَاضَ النَّاسُ وَاسْتَغْفِرُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ

  • 2:200

    فَاِذَا قَضَيْتُمْ مَنَاسِكَكُمْ فَاذْكُرُوا اللّٰهَ كَذِكْرِكُمْ اٰبَٓاءَكُمْ اَوْ اَشَدَّ ذِكْرًاۜ فَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَقُولُ رَبَّنَٓا اٰتِنَا فِي الدُّنْيَا وَمَا لَهُ فِي الْاٰخِرَةِ مِنْ خَلَاقٍ

  • 2:203

    وَاذْكُرُوا اللّٰهَ ف۪ٓي اَيَّامٍ مَعْدُودَاتٍۜ فَمَنْ تَعَجَّلَ ف۪ي يَوْمَيْنِ فَلَٓا اِثْمَ عَلَيْهِۚ وَمَنْ تَاَخَّرَ فَلَٓا اِثْمَ عَلَيْهِۙ لِمَنِ اتَّقٰىۜ وَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاعْلَمُٓوا اَنَّكُمْ اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ

  • 5:1

    يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَوْفُوا بِالْعُقُودِۜ اُحِلَّتْ لَكُمْ بَه۪يمَةُ الْاَنْعَامِ اِلَّا مَا يُتْلٰى عَلَيْكُمْ غَيْرَ مُحِلِّي الصَّيْدِ وَاَنْتُمْ حُرُمٌۜ اِنَّ اللّٰهَ يَحْكُمُ مَا يُر۪يدُ

  • 5:2

    يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تُحِلُّوا شَعَٓائِرَ اللّٰهِ وَلَا الشَّهْرَ الْحَرَامَ وَلَا الْهَدْيَ وَلَا الْقَلَٓائِدَ وَلَٓا آٰمّ۪ينَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنْ رَبِّهِمْ وَرِضْوَانًاۜ وَاِذَا حَلَلْتُمْ فَاصْطَادُواۜ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَاٰنُ قَوْمٍ اَنْ صَدُّوكُمْ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اَنْ تَعْتَدُواۢ وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوٰىۖ وَلَا تَعَاوَنُوا عَلَى الْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِۖ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعِقَابِ

  • 5:94

    يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَيَبْلُوَنَّكُمُ اللّٰهُ بِشَيْءٍ مِنَ الصَّيْدِ تَنَالُهُٓ اَيْد۪يكُمْ وَرِمَاحُكُمْ لِيَعْلَمَ اللّٰهُ مَنْ يَخَافُهُ بِالْغَيْبِۚ فَمَنِ اعْتَدٰى بَعْدَ ذٰلِكَ فَلَهُ عَذَابٌ اَل۪يمٌ

  • 5:96

    اُحِلَّ لَكُمْ صَيْدُ الْبَحْرِ وَطَعَامُهُ مَتَاعًا لَكُمْ وَلِلسَّيَّارَةِۚ وَحُرِّمَ عَلَيْكُمْ صَيْدُ الْبَرِّ مَا دُمْتُمْ حُرُمًاۜ وَاتَّقُوا اللّٰهَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ

  • 22:25

    اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَيَصُدُّونَ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ وَالْمَسْجِدِ الْحَرَامِ الَّذ۪ي جَعَلْنَاهُ لِلنَّاسِ سَوَٓاءًۨ الْعَاكِفُ ف۪يهِ وَالْبَادِۜ وَمَنْ يُرِدْ ف۪يهِ بِاِلْحَادٍ بِظُلْمٍ نُذِقْهُ مِنْ عَذَابٍ اَل۪يمٍ۟

  • 22:27

    وَاَذِّنْ فِي النَّاسِ بِالْحَجِّ يَأْتُوكَ رِجَالًا وَعَلٰى كُلِّ ضَامِرٍ يَأْت۪ينَ مِنْ كُلِّ فَجٍّ عَم۪يقٍۙ

  • 22:29

    ثُمَّ لْيَقْضُوا تَفَثَهُمْ وَلْيُوفُوا نُذُورَهُمْ وَلْيَطَّوَّفُوا بِالْبَيْتِ الْعَت۪يقِ