Günah

  • 2:209

    فَاِنْ زَلَلْتُمْ مِنْ بَعْدِ مَا جَٓاءَتْكُمُ الْبَيِّنَاتُ فَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ عَز۪يزٌ حَك۪يمٌ

    Size, (Kur’an ve Sünnet gibi) apaçık belgeler (ayetler) geldikten sonra eğer yine (Silm’den= adil barış ve bereket düzeninden) ayağınız kayar da (saparsanız), bilin ki Allah, gerçekten Üstün ve Güçlüdür, Hüküm ve Hikmet sahibidir.

  • 2:286

    لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَاۜ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْۜ رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَٓا اِنْ نَس۪ينَٓا اَوْ اَخْطَأْنَاۚ رَبَّنَا وَلَا تَحْمِلْ عَلَيْنَٓا اِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِنَاۚ رَبَّنَا وَلَا تُحَمِّلْنَا مَا لَا طَاقَةَ لَنَا بِه۪ۚ وَاعْفُ عَنَّا۠ وَاغْفِرْ لَنَا۠ وَارْحَمْنَا۠ اَنْتَ مَوْلٰينَا فَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِر۪ينَ

    Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden (kapasitesinden) başkasını yüklemez. (Herkesin) Kazandığı (iyilikler) lehine (kendi hayrına ve menfaatine), kazandırdıkları (veya sebep oldukları kötülükler ile, ona haksız şekilde kazandırılan şeyler ise) kendi aleyhine (zararına ve şer hanesine)dir. “Rabbimiz, unuttuklarımızdan veya (bu Kur’an’a, akla ve vicdana dayanarak vardığımız kararlarda ve içtihatlarımızda hataen) yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutarak azarlayıp cezalandırma! (Ey) Rabbimiz; (hadlerini aştıkları ve azıp şımardıkları için) bizden öncekilere yüklediğin gibi, bize de ağır (sorumluluklar) yükleyip (bizi bunaltma! Ey) Rabbimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma! Bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirgeyip acı! Sen bizim Mevlâ’mızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et. (Nusret ve muvaffakiyet verip zafere eriştir. Amin.)

  • 4:31

    اِنْ تَجْتَنِبُوا كَبَٓائِرَ مَا تُنْهَوْنَ عَنْهُ نُكَفِّرْ عَنْكُمْ سَيِّـَٔاتِكُمْ وَنُدْخِلْكُمْ مُدْخَلًا كَر۪يمًا

    Eğer size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin diğer kötülük ve kusurlarınızı örteriz ve sizi 'onurlu-üstün' bir makama iletiriz.

  • 6:120

    وَذَرُوا ظَاهِرَ الْاِثْمِ وَبَاطِنَهُۜ اِنَّ الَّذ۪ينَ يَكْسِبُونَ الْاِثْمَ سَيُجْزَوْنَ بِمَا كَانُوا يَقْتَرِفُونَ

    Günahın açıkta olanını da, gizli yapılanını da terk edin. Çünkü günahı kazananların, yüklenegeldikleri kötülük dolayısıyla mutlaka cezalandırılmaları kesindir. (İşte bundan korkmak ve korunmak gerekir.)

  • 11:61

    وَاِلٰى ثَمُودَ اَخَاهُمْ صَالِحًاۢ قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللّٰهَ مَا لَكُمْ مِنْ اِلٰهٍ غَيْرُهُۜ هُوَ اَنْشَاَكُمْ مِنَ الْاَرْضِ وَاسْتَعْمَرَكُمْ ف۪يهَا فَاسْتَغْفِرُوهُ ثُمَّ تُوبُٓوا اِلَيْهِۜ اِنَّ رَبّ۪ي قَر۪يبٌ مُج۪يبٌ

    Semud (halkına da) kardeşleri Salih'i (gönderdik). Dedi ki: “Ey kavmim, Allah'a ibadet edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. O sizi yerden (topraktan) yarattı ve orada ömür geçirenler ve dünyayı imar edenler kıldı. Öyleyse O'ndan bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin. Şüphesiz benim Rabbim, (kullarına ve tüm yarattıklarına en) Yakın olandır, (duaları) Kabul edendir.”

  • 23:118

    وَقُلْ رَبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَاَنْتَ خَيْرُ الرَّاحِم۪ينَ

    Ve (ey Nebim, Sen ve ümmetin devamlı dua edip) de(yin) ki: “Rabbim, (bizi) bağışla ve merhamet et, Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın.” (Çünkü dua eden, mahrum edilmeyecektir.)

  • 40:2

    تَنْز۪يلُ الْكِتَابِ مِنَ اللّٰهِ الْعَز۪يزِ الْعَل۪يمِۙ

    Bu Kitabın (Kur’an’ın) indirilmesi, Azîz (çok güçlü, pek etkin ve tek yetkin), Alîm (yani; olmuş ve olacak her şeyi ve bütün detaylarıyla bilen) Allah'tandır;

  • 40:3

    غَافِرِ الذَّنْبِ وَقَابِلِ التَّوْبِ شَد۪يدِ الْعِقَابِ ذِي الطَّوْلِۜ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ اِلَيْهِ الْمَص۪يرُ

    Günahı bağışlayan, tevbeyi kabul edip, (kuluna rahmet ve fazilet kapılarını açan, ama;) cezası da pek şiddetli olan; Kudret, Kerem ve Lütuf sahibi (Allah'tan Hz. Muhammed'e vahyolunan bir Kur'an-ı Azimüşşan’dır). O'ndan başka ilah yoktur. (Bu imtihan hayatının sonunda) Dönüş de O'nadır.

  • 40:55

    فَاصْبِرْ اِنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنْبِكَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ بِالْعَشِيِّ وَالْاِبْكَارِ

    (Ey Nebim!) Şu halde Sen sabret (ve dayan ki); gerçekten Allah'ın va'adi Hakk’tır. Günahın için mağfiret dileyerek, akşam ve sabah Rabbini hamd ile tesbih ederek (mü’minlere örnek olmalı ve rehberlik yapmalısın).

  • 48:1

    اِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحًا مُب۪ينًاۙ

    Doğrusu Biz Sana (zafer yollarını) açtık; apaçık bir fetih ihsan ettik.

  • 48:2

    لِيَغْفِرَ لَكَ اللّٰهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِكَ وَمَا تَاَخَّرَ وَيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَيَهْدِيَكَ صِرَاطًا مُسْتَق۪يمًاۙ

    Öyle ki Allah, (itminan ve sükûnete ulaştırıp) Senin geçmiş ve gelecek (her) hatanı (ve inanıp peşine takılanları) bağışlayıversin, üzerindeki nimetini tamama erdirsin ve Seni dosdoğru bir yola (hidayete) yöneltsin.

  • 48:3

    وَيَنْصُرَكَ اللّٰهُ نَصْرًا عَز۪يزًا

    Ve Allah (bu sürecin sonunda), Sana ‘üstün ve onurlu’ bir zaferle yardım etsin (istedik).

  • 48:4

    هُوَ الَّذ۪ٓي اَنْزَلَ السَّك۪ينَةَ ف۪ي قُلُوبِ الْمُؤْمِن۪ينَ لِيَزْدَادُٓوا ا۪يمَانًا مَعَ ا۪يمَانِهِمْۜ وَلِلّٰهِ جُنُودُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَكَانَ اللّٰهُ عَل۪يمًا حَك۪يمًاۙ

    (Böylece) O (Allah CC) imanlarını bir kat daha arttırsınlar diye mü’minlerin kalplerine sükûnet (huzur, itminan ve emniyet) indirdi (ve indirecektir). Göklerin ve yerin orduları (elbette) Allah’ındır. Allah (CC) her şeyi (nasıl yapacağını en iyi) Bilendir; Hüküm ve Hikmet sahibidir.

  • 48:5

    لِيُدْخِلَ الْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَا وَيُكَفِّرَ عَنْهُمْ سَيِّـَٔاتِهِمْۜ وَكَانَ ذٰلِكَ عِنْدَ اللّٰهِ فَوْزًا عَظ۪يمًاۙ

    (Her şeye gücü yeten, göklerdeki ve yerdeki ordularıyla işlerini yürüten Cenab-ı Hakkın ayrıca cihadı emretmesi; bu hizmet ve gayretleri sebebiyle) Mü’min erkek ve kadınları, altından ırmaklar (ve havuzlu şelaleler) akan ve içinde ebedi kalacakları cennetlere sokması ve onların günahlarını örtüp bağışlaması içindir. İşte Allah katında gerçek kurtuluş ve büyük mutluluk budur (ve sonsuz huzura bu sayede erişilir).

  • 53:12

    اَفَتُمَارُونَهُ عَلٰى مَا يَرٰى

    (Ey müşrikler ve münafık-münkir kesimler!) Siz hâlâ Onun (Resulüllah’ın) gördüğünden (Hz. Cebrail’le görüştüğünden ve bilgi alışverişinden) şüphe edip (bu konuyu) tartışacak mısınız?

  • 57:28

    يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَاٰمِنُوا بِرَسُولِه۪ يُؤْتِكُمْ كِفْلَيْنِ مِنْ رَحْمَتِه۪ وَيَجْعَلْ لَكُمْ نُورًا تَمْشُونَ بِه۪ وَيَغْفِرْ لَكُمْۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌۙ

    Ey iman edenler! Allah'tan korkun (küfür ve kötülükten çekinin) ve O'nun Elçisine iman (ve Peygamberin sünnetine ittiba) edin ki, size Kendi rahmetinden (dünyada zafer ve izzet, ahirette ise cennet ve rü'yet olarak) iki pay (güzel karşılık) versin. Size kendisiyle yürüyeceğiniz (böylece Hakka ve hayra erişeceğiniz) bir nur (akıl, feraset ve dirayet) versin ve size mağfiret etsin. Allah çok Bağışlayandır, çok Esirgeyendir.

  • 85:10

    اِنَّ الَّذ۪ينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَر۪يقِۜ

    Gerçek şu ki, mü’min erkeklerle mü’min kadınlara işkence (fitne) uygulayanlar, sonra (pişmanlık duyup) tevbekâr da olmayanlar; işte onlar için cehennem azabı vardır ve yakıcı azap onlaradır.