Şuarâ Suresi
29:30:31:32:33:34:35:36:37:38:39:40:41:42:43:44:45:46:47:48 Ayetler
Nüzul Yeri Mekke. 227 ayettir.
-
26:29
(Firavun) Dedi ki: (Ey Musa!) “Andolsun, eğer benim dışımda bir ilah edinecek (benim düzenimi ve hâkimiyetimi istemeyecek) olursan, seni kesinlikle zindana kapatılmışlardan kılarım!”
-
26:30
(Musa) Dedi ki: “Sana apaçık bir şey (bir delil-mucize) getirmiş olsam da mı (bana inanmayacaksın)?”
-
26:31
(Firavun:) "Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi onu (Rabbini veya mucizeni) getir (de görelim)” dedi.
-
26:32
Bunun üzerine (Musa) asasını bırakıverdi, bir de (ne görsünler) o, açıkça bir ejderha oluvermişti.
-
26:33
Elini de birden (cebinden veya koltuk dibinden) çekip çıkardı, bir de (baktılar ki) o, seyredenler için (nur saçıp) 'parlayıp aydınlanıvermiş' (ve bembeyaz kesilmişti).
-
26:34
(Firavun) Çevresindeki önde gelenlere dedi ki: "Bu (adam), doğrusu bilgin (ve hünerli) bir büyücüdür. (Bizi etkileyip kendisine bağlamak hevesindedir.)"
-
26:35
“(Öyle ise) Ne emredersiniz? (Nasıl bir tedbir önerirsiniz buyurun, çünkü bu kişi) Büyüsüyle sizi yurdunuzdan (ve iktidarınızdan) sürüp çıkarmak istemektedir."
-
26:36
Dediler ki: "Bunu ve kardeşini (alıkoyup) oyala (beklet), şehirlere de (davetçi) toplayıcılar gönder,"
-
26:37
(Ki) "Bütün uzman-bilgin büyücüleri sana getirsinler."
-
26:38
Böylelikle büyücüler, bilinen (ve belirlenen) bir günün belli vaktinde bir araya getirildi.
-
26:39
Ve insanlara da (sihirbazları seyretmek üzere): “Siz de (haydi bir araya) toplanır mısınız?” denilmişti.
-
26:40
Halk ise (şuursuz kalabalık psikolojisi ve hep kazanan ve güçlü olandan yana tavır sergilemeleri nedeniyle): “Eğer üstün gelirlerse, her halde ve elbette (bu) sihirbazlara uyarız (ve Hz. Musa'nın peşini bırakırız)” diye (aralarında söyleşmişlerdi).
-
26:41
Sihirbazlar ise, (toplanıp meydana) geldiklerinde Firavun’a (giderek): “Şayet biz üstün gelirsek, mutlaka bize (yakışır) bir ücret (ve mükâfat) vardır, değil mi (ey efendimiz)?” diyerek (dilenciliğin ve menfaat için zalimlere dil dökmeciliğin yaygın bir örneğini sergilemişlerdi).
-
26:42
(Firavun ise onlara:) “Evet, elbette ki o takdirde, (yanımda en gözde kimselerden ve her türlü makam ve imkâna erişenlerden) yakın çevremden olacağınızdan (hiç şüphe etmeyin)” cevabını vermişti.
-
26:43
Musa onlara (sihirbazlara) dedi ki: "(Haydi) Atacağınızı (ortaya) atın (maharetinizi kanıtlayın da görelim.)"
-
26:44
Bunun üzerine sihirbazlar (halkın gözünü boyamak için) iplerini ve değneklerini (meydana) atmışlar ve “Firavun’un şerefine (onun ismi ve izzeti hakkı için) elbette (her türlü hünerimizi göstereceğiz ve) biz galip geleceğiz” demişlerdi.
-
26:45
(Bunun üzerine) Hz. Musa da asasını (yere) bıraktı ve bir anda onların uydurdukları (hayali canavarları)nı yutmaya başladı. (O zaman halk ve sihirbazlar şaşkınlığa düşmüşlerdi.)
-
26:46
(Bu durumu gören ve İlahi bir mucize olduğunu sezen) Sihirbazlar, hemen secdeye kapanıvermişlerdi.
-
26:47
“Biz âlemlerin Rabbine iman ettik, demişlerdi.
-
26:48
Musa ve Harun'un (bildirdiği ve öğrettiği şekilde onların) Rabbine iman ettik” (diyerek teslimiyet göstermişlerdi).
-
26:29
قَالَ لَئِنِ اتَّخَذْتَ اِلٰهًا غَيْر۪ي لَاَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُون۪ينَ
(Firavun) Dedi ki: (Ey Musa!) “Andolsun, eğer benim dışımda bir ilah edinecek (benim düzenimi ve hâkimiyetimi istemeyecek) olursan, seni kesinlikle zindana kapatılmışlardan kılarım!”
-
26:30
قَالَ اَوَلَوْ جِئْتُكَ بِشَيْءٍ مُب۪ينٍ
(Musa) Dedi ki: “Sana apaçık bir şey (bir delil-mucize) getirmiş olsam da mı (bana inanmayacaksın)?”
-
26:31
قَالَ فَأْتِ بِه۪ٓ اِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِق۪ينَ
(Firavun:) "Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi onu (Rabbini veya mucizeni) getir (de görelim)” dedi.
-
26:32
فَاَلْقٰى عَصَاهُ فَاِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُب۪ينٌۚ
Bunun üzerine (Musa) asasını bırakıverdi, bir de (ne görsünler) o, açıkça bir ejderha oluvermişti.
-
26:33
وَنَزَعَ يَدَهُ فَاِذَا هِيَ بَيْضَٓاءُ لِلنَّاظِر۪ينَ۟
Elini de birden (cebinden veya koltuk dibinden) çekip çıkardı, bir de (baktılar ki) o, seyredenler için (nur saçıp) 'parlayıp aydınlanıvermiş' (ve bembeyaz kesilmişti).
-
26:34
قَالَ لِلْمَلَاِ حَوْلَهُٓ اِنَّ هٰذَا لَسَاحِرٌ عَل۪يمٌۙ
(Firavun) Çevresindeki önde gelenlere dedi ki: "Bu (adam), doğrusu bilgin (ve hünerli) bir büyücüdür. (Bizi etkileyip kendisine bağlamak hevesindedir.)"
-
26:35
يُر۪يدُ اَنْ يُخْرِجَكُمْ مِنْ اَرْضِكُمْ بِسِحْرِه۪ۗ فَمَاذَا تَأْمُرُونَ
“(Öyle ise) Ne emredersiniz? (Nasıl bir tedbir önerirsiniz buyurun, çünkü bu kişi) Büyüsüyle sizi yurdunuzdan (ve iktidarınızdan) sürüp çıkarmak istemektedir."
-
26:36
قَالُٓوا اَرْجِهْ وَاَخَاهُ وَابْعَثْ فِي الْمَدَٓائِنِ حَاشِر۪ينَۙ
Dediler ki: "Bunu ve kardeşini (alıkoyup) oyala (beklet), şehirlere de (davetçi) toplayıcılar gönder,"
-
26:37
يَأْتُوكَ بِكُلِّ سَحَّارٍ عَل۪يمٍ
(Ki) "Bütün uzman-bilgin büyücüleri sana getirsinler."
-
26:38
فَجُمِعَ السَّحَرَةُ لِم۪يقَاتِ يَوْمٍ مَعْلُومٍۙ
Böylelikle büyücüler, bilinen (ve belirlenen) bir günün belli vaktinde bir araya getirildi.
-
26:39
وَق۪يلَ لِلنَّاسِ هَلْ اَنْتُمْ مُجْتَمِعُونَۙ
Ve insanlara da (sihirbazları seyretmek üzere): “Siz de (haydi bir araya) toplanır mısınız?” denilmişti.
-
26:40
لَعَلَّنَا نَتَّبِعُ السَّحَرَةَ اِنْ كَانُوا هُمُ الْغَالِب۪ينَ
Halk ise (şuursuz kalabalık psikolojisi ve hep kazanan ve güçlü olandan yana tavır sergilemeleri nedeniyle): “Eğer üstün gelirlerse, her halde ve elbette (bu) sihirbazlara uyarız (ve Hz. Musa'nın peşini bırakırız)” diye (aralarında söyleşmişlerdi).
-
26:41
فَلَمَّا جَٓاءَ السَّحَرَةُ قَالُوا لِفِرْعَوْنَ اَئِنَّ لَنَا لَاَجْرًا اِنْ كُنَّا نَحْنُ الْغَالِب۪ينَ
Sihirbazlar ise, (toplanıp meydana) geldiklerinde Firavun’a (giderek): “Şayet biz üstün gelirsek, mutlaka bize (yakışır) bir ücret (ve mükâfat) vardır, değil mi (ey efendimiz)?” diyerek (dilenciliğin ve menfaat için zalimlere dil dökmeciliğin yaygın bir örneğini sergilemişlerdi).
-
26:42
قَالَ نَعَمْ وَاِنَّكُمْ اِذًا لَمِنَ الْمُقَرَّب۪ينَ
(Firavun ise onlara:) “Evet, elbette ki o takdirde, (yanımda en gözde kimselerden ve her türlü makam ve imkâna erişenlerden) yakın çevremden olacağınızdan (hiç şüphe etmeyin)” cevabını vermişti.
-
26:43
قَالَ لَهُمْ مُوسٰٓى اَلْقُوا مَٓا اَنْتُمْ مُلْقُونَ
Musa onlara (sihirbazlara) dedi ki: "(Haydi) Atacağınızı (ortaya) atın (maharetinizi kanıtlayın da görelim.)"
-
26:44
فَاَلْقَوْا حِبَالَهُمْ وَعِصِيَّهُمْ وَقَالُوا بِعِزَّةِ فِرْعَوْنَ اِنَّا لَنَحْنُ الْغَالِبُونَ
Bunun üzerine sihirbazlar (halkın gözünü boyamak için) iplerini ve değneklerini (meydana) atmışlar ve “Firavun’un şerefine (onun ismi ve izzeti hakkı için) elbette (her türlü hünerimizi göstereceğiz ve) biz galip geleceğiz” demişlerdi.
-
26:45
فَاَلْقٰى مُوسٰى عَصَاهُ فَاِذَا هِيَ تَلْقَفُ مَا يَأْفِكُونَۚ
(Bunun üzerine) Hz. Musa da asasını (yere) bıraktı ve bir anda onların uydurdukları (hayali canavarları)nı yutmaya başladı. (O zaman halk ve sihirbazlar şaşkınlığa düşmüşlerdi.)
-
26:46
فَاُلْقِيَ السَّحَرَةُ سَاجِد۪ينَۙ
(Bu durumu gören ve İlahi bir mucize olduğunu sezen) Sihirbazlar, hemen secdeye kapanıvermişlerdi.
-
26:47
قَالُٓوا اٰمَنَّا بِرَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ
“Biz âlemlerin Rabbine iman ettik, demişlerdi.
-
26:48
رَبِّ مُوسٰى وَهٰرُونَ
Musa ve Harun'un (bildirdiği ve öğrettiği şekilde onların) Rabbine iman ettik” (diyerek teslimiyet göstermişlerdi).
-
26:29
قَالَ لَئِنِ اتَّخَذْتَ اِلٰهًا غَيْر۪ي لَاَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُون۪ينَ
-
26:30
قَالَ اَوَلَوْ جِئْتُكَ بِشَيْءٍ مُب۪ينٍ
-
26:31
قَالَ فَأْتِ بِه۪ٓ اِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِق۪ينَ
-
26:32
فَاَلْقٰى عَصَاهُ فَاِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُب۪ينٌۚ
-
26:33
وَنَزَعَ يَدَهُ فَاِذَا هِيَ بَيْضَٓاءُ لِلنَّاظِر۪ينَ۟
-
26:34
قَالَ لِلْمَلَاِ حَوْلَهُٓ اِنَّ هٰذَا لَسَاحِرٌ عَل۪يمٌۙ
-
26:35
يُر۪يدُ اَنْ يُخْرِجَكُمْ مِنْ اَرْضِكُمْ بِسِحْرِه۪ۗ فَمَاذَا تَأْمُرُونَ
-
26:36
قَالُٓوا اَرْجِهْ وَاَخَاهُ وَابْعَثْ فِي الْمَدَٓائِنِ حَاشِر۪ينَۙ
-
26:37
يَأْتُوكَ بِكُلِّ سَحَّارٍ عَل۪يمٍ
-
26:38
فَجُمِعَ السَّحَرَةُ لِم۪يقَاتِ يَوْمٍ مَعْلُومٍۙ
-
26:39
وَق۪يلَ لِلنَّاسِ هَلْ اَنْتُمْ مُجْتَمِعُونَۙ
-
26:40
لَعَلَّنَا نَتَّبِعُ السَّحَرَةَ اِنْ كَانُوا هُمُ الْغَالِب۪ينَ
-
26:41
فَلَمَّا جَٓاءَ السَّحَرَةُ قَالُوا لِفِرْعَوْنَ اَئِنَّ لَنَا لَاَجْرًا اِنْ كُنَّا نَحْنُ الْغَالِب۪ينَ
-
26:42
قَالَ نَعَمْ وَاِنَّكُمْ اِذًا لَمِنَ الْمُقَرَّب۪ينَ
-
26:43
قَالَ لَهُمْ مُوسٰٓى اَلْقُوا مَٓا اَنْتُمْ مُلْقُونَ
-
26:44
فَاَلْقَوْا حِبَالَهُمْ وَعِصِيَّهُمْ وَقَالُوا بِعِزَّةِ فِرْعَوْنَ اِنَّا لَنَحْنُ الْغَالِبُونَ
-
26:45
فَاَلْقٰى مُوسٰى عَصَاهُ فَاِذَا هِيَ تَلْقَفُ مَا يَأْفِكُونَۚ
-
26:46
فَاُلْقِيَ السَّحَرَةُ سَاجِد۪ينَۙ
-
26:47
قَالُٓوا اٰمَنَّا بِرَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ
-
26:48
رَبِّ مُوسٰى وَهٰرُونَ